Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Temmuz 2018

Muhalefet sorunu mu? CHP sorunu mu?

Türkiye'de her dönem muhalefet sorunu yaşanmıştır. Muhalefeti iktidarın yaptığı her şeye toptan karşı çıkmak, muhalefet yapayım derken milli ve manevi menfaatleri ıskalamak veya yok saymak, iktidarı devirebilme uğruna devleti zayıflatmak olarak algılayanlar bu memlekette sorun. Daha birçok sonuç saymak mümkün muhalefetin içine düştüğü durum için. "Karşı görüşte, karşı tutumda olan kimseler topluluğu." veya "Bir görüşe, bir eyleme, bir tutuma vb. karşı olma durumu, aykırılık." diye kelime anlamı dışında bir anlamı vardır muhalefet partisi olmanın. "Demokraside iktidarın dışında kalan parti ya da partiler" olarak nitelendirilen muhalefet "Siyasi yönetime aykırı görüş ve davranışları olan karşı görüşte ve tutumda olan kimseler topluluğu." demektir. Karşı davranışta bulunmak, karşı çıkmak diye adlandıracağımız "Muhalefet etmek" sözü siyasette "Yönetme gücünü elinde bulundurmayan hükümet kurmaya katılmamış ancak seçmenlerini temsil etmeye devam eden ve iktidarın yanlış olabilecek politikalarını eleştiren parti ya da partiler" olarak adlandırılır. Bu demek, iktidarın her yaptığını kötü ilan edip karşı çıkmak demek değildir. Yanlışa yanlış, doğruya doğru diyebilmektir muhalefet. Eğer böyle olursa halk tarafından rağbet görecek ve bir sonraki seçimlerde iktidar olabilme şansını yakalayacaktır. Ancak bizde durum hiç de böyle gelişmemektedir. Bizde muhalefet demek iktidarı topyeku00fbn reddetmek, her yapılana karşı çıkmak olarak algılanmaktadır. Hal böyle iken Türkiye'de muhalefet hiçbir dönem de arzu ettiği oy potansiyeline ulaşamamıştır. Belki de bunun sebebi Cumhuriyet Halk Partisi'nin her daim muhalefette olmasıdır. O zaman şöyle söylemek daha doğru olsa gerek. Türkiye'de Cumhuriyet Halk Partisi sorunu vardır. Evet. Şimdi söz biraz daha yerine oturdu.

Üstat Necip Fazıl bizdeki muhalefeti çok güzel ifade etmiştir. "Bizdeki muhalefet iktidarı düşürebilme pahasına vatanı düşürmeye razıdır." der. Aslında bu sözü biraz da Cumhuriyet Halk Partisi için söylemiştir. Üstadın Cumhuriyet Halk Partisi için söylediği daha enteresan sözler de vardır. "CHP bir parti değil. Haçlı dünyası ile anlaşmış olarak Türk'ün ruh kökünü kurutmaya memur bir ocaktır" "Halk Partisinin bu memlekette verdiği en büyük eser, fikir ve iman, ruh ve ahlaktan yana bir nevi boşluk dünyası meydana getirmek olmuştur."

Bu sözleri söyleyeli neredeyse altmış yıl oldu. Altmış yılda Cumhuriyet Halk Partisi'nin geldiği nokta altmış yıl önceki yerdir. Bir adım ileriye gidememiş bir anlayış bugün ülkemizde ana muhalefeti oluşturuyor. En son seçimlerde de gördük ki yapmak değil, tek gayesi yıkmak olan ve bunu her defasında deklere eden bir zihniyet var karşımızda. Söylemleri ile eylemleri birbirini tutmayan, eylemleri söylemlerinden beter bir siyasi anlayış görüyoruz karşımızda. Her sözü iftira ve hakaret olan bu anlayış mahkeme tarafından defalarca tazminat ödemeye mahku00fbm edilmiş ama yine de söylemlerine bir çeki düzen vermemiştir.

Kaset kumpası ile liderliği ele geçirilen bir parti olan Cumhuriyet Halk Partisi şimdilerde kongre savaşları ile boğuşmakta, parti içinde kılıçlar çekilmiş "Bundan sonra biraz da ben saldırayım, biraz da ben hakaret edeyim, biraz da ben yıkayım" talebi ile inceden inceden imzalar toplanmakta, süreç ilerlemektedir.

Gelen gideni arattı hep bu partide. Baykal'ı cebinden çıkardı Kılıçdaroğlu. Hem kumpaslarıyla, hem gaflarıyla, hem hakaret ve iftiralarıyla ve hem de siyasi söylemleri ile. Şimdi "O koltukta biraz da ben oturayım. Sen onursal başkan ol." Teklifine karşı çıkan Kılıçdaroğlu'nun koltuğuna kongre ile oturmayı düşünen Muharrem İnce "Hayır, ben imza toplamayacağım" söylemine rağmen imzalar toplanmakta ve kongre süreci zorlanmaktadır. İktidarı devirmek için ülke menfaatlerini satan bir anlayışla yaptıkları saldırıları kendi içinde de devam ettiren bir siyasetle yönetiliyor Cumhuriyet Halk Partisi.

Muhalefetin her zaman iktidara karşı olunmadığını son dönemde kurulan ittifaklarla gördük. Cumhuriyet Halk Partisi ile ittifak kuranların da nasıl onların dümen suyuna girerek aynı zihniyeti sürdürdüklerini de gördük. Demek ki sorun muhalefette değil Cumhuriyet Halk Partisi'nde.

Önümüzdeki günlerde yıkım zihniyetinin başına kimin geleceğini göreceğiz. Ama kanaatim odur ki kim gelirse gelsin zihniyet değişmedikçe adam olunamayacağıdır.