Muhalefete Muhalefet
Türkiye 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan referandumda 25 milyon 156 bin 743 kişinin evet oyuyla yani seçmenin 51.41’lik kısmının kabul etmesiyle Başkanlık sistemine geçti. Sistemin sadeleşmesi otoritenin belirginleşmesi ile Türkiye, uluslararası arenada haklarını savunur hale geldi.
Bir İl, bir
Kağan, bir Tengri kuralını düstur edinen Göktürk Kitabelerinde, “bir kına iki
kılıç girmez, bir hatun iki er alamaz ve bir budunda iki töre olmaz. Töre
tektir. Töre kesin ve keskindir. Kim töreye uya kutlanır. Kim ki töreye kıya
katlanır” ifadeleri yer alıyor. 10 binlerce yıllık Türk töresinde başkanlık
sistemi yer alıyor.
Muhalefetin
tek adam rejimi diye yerden yere vurduğu cumhurbaşkanlığı sistemi de Türk’ün
binlerce yıllık devlet geleneğinin bir tezahürüdür. Onun için Alpaslan Türkeş’inden
Necmettin Erbakan’ına, Süleyman Demirel’inden Turgut Özal’ına kadar millet
hayrına bir kararı uygulamaya koymak istediklerinde parlamenter sistemde karşılarına
çıkartılan engelleri aşmak için mücadele veren bütün liderler başkanlık
sistemini savunmuştur.
Türkiye’nin
başkanlık sistemine geçme mücadelesinde 15 Temmuz hain darbe girişimini ABD’nin
çocuklarının kaybetmesi üzerine hız kazandı. 2017 yılında yapılan referandumla
fiilen sisteme geçilmiş oldu. Siyasi partiler yasası ve seçim düzenlemesi gibi
sistemi destekleyici kanunların henüz çıkmamış olması ve ekonomimizdeki
göstergelerin yönünü negatife çevirmesinin vebali Biden’in dostları tarafından
başkanlık sistemine yükleniyor.
Bu süreçte,
Türkiye’ye operasyon yapan ABD’li ajanları tek tek ortaya çıkarmaya başladı. Ajan
rahip Brunson krizinin zirve yaptığı 2018’e 3.79 ile başlayan dolar kuru, 18
Ağustos 2018’de yapılan kur ataklarıyla 7.24 seviyelerine çıkarak Trump’ın
söylemiyle Türk ekonomisi çökertilmek istendi. Karşınızda hiçbir kural
tanımayan haydut devletlerin fonlarını gayrı ahlaki ve hukuksuz olarak bir
gecede boşaltması veya ülkenizde yatırım adı altında ele geçirdikleri tedarik
zincirleriyle fiyatlar üzerinde operasyon çekmesi (patates-soğan-patlıcan
darbesi) gerçeği ile karşı karşıyaysanız sisteminizin pratik olması veya hantal
olması çok önemli. Fonların çekilme korkusu yüksek faizi meşru hale getiriyor
birilerinin gözünde. Oysa fonlar Türkiye’nin hukuk sisteminin alt üst edilmesi
(Rahip Brunson’un serbest bırakılması) veya dayatmalara (PKK/PYD’ye göz
yumulması veya Akdeniz’de haklarından vazgeçilmesi) boyun eğmeniz için silah
olarak kullanılıyor.
ABD’nin
Suriye Büyükelçisi Robert Ford, Suriye’de PKK/PYD’nin kuracağı özerk yönetimin,
Amerikan askeri şemsiyesi altında fiili küçük bir devlete dönüştürüldüğünü
söylüyor. Türkiye buna sessiz kalmak istemediği için Bunak Başkan Biden
tarafından, DEAŞ ile mücadeleye zarar vermek veya Suriye’de istikrarı bozmakla
suçlanıyor. CHP’sinden İYİ partisine hepsi olaya Erdoğan’a vurulmuş bir darbe
olarak bakıyorlar.
Yunan
Başbakanı Kiryakos Miçotakis, ülkesine yönelik bir saldırı durumunda Avrupa’nın
tek nükleer gücü olan Fransa’yı yanlarına alan bir anlaşma imzaladıkları için
övünüyor. CHP’sinden, İYİ partisine bizim muhalefet, Türkiye’nin nükleer
enerjiye ulaşmak için verdiği mücadeleyi baltalamak için kimi nükleere karşı
olmak gibi sözde insani söylemler kimi de biraz daha şark kurnazlığı yaparak
ihaleye ödenen fiyat üzerinden toplumu dezenformasyona tabii tutarak
emperyalizmin ekmeğine yağ sürüyor.
Türkiye başkanlık
sistemiyle bir çok sektörde olduğu gibi havacılık tarihinde de çağ atlarken, 58
havalimanından tek bir tanesi (Zafer Havalimanı) yolcu garantisi üzerinden
iktidarı yolsuzlukla peşkeşle suçlama basiretsizliği de yine bizdeki Biden
dostu muhalefetin zeka kırıntılarını gösteriyor. Pandemiye rağmen Türkiye’de 58
havalimanından 57’si tıkır tıkır işliyor. 17’si uluslararası uçuşlar yapıyorsa,
58’den bir tanesinin istenilen performansı pandemi ortamında gösterememesi bu
başkanlık sisteminin zaafı olamaz. Bilakis muhalefetin ne kadar çürük ipe
sarıldığını, eleştirebileceği bir konu bulamadığını gösterir.
