Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.21
Gram Altın
2963.30
BIST 100
9654.06
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
24 Temmuz 2022

"Muhalefet medyası muhalefetin önündeki en büyük engel!"

Son vakitlerde, “6’lı Masa”yı hararetle destekleyen, daha doğrusu Erdoğan’ın sandık yoluyla indirilmesini canı gönülden arzu ettiğini her vesileyle ortaya koyan birkaç gazeteci, aynı şikâyetleri yazıya döküyor.

Ortak fikir,

“Bizim medyamız önümüzdeki en büyük engel!” cümlesiyle ifade edilebilir.

Diyorlar ki özetle,

“AK Parti hızla erimiyorsa…

Bunca hayat pahalılığına rağmen hâlâ birinci parti konumundaysa…

AK Parti’den kopanlar da kendilerine yeni bir adres bulamıyorsa…

Bunlarda, bizim medyadaki bazı ‘işgüzarların’ büyük katkısı var!”

Ne yapıyorlarmış o işgüzarlar?

"Şedît" söylemlerle, Ak Parti’den kopmayı düşünenlerin gözlerini korkutuyorlarmış.

Mukaddesâtı hedef alan paylaşımlarıyla birçok vatandaşımıza 28 Şubat günlerini hatırlatıyor…

O vatandaşlarımızın Ak Parti’den kopmalarını, Ak Parti’yle arasına mesafe koymuş olanların ise başka partilere yönelmelerini engelliyorlarmış.

Altılı masanın en yaşlı gazetecilerinden biri, misalleri sıralarken arada “Nagehan Alçı” misalini bile vermiş…

“Ekrem İmamoğlu’nun otobüsünde Nagehan Alçı gibi birinin bulunmasına bile tahammül edemeyen kafalar var muhalif medyada.

Ekrem İmamoğlu’nun ustalıklı iletişim stratejisini saçma sapan tepkilerle baltaladı bu bizimkiler…

Muhalefetin böyle ‘dostları’ varken, önümüzdeki seçimleri yine Erdoğan’ın kazanması sürpriz olmaz!” yollu satırlarını ilgiyle okuduk.

Şikâyetler boşuna değil…

Bazı “muhalefet kanallarında” öyle ifadeler işitiyoruz ki…

“Bunlar, bu dilin kendilerine zarar vereceğini göremiyorlar mı acaba?” diye sormadan edemiyoruz.

Mesela…

Siyasal iktidar, içinde bulunduğumuz bu kritik süreçte, dışa karşı dik duruşun sürdürülebilmesi, memleketin birlik ve beraberliğini, bağımsızlığını devam ettirebilmesi için önümüzdeki seçimleri mutlaka “Cumhur İttifakı”nın kazanması gerektiğinin altını çiziyor.

Bu yaklaşıma kimi itibar eder, kimi de karşı çıkar.

Her görüşten insan var sonuçta.

Muhalefete destek veren kanallara bakıyorum, Cumhur İttifakı’nın “Seçimi muhalefet kazanırsa memleket içte de dışta kaybeder!” söylemine (farkında olmaksızın) destek verir tavırlar dikkatimi çekiyor.

Dış güçlerle Türkiye’nin karşı karşıya geldiği her durumda, “el oğlundan” yana olan, sadece ve sadece Türkiye’yi suçlayan, terörle mücadelemize bile cephe alan, PKK ve uzantılarına alenen destek veren…

Sınırlarımızın ötesini kan gölüne çeviren ABD ile vekili teröristlere tek lâf etmeyen bir dil…

Türkiye’ye atılan her iftiraya sahip çıkan ve yaygınlaştırmayı vazife bilen bir dil.

HDP’den gelecek yüzde bilmem kaç oyu çekebilmek için çok daha geniş kitleleri iten bir dil!

Bir Cenaze Merasimi’ni bile, “lâiklik krizi” haline getirmeye çalışan bir dil…

Sürekli olarak tehdit eden, 28 Şubat darbesine bile sahip çıkan, “Hiç olmazsa seçimlere kadar ses çıkartmayalım” stratejisine bile riayet etmeyen bir dil.

