Muhalefetin baraj sevgisi
Yüzde 10 baraja devam
Demek ki, muhalefetin yıllardır yakınması hikayeymiş. Yüzde 10 barajının kalkıp kalkmaması muhalefet partilerinin umurunda değilmiş.
Baraj konusunda Hükümet geçen yıl önerdiği üç teklife de karşılık alamadı.
Neydi bu üç öneri? Bir, "Ya eski sisteme devam (Yüzde 10 barajı)."
İki, Daraltılmış bölge sistemi. (Ülkeyi 550 bölgeye ayırmak veya 450 bölgeye ayırıp, 100 milletvekilini de Türkiye milletvekili olarak seçmek.)
Üç, dar bölge sistemi. (Barajı yüzde 5'e indirip, o bölgelerde yüzde 5 barajını aşan partiler arasında vekil dağılımını gerçekleştirmek.)
Muhalefet partilerinin bu üç öneriden hangisine yakın olduğunu maalesef anlayamadık.
Eskisine de yenisine de geçmişine de geleceğine de karşılar çünküu2026
***
Fakat enteresan bir şey oldu.
Geçen sene Gezi olaylarının ardından Başbakan Erdoğan'ın açıkladığı Demokratikleşme Paketi'nde yer alan bu önerilere, muhalefet partileri hiçbir tepki göstermedi. Ne olumlu ne olumsuz anlamda CHP'nin, MHP'nin bu konuda ne düşündüğünü kamuoyu anlayamadı.
Hani "Dar bölge olsun ama şöyle olsun" veya "Baraj kalksın ama Türkiye vekilliği sistemi getirilsin" gibi en küçük bir öneri sunmadılar.
Yine Hükümet'in veya Başbakan'ın bu konuda söyleyeceği son sözü beklediler.
Hükümet aylarca çalışma yaptı ve Hükümet yöneticileri, Daraltılmış Bölge Sistemi'nin Türkiye gerçeklerine uygun olduğu yönünde bazı açıklamalarda bulundu.
***
İşte o anda muhalefet partilerinden şiddetli bir tepki geldi.
Sistemin AK Parti'ye yarayacağını söyleyerek karşı çıktılar.
Aslında bu durum muhalefetin zımnen şöyle bir itirafta bulunduğu anlamına geliyordu:
"Biz barajın kalkmasını istiyoruz ama yerine ne getirileceği konusunda en küçük öneri da getiremiyoruz."
Türkiye'de siyasetin tıkandığını iddia edenler için çok güzel bir örnek teşkil eden bu durumu incelediğimizde siyasi tıkanmışlık denilen şeyin failinin kim olduğunu da görmüş oluyoruz.
***
"Başbakan'ın üslubu sert, o yüzden siyaset tıkanıyor" iddiasında olanlar da aksine siyasi tıkanmayı aşmanın hep Başbakan'a düştüğünü artık görmeli.
Muhalefetin şiddetle karşı çıktığı Daraltılmış Bölge seçim sisteminde ısrar etmeyen iktidar, geçtiğimiz günlerde bundan vazgeçtiğini, Yüzde 10 barajlı eski sistemle gelecek yıl yapılacak seçimlere gidileceğini açıkladı.
Başbakan Erdoğan bu sistemi getirmenin, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi, AK Parti aleyhine büyük bir kampanyaya çevrileceğini anladı.
Yeni bir gerilimin ve çatışmanın tarafı olmamak için de her öneriye karşı ama kendisi hiçbir öneri sunmayan muhalefet tıkanmışlığına ellemeden "Madem öyle, eski sistemle devam" dedi.
***
Türkiye fiili olarak Fransa tipine benzer bir Yarı Başkanlık sistemine doğru yol almaktadır. Çünkü ilk defa Cumhurbaşkanı da halkoyuyla seçilecek. Cumhurbaşkanı'nın 1983 Anayasası'ndan doğan ve Yarı Başkanlık yetkilerini bile aşan yetkileri var.
Önceki Cumhurbaşkanları belki Çankaya'da sembolikmiş gibi duruyorlardı ama Meclis tarafından atandıkları için normal karşılanıyordu. Buna rağmen Muş'un, Hakkari'nin veya Bayburt'un İl Kültür Müdürü dahi Cumhurbaşkanı'nın imzası olmadan gerçekleşemiyordu. Yani kontrol her zaman 'merkez'de olacak şekilde kurulmuştu sistem.
Şimdi 81 vilayeti karış karış gezerek vaatleri karşılığında Çankaya Köşkü'ne çıkmayı isteyecek bir adayın 'sembolik' kalmasını beklemek de abes olur zaten.
E muhalefet de bunun değişmesi için en küçük bir öneri getirmediğine göre hem Başbakan'ın hem de Cumhurbaşkanı'nın halk tarafından seçileceği yarı başkanlık sistemi hayırlı olsun.