Muhafazakâr devrim
Parti ve siyaset açısından değil sosyolojik açıdan incelendiğinde son 20 yılda Türkiye’de dev bir ihtilal yaşandı. Günümüzde kullanılan kelimelerle ifade edersek muhafazakâr bir devrim yapıldı. Kendisini ülkenin sahibi olarak gören askeri vesayet geriletildi. Cumhuriyeti sadece laiklik ve batılılaşma olarak anlayan ve devleti tapulu malı kabul eden elit ve azgın azınlık çökertildi.
Askeriyede, yüksek yargıda, bürokraside köşe başlarını tutmuş, Türk İslam düşüncesi ile uzaktan yakından ilgisi olmayan, milletine ve milletinin değerlerine düşmanca yaklaşanlar büyük ölçüde temizlendi. En önemlisi de ABD’nin en zeki insanlarımızı çalmak için kurduğu FETÖ sistemi çökertildi. Eğitim, kültür ve sanat alanını parsellemiş öz kültürüne yabancı azınlık ise hükmünü hâlâ sürdürüyor. Eğer millet 2023’te yeniden yetki verirse onlar da temizlenecek ve milletin önü açılacak, ufku genişleyecektir.
Son 20 yılda yapılan yakıp yıkan, taş üstünde taş koymayan bir devrimcilik değildi. Kendi medeniyetinden yana olan, milli ve manevi değerlerini önemseyen, inançlı/inançsız, başı açık/ kapalı ayrımı yapmadan, kadını ve kadın haklarını önceleyen sessiz bir devrimdi. Yapılan, hem inançlı kızlarımızı geri plana itip, hem de kızların okuması için kampanyalar düzenleyen zihniyete güçlü bir darbeydi.
***
Farklı kelimelerle ifade edilebilir belki, ancak “muhafazakâr devrimcilik” deyimi tam da son 20 yılda yapılanları anlatıyor. Milli ve manevi değerlerimize tavizsiz şekilde bağlı; ülkenin haklarını ve menfaatlerini koruyan, Anadolu ve Trakya’yı her açıdan kalkındırırken Mavi Vatan’ına da sahip çıkan muhafazakâr ve atılımcı bir zihniyet.
Bazıları eser ve hizmet siyasetini küçümseyebilir, ancak ülkenin kalkınması için devlete düşen altyapıyı mükemmel şekilde hazırlamaktır. Yollar, köprüler, barajlar, santraller bunun için gereklidir. Hak ve özgürlüklerin korunması, toplumun ihtiyaç duyduğu her alanda devrim niteliğinde adımlar atılması da bu anlayışın gereğidir.
Rahmetli Turgut Özal’ın on yıllık bir dönemde içine kapanık bir ülkeden dışa açık yeni bir sistem kurması ile başlayan değişim, son 20 yılda çevresine de el atmaya, dünyadaki zulme ve adaletsizliklere dur demeye başladı. Bunu komşularına, dost ülkelere ve hakkı yenen mazlumlara ulaşıp ayağa kaldırarak yaptı.
***
Yeni yetişen nesil, kendi medeniyetinin değerlerinden yana olarak sürekli okuyan, çalışan, üreten, imar eden, geliştiren ve atılım içinde olan gerçek muhafazakâr devrimcilerden oluşacaktır. Bunu da eğitim, kültür ve sanat alanında atılacak adımlar sağlayacaktır.
Bugün Türk Dünyası artık geri döndürülemez bir yola girmiştir. Türkler arasında birlik ve beraberliğin sağlanması, tıpkı Selçuklularda ve Osmanlılarda olduğu gibi Türk Milleti’nin bir bütün olarak hareket etmesi küresel dengeleri değiştirecektir. Türkiye’nin öncülüğünde Pakistan, Endonezya, Malezya gibi ülkelerin de güçlenmesi ile dünyada hakkın ve adaletin hakim kılınması için tam bir muhafazakâr cihan hakimiyetine ulaşılacaktır.
Türkiye, ekonomide de Batı ülkelerince empoze edilen ekonomik kuralları bir kenara bıraktı, kendi Türk usulü ekonomi modelini kurup uygulamaya başladı. Türkiye Ekonomi Modeli başarılı olursa, ki o yolda ilerliyor, faizi ve enflasyonu aynı anda düşürüp dünyada bir ilki daha başarmış olacaktır. Vira bismillah.