"Muhalefet medyası muhalefetin önündeki en büyük engel!"
Son vakitlerde, “6’lı Masa”yı hararetle destekleyen, daha doğrusu Erdoğan’ın sandık yoluyla indirilmesini canı gönülden arzu ettiğini her vesileyle ortaya koyan birkaç gazeteci, aynı şikâyetleri yazıya döküyor.
Ortak fikir,
“Bizim medyamız önümüzdeki en büyük
engel!” cümlesiyle
ifade edilebilir.
Diyorlar ki
özetle,
“AK Parti hızla erimiyorsa…
Bunca hayat pahalılığına rağmen hâlâ
birinci parti konumundaysa…
AK Parti’den kopanlar da kendilerine
yeni bir adres bulamıyorsa…
Bunlarda, bizim medyadaki bazı ‘işgüzarların’
büyük katkısı var!”
Ne yapıyorlarmış
o işgüzarlar?
"Şedît" söylemlerle, Ak Parti’den kopmayı
düşünenlerin gözlerini korkutuyorlarmış.
Mukaddesâtı
hedef alan paylaşımlarıyla birçok vatandaşımıza 28 Şubat günlerini hatırlatıyor…
O
vatandaşlarımızın Ak Parti’den kopmalarını, Ak Parti’yle arasına mesafe koymuş
olanların ise başka partilere yönelmelerini engelliyorlarmış.
Altılı
masanın en yaşlı gazetecilerinden biri, misalleri sıralarken arada “Nagehan Alçı” misalini bile vermiş…
“Ekrem
İmamoğlu’nun otobüsünde Nagehan Alçı gibi birinin bulunmasına bile tahammül
edemeyen kafalar var muhalif medyada.
Ekrem İmamoğlu’nun ustalıklı iletişim
stratejisini saçma sapan tepkilerle baltaladı bu bizimkiler…
Muhalefetin böyle ‘dostları’
varken, önümüzdeki seçimleri yine
Erdoğan’ın kazanması sürpriz olmaz!” yollu satırlarını ilgiyle okuduk.
Şikâyetler
boşuna değil…
Bazı “muhalefet kanallarında” öyle ifadeler
işitiyoruz ki…
“Bunlar, bu dilin kendilerine zarar
vereceğini göremiyorlar mı acaba?” diye sormadan edemiyoruz.
Mesela…
Siyasal
iktidar, içinde bulunduğumuz bu kritik süreçte, dışa karşı dik duruşun
sürdürülebilmesi, memleketin birlik ve beraberliğini, bağımsızlığını devam
ettirebilmesi için önümüzdeki seçimleri mutlaka “Cumhur İttifakı”nın kazanması gerektiğinin altını çiziyor.
Bu yaklaşıma
kimi itibar eder, kimi de karşı çıkar.
Her görüşten
insan var sonuçta.
Muhalefete
destek veren kanallara bakıyorum, Cumhur İttifakı’nın “Seçimi muhalefet kazanırsa memleket içte de dışta kaybeder!”
söylemine (farkında olmaksızın) destek verir tavırlar dikkatimi çekiyor.
Dış güçlerle
Türkiye’nin karşı karşıya geldiği her durumda, “el oğlundan” yana olan, sadece ve sadece Türkiye’yi suçlayan,
terörle mücadelemize bile cephe alan,
PKK ve uzantılarına alenen destek veren…
Sınırlarımızın
ötesini kan gölüne çeviren ABD ile vekili teröristlere tek lâf etmeyen bir dil…
Türkiye’ye
atılan her iftiraya sahip çıkan ve yaygınlaştırmayı vazife bilen bir dil.
HDP’den
gelecek yüzde bilmem kaç oyu çekebilmek için çok daha geniş kitleleri iten bir
dil!
Bir Cenaze Merasimi’ni
bile, “lâiklik krizi” haline
getirmeye çalışan bir dil…
Sürekli
olarak tehdit eden, 28 Şubat darbesine bile sahip çıkan, “Hiç olmazsa seçimlere kadar ses çıkartmayalım” stratejisine bile
riayet etmeyen bir dil.
Kemal
Kılıçdaroğlu, (zaman zaman stratejisine bizzat zarar verse de), “Ya arkadaşlar, biraz sabredelim.