Detaya
girmeyeyim bir dönem Kastamonu havalimanının pistinde sığırların otladığı
yönünde onlarca haber yapıldı. O haberi pompalayanların amacı dönemin
iktidarını baltalamak olabilir ama, havalimanının yapılış sebebi, Karadeniz’den
gelebilecek muhtemel bir Rus tehdidi karşısında bölgeyi savunacak uçakların iniş
kalkış yapabilecekleri bir alanın olması gerçekliğiydi. Tehdit gelmedi
havalimanı bu amaç için kullanılmadı. Aynı S-400 nerde aktive edildiğini
soranlar gibi. Türkiye S-400’ü aldı. Tehdit geldiği an mobil olarak istediği
bölgede aktive eder. Türkiye’nin 2,5 milyar doları çöpe falan atılmadı. Muhtemel
bir tehdide karşı kullanabileceği bir sistemi elinde bulunduruyor.
Başkanlık
sistemi düşmanları buluşturdu
Türkiye (Erdoğan)
tank yapmak ister, Biden’in dostları Mehmetçik kamuflajını üstlerine geçirerek
milli bir ağızla Türk ordusu Katar’a satıldı. Cümlesini kurar. Türkiye (Erdoğan)
yurt içi ve Kuzey Irak’ta Teröristlerin inlerini başlarına geçirir, Biden’in dostları
‘Kürt sorunu HDP ile çözülür’ der. Türkiye (Erdoğan), Akdeniz’de haklarına AB ve Yunanistan
tarafından çökülmesine mani olur, Biden’in dostları Türkiye’yi yayılmacı
politika uygulamakla suçlar. Türkiye (Erdoğan) Karabağ’ın yıllardır makus
talihini değiştirir Biden’in dostları, Türkiye’nin Karabağ’a cihadcıları
gönderdiği iftirasını atar…
Sözün özü,
Türkiye, emperyal güçler karşısında ülkenin çıkarlarını Başkanlık sistemi
sayesinde çok daha güçlü olarak savunmaya başladı. Savunma Sanayi’ndeki yerlilik
oranlarını yüzde 70-80’lere çıkardı. PKK terörünü bitirme noktasına getirdi.
Ekonomisi ABD’nin hapşurması ile yatağa düşecek halden çıktı.
Bu yüzden Macron,
Almanya, AB takımı, Türkiye’de insan hakları için başkanlık sistemini eleştiriyor,
çıkarlarını daha kolay savunabilecekleri
parlamenter sisteme dönülmesini istiyor. Biden, Türkiye’de otoriter diye tarif
ettiği başkanlık sisteminin değiştirilerek, rahatça kontrol edebileceği,
ajanlarının elini kolunu sallayarak gezdiği, Türk askerinin kafasına çuval
geçireceği ortama, yani parlamenter sisteme dönülmesini istiyor. PKK ve terör
örgütleri başkanlık sistemini faşistlikle özdeşleştirerek HDP-CHP ve
diğerlerine başkanlık sistemini kaldırarak parlamenter sisteme dönülmesi için her
şeyin yapılmasını dikte ediyor. FETÖ’nün bilinen bilinmeyen bütün sözcüleri, başkanlık
sisteminden diktatörlük diye söz ederek parlamenter sisteme dönülmesini
istiyor. SP, DP, İP gibi küçük figüranların yanına eklemlenmiş kimlik bunalımlı
Gelecek ve Deva’lı tipler de başkanlık sisteminin Türkiye’ye zarar verdiğini bu
yüzden parlamenter sisteme dönülmesi gerektiğini pompalıyor.
Türkiye, kendilerine
muhalefet diyen bu kadar bilinmezin buluştuğu parlamenter sistemden geleceğini
kurtarmak için başkanlık sistemine geçerek aydınlık yarınlara yelken açtı. Siyasi
argümanlarını Türkiye düşmanlarından alan muhalefetin bütün algı operasyonlarına
rağmen Türk milleti başkanlık sisteminin arkasında kapı gibi duruyor. Türk
milletinin iradesi patates, soğan, patlıcanla da üçbeş kuruşla da satın
alınamadı alınamaz.
Türkiye’nin
bağımsızlığı ve çıkarları muhalefete muhalefetten geçiyor. İçerdeki
figüranlarının Cumhur ittifakını parçalayamayacağını anlayan ABD bizzat olaya
dahil olarak Ülkü Ocakları’nın terör örgütü olup olmadığının araştırılması
işine geçti. Türkiye sevdalılarının toplandığı ülkü ocaklarından terörist
çıkmaz ama, ABD’den PKK/YPG, DEAŞ terör örgütlerine verdiği destek dolayısıyla
hesap sorulur…..
Vesselam….