Muhalefetin huysuz kaynana siyaseti
Muhalefetimiz adeta yuva dağıtan huysuz kaynana gibi bir
politika izliyor.
Ne yapsan tersini istiyor ve tersini savunuyor.
Huysuz kaynana yuva dağıtırken, milli politikalarda devletin
yanında olmayan huysuz muhalefet de memleketin dağılmasına giden yolu açmaya
çalışıyor.
Muhalefetimiz memleketin geleceği için tam bir kaynam(N)a
(patlama) noktası haline gelmiştir.
Zaten kadınların çoğunun katili de huysuz kaynanalardır.
Erkek şiddeti dediğimiz ve binlerce kadının ölümüne sebep
(kadın cinayetleri) olanların en başında yine huysuz, ihtiraslı (kadınlar)
kaynanalar geliyor.
Muhalefetimizin, huysuz kaynana siyasetinden, Hayme Ana
siyasetine dönüş yapmasını temenni ediyoruz.
***
Dışarda dış (ABD,
İsrail) güçler, içerde CHP ve Türk Solu
Dışarıda ABD ve İsrail ikilisi başta olmak üzere önemli
aktörler PKK (PYD)’nın alanını genişletirken...
İçeride CHP ve Türk Solu seçim ittifaklarıyla PKK (HDP)’nın
alanını genişletiyor.
ABD, uzun vadede bütün Kürt coğrafyasını PKK’nın
hakimiyetine geçirecek şekilde bir strateji ile hareket ediyor.
ABD, PKK’nın; İran, Irak, Suriye ve Türkiye’de bütün
Kürtlerin tek temsilcisi olmasını sağlamaya çalışıyor.
Bunun için, özellikle Suriye’de PKK’yı PYD üzerinden meşru
bir aktör haline getirmeye çalışıyor.
Suriye PKK’sı olan PYD/YPG ile Türkiye PKK’sı olan Kandil
(PKK+HDP) arasında (stratejisi gereği) bir çatışma bile çıkarabilir.
Bu şekilde, Türkiye’nin hedefi olan Kandil PKK’sı tasfiye
edilerek, Suriye PKK’sı meşru hale getirilebilir.
Böyle bir durumda Türkiye
bunun için ne yapmalı?
Öncelikle belli bir zamana kadar Kandil yaşamalıdır.
Türkiye Kandil’in belli bölgelerine askeri üsler/kamplar
kurarak, zamanı gelinceye kadar beklemelidir.
Kandil tepesindeki PKK yöneticileri (Bayık, Karayılan,
Hozat, Kalkan, Ok, Karasu) hedef alınmamalıdır.
Kandil tepesindekilerden adam olmaz.
Hem kahramanlaşmalarının önüne geçilmiş olur hem de
Suriye’deki aktörlerin önü önemli ölçüde kapatılmış olur.
Türkiye, Suriye PKK’sını da Kandil’e çekilmeye zorlamalıdır.
Türkiye için asıl tehlike Kandil değil, Suriye’dir.
Peki bütün Kürtler, Türkiye çatısı altında mı birleşir, PKK
çatısı altında mı birleşir?
Bu çok çok önemli soruya cevap aranmalıdır.
ABD uzun vadede dünyadaki bütün Kürtleri (Barzani, Talabani
dahil), PKK çatısı altında birleştirmeye
çalışacaktır.
Türkiye de bütün Kürtleri Türkiye çatısı altında
toplayabilecek/birleştirebilecek stratejiler geliştirmelidir.
Türkiye’yi Kürtler üzerinden küçültmeye çalışanların hesabını,
ancak Kürtlerle büyüyerek bozabiliriz.
***
Kürtler CHP ve PKK
yüzünden ezilmiştir.
Türkiye’de Kürtler CHP zihniyeti ve bunun sonucu olarak
ortaya çıkan PKK yüzünden ezilmiş ve büyük acılar çekmiştir.
Erdoğan ve AK Parti Kürtleri, CHP ve PKK zulmünden büyük
ölçüde kurtarmıştır.
Kürtleri kazanmak ise, çözüm süreci (bazı hatalar olmakla
birlikte) ile gerçekleşmiştir.
