Muhalefet Kendi Kendini Yiyor!
“Muhalif takıldığını” her vesileyle dile getiren bir arkadaş…
Diyor ki…
“Ya Arkadaş!
Cumhurbaşkanı ne zaman sıkışsa, gündemdeki
maddeler ne zaman kendisini bunaltsa, muhalefetten birileri çıkıyor ve adeta
can simidi atıyor!.. İktidar yandaşı bir tanıdığım, ‘Onca mazluma kucak açtık
aslanım, bunlar İlahı Yardım’ diyor ama… Ne bileyim, oluyor bir şeyler işte!”
Ne
bileyim oluyor bir şeyler işte!..
Yani
arkadaşımız biraz daha ileri gitse, “Muhalefetin
tepesindeki isimler, bilerek ve isteyerek Erdoğan’a çalışıyor!” diyecek!..
Hoş,
çok daha acayipleri söylenmedi mi sanki…
Hatırlarsınız…
NATO
Tatbikatı’nda, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İlk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ile doğrudan
Millet oyu ile seçilmiş ilk Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’a hakaret edilince…
“Bunu da Erdoğan ayarladı!” diyecek kadar zırvalayanlar bile çıkmıştı.
Ne
büyük bir güç;
Koskoca
NATO Tatbikatı’nda, hem Atatürk’e hem de kendisine hakaret ettiriyor ve buradan
“Siyasi Kazanım” elde ediyor!..
Yok,
yok…
Durumlarını
hiç iyi görmüyorum!..
Açık
havaya çıkmaları, bizim ormanlara gidip derin derin nefes almaları, silkinip
kendilerine gelmeleri gerekiyor!..
Hani
geçtiğimiz günlerde, “Erdoğan’ın sağlık
durumu kötü, gitti, gidiyor!” kampanyası şey etmişlerdi ya sosyal medyadan…
Allah
sağlıklı ve uzun ömürler versin…
Sayın
Erdoğan vefat etse, bunları bir arada tutan sebep de kalmayacak gibi…
İttifakları
dağılacak!..
Cumhurbaşkanı’ndan
nefrete bu kadar bağımlı olmak ne sıkıntılı bir durum.
Bir muhalefet partisi kendi fikriyâtı, kendi kadroları, kendi projeleri, kendi
vaatleriyle öne çıkmalı değil mi?
Yok…
Varsa
yoksa Erdoğan.
“Erdoğan
kadar konfeti düşsün başınıza!” diyen
milyonlar…
*
Son günlerde yaşananlara bakın...
İyi Parti ağır toplarından Lütfü Türkkan Şehit Bacısı’na küfür
etti.
Feminist ifadesiyle “cinsiyetçi söylem”.
Şehit bacısına küfreden şahıs önce
yaptığını inkâr etmeye kalkıştı, sonra çaresiz kabul etti.
Bunu yaparken de, küfür ettiklerini
hedef almak gibi büsbütün çıkmaz bir yola girdi.
Sonra baktık, Teşkilat Başkanı, Şehit
Bacısı’na küfredeni savunma babından, hakarete uğrayan camiaya yüklendi.
Sonra…
Türkkan, “Ben istemezdim, ama madem Genel Başkan böyle istedi, eh bari grup
başkanvekilliğinden istifa edeyim!” yollu açıklamayla bir adım attı.
Milyonlar, “Devamı gelsin, milletvekilliğinden de istifa etsin!” derken…
Sayın Genel Başkan, o acayip, o “Keskin
sirke küpüne zarar!” dedirten ve uzun yıllar öncesinden tanıdığımız bir ‘Hanımefendi’ye
asla yakıştıramayacağımız “malûm kelimeyi”
kullanarak, “Zaten bunca düşmanımız var,
yapmayın Allah aşkına!” diyen şehit yakınlarını üzdü.
*
Birçok vatandaşın “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun ittifakı!” cümlesiyle işaret
ettiği “muhalefet” iyice şaşırmış
gibi.
CHP’nin “tezkere” oylamasında sırtını terör örgütüne dayadığını ilân eden
HDP ile “dayanışma” içinde hareket
ederek yerini iyice ortaya koyması…
Bir İyi Parti ağır topunun şehit
bacısına küfretmesinin ardından yaşananlar...
Genel Başkan’ın grup konuşması…
Millet İttifakı’ndaki “kimlik bunalımı”nın iyice ortaya
çıkması…
İbretlik olaylar.
Her birinde ne dersler var.
Nereye dokunsan bin ah işitiyorsun o
tarafta.
Son vakitlerde, bazı CHP’lilerden
şikâyet yüklü tepkiler geliyor.
“Kendi partimizde, kendi belediyemizde
HDP’lilerden korkar olduk!” diyorlar.
Sıkıntılı bir durum, fırsat buldukça Anıtkabir’e gidip güzelce
şikâyet etmelerinde fayda olabilir.
Bunun ötesinde ne yapılabilir,
bilemiyorum.
Ne yapacaklar yani, Genel Başkan mı
değiştirecekler?..
Çok sıkıntılı bir durum.
Küpün içinde ne varsa dışına o sızar.
Keskin sirke küpüne zarar.
Sinir Küpü, Mutfak Tüpü.
Dikkatli olun, fena patlar!