Kemal Kılıçdaroğlu, (zaman zaman stratejisine bizzat zarar verse de), “Ya arkadaşlar, biraz sabredelim. İktidara geldiğimizde dediklerinizin çok daha fazlasını zaten yapacağız, ama şimdi görüyorsunuz masamızda kimler, kimler var. Onları da tabanları karşısında güç durumda bırakacak dilden uzak duralım. Köprüyü geçene kadar durumu idare edelim!” yollu “örtük” mesajlar veriyor ama…

Alışmayan yerde pantolon durmuyor işte!

Medyası, 6’lı masanın “Kemal Kılıçdaroğlu” imzalı stratejisini bozuyor, hesapları açık ediyor, “proje”ye zarar veriyor!..

Kendi medyalarının “oyun bozanlığından” şikâyetçi olan yazarların tespitlerine büyük ölçüde katılıyorum yani..

Gerçekten de, öyle yazarlar var ki, muhalefet kanadında…

Milletin değerlerini alenen hedef alıyorlar.

Her meselede, Türkiye düşmanlarının, dış güçlerin yanında saf tutuyorlar.

Terör örgütlerine alenen destek veriyor, güvenlik güçlerimizin terörle mücadele operasyonlarına karşı çıkıyorlar…

Böyle olunca da…

Vatandaşların önemli bir bölümü “Allah bu memleketi, bu milleti bunların eline düşürmesin” diyor!

****


MENFAAT ÇEKİŞMELERİ

Görebildiğim kadarıyla orada “da” , yani muhalefet medyasında da sert menfaat çekişmeleri var.

“Ele geçirdikleri” belediyeler kimi yazarlara iş veriyor, kimi yazarları ihmal ediyor.

İhmal edilenler, içeride muhalefet geliştiriyor.

“Cumhurbaşkanı aday adayları” arasındaki çekişmeler, muhalefeti destekleyen gazetecilere de yansıyor.

CHP Genel Başkanı’nın ekibinden gazeteciler var, Ekrem İmamoğlu gazetecileri var, alttan alta çalışan Mansur Yavaş gazetecileri var…

Ak Parti’den kopan genel başkanların gazetecileri var…

Bunlar da, “destekledikleri ismin” aday olması ve seçimi kazanması halinde öne geçeceklerini, istifade edeceklerini hesaplıyorlar.

İnsanoğlu bu, menfaatlerini önceliyor.

Mesele dünyevi menfaat ilişkileri, gruplar arasındaki menfaat çekişmeleri olunca…

İcabında kardeşini bile tanımıyor insanoğlu!

Ben hiçbir “dünyevi menfaat ilişkisi içinde yer almayanların” görüşlerini çok daha fazla önemsiyorum.

Diğerleri, üçe gelmişse günün birinde beşe gider!..

*

Menfaat çekişmeleri ve bunların yansımaları, evet.

Bir de, yukarıda da belirttim, kökleşmiş yargılar var.

Bu memleketin kadim değerlerine kafadan karşı olanlar var.

Bir sarıklı gördüğünde çileden çıkıyor, çocukların Kur’an okumayı öğrenmesinin zararlı olduğunu düşünüyor, “İstiklâl Mahkemeleri”ni çok seviyor adam ya da kadın.

Bu kafadakiler de çok; laikliği bir “ideoloji” olarak değil de, “din” olarak gören ve o “din”in müntesibi olarak İslam karşıtlığını kendisine görev bellemiş olan kişiler…

AK Parti’ye destek veren ya da “kararsız halde bekleyen” kitleleri endişelendiriyorlar!..

Siyasi iktidar da, bu kesimi işaret ederek, “İşte bunların zihniyetini görüyorsunuz! Patatesi, soğanı, domatesi bahane edip bunlara mı oy vereceksiniz? Muhalefetteyken bu kadar Türkiye düşmanlığı yapanlar, iktidara geldikleri zaman neler neler yapmazlar… Bunları dış güçler destekliyor, niçin desteklediklerini görmeyecek misiniz?” diyor.

*

Böyle bir durum…

Muhalefet medyası, oyların muhalefete yönelmesini engelleyen unsurlardan…

Bunu, bazı muhalif yazarlar söylüyor.

Öte yandan, iktidar medyasındaki bazı isimlerin de, farkında olmadan “muhalefete çalıştığını” söyleyenler de yok değil.

Ben de bu tipleri izliyor ve notlarımı alıyorum.

Menfaat ilişkileri de ilgi alanımda, hâliyle.