***
Kürtlere ne vaad
ediliyor?
Dışarıda ABD, Rusya, İngiltere, İsrail, Fransa Kürtlere (kullanabilecekleri)
bir devlet vaad ediyor. İçerde CHP özerklik vaad ediyor. Özerklik demek, önce
özerklik sonra bağımsızlık demektir.
PKK (HDP)’nın önemli bir kısmı da özerklik (ayrılmanın
temellerini sağlamlaştırmak için) istemektedir.
CHP’nin bu tehlikeli siyasetten uzak durması gerekiyor.
Kürtlerin kendi devletlerinde (Türkiye) önce 2. Sınıf
vatandaş olup, özerklikten sonra kendi devletleri olan Türkiye’nin bölünme
yolunu tamamen kapatmak gerekiyor.
PKK bir devlet kuramaz. PKK’ya devlet kurmaya çalışan güçler
var.
PKK zaten Kürtlerin devleti olan Türkiye ile savaştırılıyor.
Türkiye Kürtleri, PKK’nın devlet kurmasını engellemeye
çalışıyor.
Suriye ve İran Kürtleri, PKK’nın devlet kurmasını istiyor
Irak Kürtleri, şimdilik Barzani (Talabani ile birleşerek) hareketinin
devlet kurmasını istiyor.
Bir Kürt devletinin kurulacağı ise bir realitedir.
Dış güçler İslam dünyasını bölmek için bir Kürt devleti
kuracaktır.
Türkiye uluslararası ilişkilerde güçlendikçe, bölgesel
güçten küresel güce doğru evrilirken, bu ihtimal kaçınılmaz olarak yaklaşıyor.
PKK mı kuracak başka bir aktör mü kuracak? Asıl mesele
budur.
Buna da büyük ölçüde Türkiye Kürtleri karar verecek.
Her iki dudumda da 2. İsrail olması birkaç adım öndedir.
Türkiye Kürtleri PKK’dan yana olmadığı için bu devlet
gecikiyor.
PKK kurarsa, PKK (2. İsrail) devleti olacak ve Türk-Kürt
savaşı da kaçınılmaz olacaktır.
Başka bir aktör kurarsa, kısmen bir Kürt devleti olma
ihtimali vardır.
Türkiye ile birleşecek bir Kürt devleti olmazsa, Türk-Kürt
Savaşı kaçınılmazdır.
PKK Öcalan’ın ölümü ile konsept değişikliğine giderek,
‘bağımsız PKK (Kürt) devleti amaçlı’ savaş ilanı yapacaktır.
İslamcı PKK ile bu daha kolay olabilir.
Bundan böyle İslam ile barışan bir Öcalan ve PKK tepesi
olacaktır.
Yani bundan sonra hem Öcalan hem PKK İslam (dindar) kartını
daha çok kullanacaktır.
***
Kürt sorunu devam
ediyor mu?
Türkiye’nin bir Kürt sorunu yoktur. Türkiye Kürt sorununu
Erdoğan ile birlikte tamamen bitirmiştir.
Bundan sonra Kürt sorunu PKK’ya bir devlet kurma sorununa
dönüştürülecektir.
Kürt sorunu kavramı, Türkiye için çok büyük tehlikeler
içerecek şekilde devam ettirilmek isteniyor.
Artık Kürt sorunu demek, PKK’ya bir devlet kuralım demektir.
Artık Kürt sorunu demek, toprak/vatan sorunu demektir.
Artık Kürt sorunu demek, Türkiye’yi PKK devleti için bölelim
demektir.
Artık Kürt sorunu diyenler, iyi niyetli değildir.
***
Eski PKK’lı Osman ile
yeni PKK’lı Selahattin siyaseti
PKK’dan kaçmış, Öcalan’ın kardeşi olma torpili ve
ayrıcalığıyla Kuzey Irak’ta yaşayan eski bir PKK’lı ve tabi ki suçlu Osman
Öcalan, muhalefet tarafından sürekli TRT’ye neden çıkarıldı? … Üzerinden
gündeme getiriliyor.
