Muhalefet İktidara Çalışıyor
Muhalefeti her zaman önemsedim. Bu önemsemenin yaşadığımız hayatta birkaç reel karşılığının olduğunu düşünüyorum. Birincisi; Toplumda yaşayan kitleler iktidarın aurasını, rengini kazanırlar. Bundan dolayı Mevlana; "Deniz göğün rengindedir" der. Muhalefetler tam da bu noktada, farklı renkler olduğunu gösterme imkanına sahiptirler. Ama dikkat ederseniz imkanına sahiptirler diyorum. Bu imkanı kuvve haline getirmek, biraz muhalefetin ufku ve becerisiyle alakalı bir şey. Tamam şunu kabul ediyorum; muhalefetler iktidara geçmek için iktidarı zorlarlar. Ancak, Türkiye'de muhalefetin iktidara güç verdiğini söylemek hiç te abartılı bir yargı değildir. Adeta tüm muhalefet partileri el ele vermiş, AK Parti'nin iktidarı için çalışıyorlarmış gibi. Zira içinde bulunduğumuz manzara bunu gösteriyor.
İkincisi; İktidarlar da nihayetinde insan unsurundan oluşurlar. Zaman geçtikçe hem işlerde bir takım tavsamalar olur, hem de iktidardakilerin yüzü eskir. Aslında iktidardaki zaman uzadıkça, muhalefetin şansı da çoğalır. Daha doğrusu çoğalması gerekir. Çünkü iktidarlar yapıp eyledikleriyle sürekli eleştirilerin konusu olurlar. Bu eleştirilerdeki isabet, iktidarın ömründen ömür çalar. Ama Türkiye'de muhalefet eleştirdikçe, iktidar daha bir merkeze yerleşiyor ve bizzat muhalefetin kendisi kenara düşüyor. Muhalefetin bu noktadaki önemi; eleştirilerinin toplumsal karşılığını bulmak ve daha da önemlisi, sadece eleştirmek değil, eleştiri konusu olan şeyin nasıl yapılacağını da söylemektir.
Üçüncüsü de, muhalefet sürekli yeni fikirlerle iktidarın bir konformizm içine düşmemesini sağlayabilir. Bir icraatın başka nasıl yapılabileceğini de gösterir. Fakat tüm bunlar olup biterken, hakikate gerçeklere zıt bir şekilde kendisini konumlandırması, Türkiye'de muhalefeti işlevsiz ve içi boş bir retorik kılmaktadır. Alkol ile ilgili düzenlemelere karşı çıkacağım diye, biralı şaraplı gösteriler yapmak aklın sınırlarını biraz fazlaca zorlamak anlamına geliyordur herhalde.
AK Parti'nin insanlar nezdinde en çok tutulmasının aslında tarihten gelen sebepleri var. Birincisi, siyasi hayatımızda iktidarların hep büyük vaadler verip büyük resimler çizmesine karşılık, AK Parti insan hayatında büyük karşılıkları olan küçük şeylerden başladı. Çocuklara ders kitaplarını dağıttı, insanların en büyük sıkıntısı olan konut sahibi olma taleplerini karşılamaya çalıştı. Hızlı trenler, havaalanları gibi ihtiyaçları karşılamaya devam ediyor. Metrolar açıyor. Türkiye'nin yıllardır uğraştığı terör meselesini bitirmeye çalışıyor. Tabii ki tüm bunları gerçekleştirirken birçok yanlışlar yapıyor. Ama Türkiye'nin herhangi bir şehrinde, yıllardır büyük vaadler dinleyip hiçbir şey olmadığını ve hatta hayat tarzına üstten dayatmalar yapıldığını tecrübe eden vatandaş, yapılanların hayatında bir karşılığının olduğunu düşünüyor. Muhalefet ise sadece bunlara karşı çıkıyor.
Hükümetin bu icraatlarının yapılış biçimine ya da bir takım projelerine karşı çıkmak ve eleştirmek tabii ki mümkündür. AK Parti'yi tüm yaptıklarıyla onaylayalım anlamı da çıkmaz buradan. Nihayetinde bu köşeyi takip edenler, önceki eleştirilerimizi de hatırlayacaklardır. Ancak başta AK Parti olmayacaksa kim olacak diye bir soru sorulduğunda, hala "AK Parti" dışında alacağınız makul bir cevabın olmadığını da düşünmek gerekiyor. Bu da muhalefetin hala bir iktidar alternatifi olarak görülmediğini bize anlatıyor.
Şimdi İstanbul Taksim'de meydana gelen olayları da bu çerçeve içinde anlamlandırmak gerekiyor. Ben AVM'lere bir kaç açıdan karşı çıkan birisiyim. Gidip vaktimi oralarda da geçirmem. Ama Türkiye'nin reel sorunlarına, insanın reel sorunlarına karşılık gelecek bir muhalefet söylemi ve içeriği bekliyorum. Alkol düzenlemesine karşı çıkmanın yolu, şaribul leyli vennehar olmak değildir. Sürekli her şeye karşı çıkmak değildir muhalefet, ama neye niçin karşı çıktığına dair insanları ikna etmektir. İktidarı eleştirebilirsiniz ama aklın sınırlarını da zorlamamak lazım.