İktidara geldiğimizde dediklerinizin çok daha fazlasını zaten yapacağız, ama
şimdi görüyorsunuz masamızda kimler, kimler var. Onları da tabanları karşısında
güç durumda bırakacak dilden uzak duralım. Köprüyü geçene kadar durumu idare
edelim!” yollu “örtük” mesajlar veriyor ama…
Alışmayan
yerde pantolon durmuyor işte!
Medyası,
6’lı masanın “Kemal Kılıçdaroğlu” imzalı stratejisini bozuyor, hesapları açık
ediyor, “proje”ye zarar veriyor!..
Kendi
medyalarının “oyun bozanlığından”
şikâyetçi olan yazarların tespitlerine büyük ölçüde katılıyorum yani..
Gerçekten
de, öyle yazarlar var ki, muhalefet kanadında…
Milletin
değerlerini alenen hedef alıyorlar.
Her
meselede, Türkiye düşmanlarının, dış güçlerin yanında saf tutuyorlar.
Terör
örgütlerine alenen destek veriyor, güvenlik güçlerimizin terörle mücadele
operasyonlarına karşı çıkıyorlar…
Böyle olunca
da…
Vatandaşların
önemli bir bölümü “Allah bu memleketi,
bu milleti bunların eline düşürmesin” diyor!
****
MENFAAT ÇEKİŞMELERİ
Görebildiğim
kadarıyla orada “da” , yani
muhalefet medyasında da sert menfaat çekişmeleri var.
“Ele geçirdikleri” belediyeler kimi yazarlara iş
veriyor, kimi yazarları ihmal ediyor.
İhmal
edilenler, içeride muhalefet geliştiriyor.
“Cumhurbaşkanı
aday adayları” arasındaki çekişmeler, muhalefeti destekleyen gazetecilere
de yansıyor.
CHP Genel
Başkanı’nın ekibinden gazeteciler var, Ekrem İmamoğlu gazetecileri var, alttan
alta çalışan Mansur Yavaş gazetecileri var…
Ak Parti’den
kopan genel başkanların gazetecileri var…
Bunlar da, “destekledikleri ismin” aday olması ve
seçimi kazanması halinde öne geçeceklerini, istifade edeceklerini
hesaplıyorlar.
İnsanoğlu bu,
menfaatlerini önceliyor.
Mesele
dünyevi menfaat ilişkileri, gruplar arasındaki menfaat çekişmeleri olunca…
İcabında kardeşini bile tanımıyor
insanoğlu!
Ben hiçbir “dünyevi menfaat ilişkisi içinde yer
almayanların” görüşlerini çok daha fazla önemsiyorum.
Diğerleri, üçe gelmişse günün birinde beşe
gider!..
*
Menfaat çekişmeleri
ve bunların yansımaları, evet.
Bir de,
yukarıda da belirttim, kökleşmiş
yargılar var.
Bu
memleketin kadim değerlerine kafadan karşı olanlar var.
Bir sarıklı
gördüğünde çileden çıkıyor, çocukların Kur’an okumayı öğrenmesinin zararlı
olduğunu düşünüyor, “İstiklâl
Mahkemeleri”ni çok seviyor adam ya da kadın.
Bu
kafadakiler de çok; laikliği bir “ideoloji”
olarak değil de, “din” olarak gören
ve o “din”in müntesibi olarak İslam
karşıtlığını kendisine görev bellemiş olan kişiler…
AK Parti’ye destek veren ya da “kararsız halde bekleyen” kitleleri
endişelendiriyorlar!..
Siyasi
iktidar da, bu kesimi işaret ederek, “İşte
bunların zihniyetini görüyorsunuz! Patatesi, soğanı, domatesi bahane edip
bunlara mı oy vereceksiniz? Muhalefetteyken bu kadar Türkiye düşmanlığı
yapanlar, iktidara geldikleri zaman neler neler yapmazlar… Bunları dış güçler
destekliyor, niçin desteklediklerini
görmeyecek misiniz?” diyor.
*
Böyle bir
durum…
Muhalefet medyası,
oyların muhalefete yönelmesini engelleyen unsurlardan…
Bunu, bazı
muhalif yazarlar söylüyor.
Öte yandan,
iktidar medyasındaki bazı isimlerin de, farkında olmadan “muhalefete çalıştığını” söyleyenler de yok değil.
Ben de bu
tipleri izliyor ve notlarımı alıyorum.
Menfaat ilişkileri de ilgi alanımda, hâliyle.