PKK (HDP), Abdullah Öcalan serbest kalsın (tecrit
kaldırılsın) diyor.
CHP, Selahattin Demirtaş serbest kalsın diyor.
Aslında ikisi arasında bir fark yok.
Selahattin serbest kalsın diyenler, PKK ile mücadele
edemezler.
Laik Şeyh Selahattin İsyanı (Kobani) ile 50 küsur insanın
ölümüne sebep olan birine hala suçsuz muamelesi yapılıyor.
Ha eski PKK’lı Osman ha yeni PKK’lı Selahattin, ikisi de
PKK’lıdır ve ikisi de suçludur.
Huysuz (popülist) kaynana siyasetiyle birini diğerinin önüne
geçirmek, sonucu değiştirmez.
***
Erdoğan’ın adamları
Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan, Fetullah Gülen, Selahattin
Demirtaş, …
Erdoğan; büyük Türkiye için, Türkiye’nin birlik ve
beraberliği için bunlara bir fırsat verdi.
Memlekete zarar vermemeleri için elinden gelen her şeyi
yaptı.
Büyük Türkiye’yi inşa etmek için;
Kürtlerin hatırına Öcalan ve Demirtaş, dindarların hatırına
Gülen’e bir yol açtı.
“Gelin adam olun bu ülkeye zarar vermeyin” dedi.
Memlekete zarar vermelerini önlemek için bazı adımlar attı.
Ama onlar ne yaptı?
Kendi ajandalarını uygulamaya çalıştılar.
Kendi çıkarlarını, egolarını memleketin çıkarlarının
üzerinde gördüler.
Devlet Bahçeli; “Önce vatan, önce memleket, önce Türkiye”
dedi.
Devlet Bahçeli fırsatı değerlendirerek büyük Türkiye’nin
kurulmasında rol aldı ve memlekete büyük faydaları oldu.
Bencil (egoist), dış güçlerin güdümünde olan; Abdullah
Öcalan, Fetullah Gülen, Selahattin Demirtaş ise bu fırsatı değerlendirip, büyük
Türkiye’nin kurulmasında rol almak yerine, katkı vermek yerine, Türkiye’ye
zarar vermeyi tercih ettiler.
Doğu Perinçek gibi olamadılar. Perinçek memleketinin,
vatanının yanında yer aldı.
Onlar ise; memleketine, ülkesine/devletine zarar verenler
olarak tarihe geçecekler. Hain olarak tarihe geçecekler.
**
PKK’yı kadınlar
bitirecek
Yıllardır söylüyorum.
PKK (HDP), kadınlar üzerinden büyüdü, kadınlar üzerinden
zayıflayarak marjinalleşecek.
PKK (HDP ve öncüleri), dindar Kürt kadınlarını da
laik/seküler hayata adapte ederek, PKK'ya desteği arttırdı.
PKK (HDP)'yı kadınlar büyüttü, yine kadınlar bitirecek.
PKK içindeki kadınlar, PKK'nın gerçek yüzünü gördü.
Kürt kadını, PKK (HDP)'nın çökmesine sebep olacak en büyük
güçtür.
**
Adaleti CHP ve PKK’da
arayanlar var
PKK, FETÖ, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütleri yüzünden bedel
ödeyen sayısız insanımız var.
Bazıları gerçekten haksızlığa da uğrmıştır/uğruyor.
Bu haksızlıkları gidermek için, adaleti sağlamak için, bir
ADALET komisyonu kurulmalı.
PKK, FETÖ, IŞİD, DHKP-C gibi terör örgütleri yüzünden bedel
ödeyenler için adalet sağlanmalıdır.
Haksızlığa uğrayanlar; PKK (HDP), CHP milletvekilleri yerine
AK Parti’ye gelmelidir.
İnanları CHP ve
PKK’dan ADALET isteyecek duruma getirmemeliyiz.
Bu konuya Cumhurbaşkanlığı bizzat el atmalıdır.
Cezaevlerindeki muameleler, yargılanma süreci devam edenler,
hamile kadınlar, hapisteki çocuklar bu konulardaki şikayetler PKK (HDP) ve CHP
milletvekillerine gideceğine, AK Parti milletvekillerinden oluşan bir komisyona
gitmelidir.
