Muhafazakarlar Kürtlere kayıtsız kalmamalı
İdris-i Bitlisi 25 Kürt beyi adına Yavuz Sultan Selim'e bir mektup gönderir. "Bilad-ı Ekrad(Kürt beldeleri) denilen Diyarbekir ve civarındaki mazlum Müslümanlar Devlet-i Aliyenizin hizmetine taliptirler. Din düşmanlarının şerlerinden sizin yardım ve merhametinizle masun olma ümidindedirler. Bilad-ı Ekrad'ın Osmanlı Devleti'ne iltihakı İstanbul'un fethi zaferini tamamlayacak derecede ehemmiyetlidir. Zira bu bölgenin iltihakıyla bir taraftan Bağdat ve Basra'nın yolları diğer taraftan Azerbeycan yolları diğer taraftan da Halep ve Şam yolları açılmış olacaktır." (İleriki yıllarda açılmıştır da)
İdris-i Bitlisi bu yönüyle bugünkü HDP zihniyeti tarafından hain ilan edilir! Yavuz Sultan Selim'in İdris-i Bitlisi'ye gönderdiği mektup ise şöyle başlar; " Molla Hakimüddin İdris,Yüce Allah senin olgunlarını sürdürekosun. Bu üstün padişahlık buyruğu sana ulaşacak, bilesin ki şimdiki halde mutlu kapıma mektubun iletildi. Diyarbekir ilinin tümden ele girmesine neden olduğun bildirilmiş yüzün ağ olsun. İnşa'Allah öteki illerin alınışında da temel aracı sen olasınu2026"Neticede Çaldıran Savaşı ile tehdit bertaraf edilmişti. Sultan Selim ise İstanbul'a dönerken 1515 yılında Amasya'da Kürt beyleri ile buluşarak bu ittifakı resmiyete döktü.
Bu ittifak batılılaşma yolunda önemli bir kırılma yaşatan 1839 Tanzimat Fermanı'na kadar sorunsuzca devam etti. 1 Cihan Harbi sonrası imparatorlukların parçalanması, tek parti dönemi modernleşme operasyonları ve 60 sonrası Türk solunun PKK'yı başımıza bela eden faaliyetleri gibi geçen onca sürede adını koca harflerle yazdığımız bir Kürt sorunumuz oldu. Sıkıntı odur ki; bu tarihlerden itibaren bilhassa dindar muhafazakar kesim bu dosyayı bir daha açmamak üzere kapattı. Yıllarca "İslam gelecek sorunlar bitecek" türünden içi boş, birkaç cümlelik sloganlarla meseleyi geçiştirdiler. Yıllardır bu projenin bir üst akıl projesi olduğunu ifade etmeye çalışırım. Yukarıdaki tarihi hadiseyi de o yüzden hatırlattım.
1514 yılında olmadığımızı biliyorum. O dönemin siyasi, sosyolojik ve teolojik ortamı bugün yok. Cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte sadece Kürtlerle değil tüm farklılıklarımızla olan bağımız kopartıldı. Tarihi hafızamız boşaltıldı. Ancak İbn-i Haldun'un ifade ettiği gibi; "Geçmiş ve gelecek suyun suya benzemesinden daha çok birbirine benzer." Bilim tarihçisi İhsan Fazlıoğlu ise; "Tarih yalnızca ibret alınacak değil aynı zamanda kuvvet alınacak/devşirilecek bir zemindir. Tarih aynı zamanda bir gelecek idrakidir" der. Bakınız batı bin yıldır bizim tarihimizle yakından ilgilendi, tarihi şuurumuzu da gelecek idrakimizi de ciddi darbe vurdu. Bu yüzdendir ki bugün meselelere ciddi anlamda tarihi, kültürel bir perspektifle bakma imkanından yoksun bırakıldık. Bin yıldır bir arada yaşayan, önemli tarihi kırılma anlarında ittifaklar kuran farklılıklarımızı göz göre göre üst aklın emellerine araç ettik. Acı olan hala gerekçeler üretip seyrediyoruz.
Bakınız eğer Erdoğan gibi bir lider tarih sahnesine adım atmamış olsaydı muhafazakar dindar kesimin bilhassa Kürtler için söyleyecek bir sözü ve çözüm önerisi yoktu. Hala da yok ya! Bugün son kertede HDP'li milletvekilleri tutuklandı ve bu yapının nasıl Kürt düşmanı bir yapılanma/proje olduğu ortaya çıktı. Bilhassa Kürtler bunu acı bedeller ödeyerek tecrübe etti. CHP bu minvalde bir bildiri/intikam yemin metni yayınlayarak bundan böyle yeni çatışma alanının/merkezinin CHP olacağını deklare etti! Düşünebiliyor musunuz? Erdoğan'ı FETÖ, PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerine yardım ve yataklık eden bir lider olarak takdim ettiler. Ve direnme hakkından bahsediyorlar! Böyle bir ortamda AK Parti'nin 70 küsur Kürt vekilinden bir ses duyuyor musunuz? Küfür ve yavan eleştirileri kastetmiyorum. Son 10 yıldır Kürtlere dönük ürettikleri çözüm önerilerinden, projelerinden, Kürtlerin yaralarını tamir etmeye ve kazanmaya dönük medeniyet perspektifli söylemlerinden, planlarından bahsediyorumu2026 Oysa bu vekiller bugüne kadar Kürtlerin en az %70'ni kazanması gerekiyordu.
AK Parti'nin resmi internet sitesinde hala Kürtlerin anlayabileceği dilden bir seçenek bulunmuyor. Türk-Kürt birlikteliğine dönük kalem oynatan kaç dindar muhafazakar tanıyorsunuz? İçlerinde hala masa kurma rüyası görenler var. "Ver parayı Kürtleri kazan" siyasetinin Kürtlerin onur ve şerefini zedelediğini bilmiyor mu bu insanlar? Muhafazakar gazetelerden hiçbiri bugüne kadar Kürtçeye yer vermedi. Hafta sonları Kürtçe bir ek çıkarma zahmetinde de bulunmadılar. Bu eklerde hiç değilse Kürtlerle olan tarihi, kültürel bağlarımız anlatılabilir bu çerçevede bir jest yapılabilirdi. Ders kitaplarında da Kürtler hala zararlı cemiyetlerden sayılıyor. Demem o ki Kürtleri HDP zihniyetinden tamamen koparmanın yolları aramalıyız. Bu uğurda yazarı da gazetecisi de Kürt vekili de çaba sarf etmelidir. Erdoğan dindar muhafazakar kesimin zihnini açmasaydı hala içi boş sloganlarla meseleyi geçiştiriyor olacaklardı. Türkiye'nin birlik bütünlüğünden taviz vermeyecek, İdris-i Bitlisi çizgisinde faaliyet yürütecek bir Kürt partisinin önünü açmalıyız. AK Parti'nin Kürt vekilleri de artık suskunluklarını bozmalı ve ilgilerini tamamen Kürtlere vermelidir. Medya boyutu hala problemliu2026
@ufukcoskunn