Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.15
Gram Altın
2998.59
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
30 Kasım 2018

Muhalefetin ''İttifak Arayışları'' Üzerine…

“İttifak” için bir araya geliyorlar ya…

İçeride konuşulanların “ana hatları” yansıyor…

Bir “parti”nin müzakerecileri diyor ki:

“Ya Ankara ya da Antalya… İkisinden birini bize vermelisiniz… Yoksa…”

-Yoksa?..

“İstanbul, Ankara, Antalya ve diğer yerleri yine İktidar Partisi alır!.. Bu sefer de böyle olursa, bu sefer de kaybederseniz yani, sizin için çok kötü olur!..”

Öbür taraf durur mu;

“İktidar Partisi yine kazanırsa esas sizin için kötü olur! Siz çok taze bir partisiniz!.. Bizimle ittifak yapmazsanız, girdiğiniz ilk seçimde elde ettiğiniz tartışmalı başarıdan iz kalmaz, bitersiniz!.. Biz ‘kalelerimizi’ yine alırız ama sizin henüz kaleniz yok!..”

Bunlar birebir böyle söyleniyor değil elbet ama çerçevesi böyle, içeriği böyle.

Taraflar birbirlerini “İktidar Partisi”yle korkutuyor!..

“İttifakta aslan payını bize vermezseniz ya da bizi küçümsemeye kalkışırsanız, iktidar partisi sizi yer, bitirir!”

Bu iş nasıl olacak?..

Politikalarını, ittifaklarını, pazarlıklarını hep “iktidar partisi” üzerinden yapma pozisyonunda duran…

“Korkular ve kızgınlıklar üzerinden” politika üretmeye çalışan “partiler” nasıl olacak da vatandaşa güven verecek!..

Vatandaş nasıl olacak da, “Alternatif yok arkadaş, öyleyse aynen devam!” demeyecek?..

Hem sonra…

Milliciler, Ulusalcılar ve sırtlarını “örgüte” dayayıcılar nasıl bir araya gelecek?..

“Hedefleri” ne olacak?..

“Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek!”

Başka?..

Hiç!..

Cümleler ne kadar “süslü” olursa olsun, işin vardığı nokta bu…

Ah, ah, kıyas mı edilir; Rahmetli Erbakan Hoca ne muhalefet yapardı, ekibiyle birlikte sabah namazlarına kadar nasıl çalışırdı ve iktidar partilerini “projelerle, rakamlarla” nasıl köşeye sıkıştırırdı!..

Şimdi…

Bunları yazıyoruz ya, “İktidar Partisi”ni kayıtsız şartsız desteğe yoranlar olabilir yine…

Değil, asla değil!..

“Kayıtsızlık ve şartsızlık ” da ne demek, “Muhalefetin bu kadar zayıf olmasından memnuniyet duymak!” da ne demek!

Aksine…

Gören görmüştür, güçlü bir muhalefete olan ihtiyacı defalarca dile getirdik.

“Muhalefetin zayıf olmasının hem memleket hem de siyasi iktidar için büyük sıkıntı olduğunu” defalarca yazdık, söyledik, haykırdık.

Amma velâkin, yok olmuyor.

Olmaz, çünkü…

Dert başka, anlayış başka!..

Efendim…

Yine bir seçime doğru…

İstanbul ve Ankara’daki durumlar sıkça soruluyor, bilhassa Ankara üzerine bahisler açılıyor…

“Yakın geçmişte Mansur Yavaş’la hayli zorlamışlardı ya…

Acaba bu kez bir şey olur mu?”

Bugüne kadarki seçimler öncesinde hiç olmadıysa da, elbette yanılabilirim.

Amma velâkin…

Bugün için gördüğüm…

Yani tahminim:

Olmaz!..

Şartlar çok değişik, şimdi “Cumhur İttifakı” var.

Vatandaşlarımızın mevcudu sürdürmeye yetecek kadar bir bölümü “istikrara” oy verir.

Seçmen kimi vakit haklı, kimi vakit de haksız olarak söylenir, kızar, öfkelenir…

Ancak…

Meselenin nihayeti “alternatif” meselesidir!..

BANA DEĞİL, MUHALEFET YÖNETİCİLERİNE SÖYLEYİN LÜTFEN!..

Ben böyle deyince kızanlar oluyor; “Hep bu, hep bu, bıktık bu alternatifsizlik söyleminden!” diyerek…

Tamam da…

Bunda benim kabahatim ne?..

Gidin muhalefet partilerinin ilgili yöneticilerini sıkıştırın biraz, “Yapacaklarsa yapsınlar, yapamayacaklarsa bıraksınlar!” değil mi efendim!..

Bir de…

Denmekte ki…

-Efendim, vatandaşın geçmişteki kırgınlığı Ak Parti iktidarını getirdi… Bu sefer niçin böyle olmasın?.. Getiren kırgınlıklar niçin götürmesin?!..

Böyle şeyler söyleniyor da…

Vaziyetler çok farklı, şartlar çok farklı, anlayışlar çok farklı:

AK Parti iktidarının yaptığı büyük işler ortada…

Kim ne derse desin; vatandaşın hayatına dokunan, vatandaşın doğrudan işine yarayan atılımlar ortada…

Yapamadıkları ve yanlış yaptıkları da var elbet ama olumlu icraatları da gözler önünde.

Öncesinde durum böyle değildi, memleketi perişan etmişti, 28 Şubat sonrasının o “konjonktürel” modelleri!..

Vatandaş o günlerde koca bir “umuda” koşmuştu.

Çok karizmatik bir Lider, Recep Tayyip Erdoğan, uzun yıllardır beklenen bir “ümit” olarak fırtına gibi esmişti.

Bir de, AK Parti “güçlü bir kadro”ya sahipti.

Şimdiki muhalefetin kadrosu ve lideri mi var?..

Bakın..

İktidara gelişinin üzerinden 16 koca yıl geçmiş olmasına rağmen, hâlâ açık ara birinci sırada olan bir Parti ve dahi, “Cumhur İttifakı” gibi her bakımdan çok anlamlı bir yapı duruyor karşımızda.

“Bir kısım muhalefet” tabanlarının “Lider, Lideeer!” diye yandıkları bir vasatta, bir Karizmatik Lider, Recep Tayyip Erdoğan.

Adaylar mı?..

Onlar da mühim elbette…

Lâkin, “Büyük Resim” çok daha belirleyici.

Bir de…

Şunu diyerek bitireyim, kocaman bir “ikaz” mahiyetinde:

“Seçim sonuçları ne olursa olsun ‘Bir yerlerin asla vazgeçmeyeceklerini!’ düşünüyorum.

İktidar Partisi, önümüzdeki süreçte çok şey yapmalı, çok şey.

Özellikle de gençliğin ‘yönelimlerini’ çok iyi takip etmeli ve bu gidişe çare bulmalı!

Yoksa…

Zaman lehine çalışıyor değil!..”