Terör örgütleri ile mücadele etmenin en etkili yolu, ADALET
üzerinden gitmektir.
Amaç, inanımızı terör örgütlerinden kurtarmak olmalıdır.
Hala çocuğu FETÖ’nün pençesinde olan çok sayıda aile var.
Çocukları yurtdışında (FETÖ, PKK) olan çok sayıda aile var.
Bu aileler
Diyarbakırlı anneler gibi değerlendirilebilir.
Bütün anneler çocuklarını PKK, FETÖ, IŞİD, DHKP-C gibi terör
örgütlerinden kurtarmak için birlikte mücadele etmelidir.
Çocuklarını HDP (PKK)’den isteyen annelere gibi diğer
anneler de çocuklarını FETÖ, IŞİD, DHKP-C gibi terör örgütlerinden isteyebilir.
Onları cesaretlendirmek gerekiyor.
Diyarbakır’da çocuklarını HDP (PKK)’den isteyen anneler
İstanbul’da çocuklarını FETÖ’den isteyen anneler eylemlerine
devam edebilir.
PKK, FETÖ, IŞİD, DHKP-C gibi terör örgütlerini
marjinalleştirmenin en etkili yolu, kadınlar (anne) üzerinden hareket etmektir.
***
Medine İslam
Cumhuriyeti
Muhalefetimiz sürekli Cumhuriyet üzerinden Erdoğan ve
iktidarı hedef yapıyor.
Cumhuriyet üzerinden bir tartışmayı sürekli gündemde tutmaya
çalışıyor.
Cumhuriyetle kavgalı mıyız?
Dindar kesimin Cumhuriyetle bir sorunu var mı?
Elbette dindar Müslümanların Cumhuriyetle bir sorunu olamaz.
Medine’de kurulan site devleti aynı zamanda ‘Medine İslam Cumhuriyeti’dir.
***
HAFTANIN ÖNERİSİ
Siyasi partiler
yasası ve terör örgütleri
Önümüzdeki süreçte siyasi partiler yasasının değişmesi
gündeme gelecek.
Hükümet yasa üzerinde çalışmalarına devam ediyor.
Hükümete önerim:
FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütleri ile mücadele siyasi partiler
yasasında yer almalıdır. FETÖ, PKK, DEAŞ, DHKP-C gibi terör örgütlerinin
adları, partilerin tüzük ve programlarında zorunlu/yasal olarak yer almalıdır.
Bütün partilerin tüzük ve programlarında; yasalarımızın
terör örgütü olarak kabul ettiği bütün terör örgütleri yasal bir zorunluluk
olarak yer almalıdır.
Yani CHP ve HDP parti tüzük ve programlarında; PKK ve FETÖ
ile mücadele edileceği yasal olarak zorunlu hale getirilmelidir.
Aksi halde CHP, HDP gibi parti ve örgütler terörle arasına
mesafe bile koyamazlar.
****
Mikrop Türkiye’nin
önünü açıyor
Bir mikrop (Pandemi) dünyanın sistemine adeta yön veriyor.
Tarih, kader planında Türkiye’nin önünü açıyor.
Büyük güçler bir mokropla uğraşırken, Türkiye yeni bir dünya
düzeninin (Pax-Anadolu), Anadolu Barışı’nın temellerini atıyor.
Pax-Koronavirüs ile Pax-Anadolu Düzeni (Selam Anadolu)’nin
temellerini atıyoruz.
Tarih; gözle görülemeyen bir mikrobun açtığı yoldan, Türkiye
liderliğinde yeni bir (SELAM/Barış ve ADALET üzerinde) dünya düzeninin
kurulmasına şahitlik ediyor.
****
HAFTANIN TWİTTER
MESAJIM
“Bütün (MEB ve Özel) okullarda İSLAM AHLAKI eğitimi olmalı.
Bütün okullarda 'İmam Hatip Lisesi' müfredatı uygulanmalı.
İyi ahlak (İSLAM Ahlakı) ancak aile ve okul
eğitim-öğretimiyle sağlanabilir.” (28 Ağu 2020)