Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
19 May 2012

Muhalefet, zorlamaktır!

Önceki gün, Ülke TV'de Merve Kondak'ın sunduğu "Ülke'de bu sabah" programına katıldım. Türkiye gündemine ilişkin sohbet ettik. Konu "Başkanlık" sistemi ve benzeri polemik çıkartan tartışmalara gelince, muhalefetin sürekli "gardını alma" pozisyonuna itiraz ettiğimi belirttim. Çünkü hemen her konuda gerçekten böyle bir refleks gelişti muhalefette.

Dikkat edilirse muhalefet (Özellikle CHP), hükümetten gelen her türlü yeni uygulama talebinde, en baştan "Hayırcı" bir pozisyon alıyor.

***

Katsayı adaletsizliğine son verilecek mesela. CHP soluğu AYM'de alıyor.

Yeni Anayasa mı? Hayır!

Eğitimde 4+4+4 uygulamasına mı geçilecek? Yanıt hayır!

Çocuklara süt mü dağıtılıyor? Hayır dağıtılmasın!

"Tiyatrolar özelleştirilsin" deniliyor. Hayır deyip "emek"ten, "sanat"tan dem vurarak elitist bir konum belirliyorlar kendilerine.

"Başkanlık" sistemini tartışalım. Cevap aynı; hayır hemen kapatalım konuyu!

Niye kardeşim?

Bir 90 sene daha kemikleşmiş statükonun eteklerine niye yapışalım?

Demokrasi, değişim, yenileşme, iyiye-güzele doğru ilerleme niye bizim semte uğramasın ki?

***

Tüm bu uygulamalar gökten zembille mi indi?

Zamanında onlar da "yeni" oldukları gerekçesiyle belki büyük tepki görmüştü.

Örneğin tiyatro. Tanzimat'tan bu yana Batılılaşmanın ve değişimin sembolü olarak görülüp dayatılmış topluma. Sultan Abdülhamit dahi sürdürmüş, hatta ağırlık vermiş tiyatro meselesine.

Ama CHP ve genel olarak laikçi muhalefet, tiyatro gibi birçok kurumu, değerler manzumesi addedip, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeniden düzenlenmesiyle ilgili her girişime müthiş tepki gösteriyor.

***

Üniter yapıyı bozmadan, merkeziyetçi ağırlığı yumuşatacak, belki Kürt sorununu tarihe gömecek bir yarı başkanlık sistemi tartışması neden yapılamasın ki?

Tartışmaktan bile neden bu kadar korkuluyor?

Zaten başkanlık veya yarı başkanlık sistemi, federasyon veya eyalet uygulaması, ha deyince hayata geçirilecek uygulama değil ki?

***

Sürekli her mevzuyu rejim tartışması çizgisine çekmeye çalışıyorlar.

Halbuki bunlar sisteme yönelik tartışmalardır ve tartıştıkça doğruya ulaşırız.

Tiyatro sanatsal bir kurumdur.

Parlamenter sistem de siyasal bir kurumdur.

Kutsal anlamlar yüklenecek "manevi değerler"den değildir!

Bunları tartışmaktan bile korkmak özgüven eksikliğinin göstergesidir.

Kavramları ve olguları bile "Cumhuriyet değeri" sayarak "Laiklik elden gidiyor" mavraları ile toplum daha fazla narkozlanacak bir halde değil artık!

***

Muhalefet etmek, her şeye "hayır" demek değil, iktidarı daha ideal olana yaklaştırmak ve zorlamak için daha rijit teklifler, projeler sunabilmektir!

Yedi milyon ilköğretim öğrencisine dağıtılan sütten 7 bin çocuk etkilenmişse, "Süt dağıtmayın!" demek muhalefet etmek değildir!

Asıl muhalefet şunu diyebilmektir:

"Türkiye, bal, incir, fındık cenneti. İktidar sütün yanında bunları da dağıtsın!"