Dolar (USD)
32.56
Euro (EUR)
34.84
Gram Altın
2436.11
BIST 100
9645.02
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Aralık 2012

Muhafazakar değilim çok şükür!

Kendimi hiçbir zaman muhafazakar olarak görmedim. Geleneğe de toplumsal ve bireysel çıkarlarla çatışmaya başladığında karşı durmayı bildim. Bu konuda ne sosyal ne de mahallesel baskıyı ciddiye aldım. Şaşmaz doğrularım var elbet, ama genel anlamda rasyonel ve realist önermeleri akıl süzgecimden geçirdikten sonra fikrimin değişebileceği ihtimalinden hiç korkmadım, kaçmadım.

Çok da kolay değildir bu. Çünkü ait olduğunuz çevrenin, mahallenin, ailenin size biçtiği roller, sizin için öngördüğü düşünce kalıpları vardır. Bunlar; sizin nasıl davranacağınızdan tutunuz, nasıl giyineceğinize, nasıl konuşacağınıza kadar bir yığın şablonlardan oluşur.

Toplumsal baskı, önce görüntünüze bakarak size yönelik şekiller üretir. Bunlar cinsiyetiniz, mesleğiniz, ebeveynlik yahut evlatlık durumunuz, eğer kadınsanız da başörtülü olmanız kriterleri baz alarak kendine özgü normlar belirler.

Mesela başörtülü birinin, sadece belli çerçevede siyasi tercihlerde bulunması, belli sivil toplum kuruluşlarında çalışması öngörülür. Bundandır ki; muhafazakar cenaha mensup kişilerin yer aldığı sivil yapılanmalar, genellikle yardım veya inanç merkezli kurulan teşekküller olmuştur/olmaktadır. Bu cenahtan kişileri sözgelimi çevreci, yahut barışçı propaganda yapan, bu konularda politikalar üreten yapılanmalarda pek görmeyiz. Tam tersi bu ve benzeri merkezlerdeki çoğu kişinin sol/sosyalist çizgide olması beklenir. Yine sol fraksiyondan birinin de inanç merkezli kurulmuş veya fakirlere yardımı amaçlayan derneklerde çalıştığına pek tesadüf etmeyiz.

Belki bilinçli tercihler belki de düşünce dünyasının sürüklemesi sonucu ortaya çıkan bu tablonun dışına çıkmayı genellikle kimse istemez, buna teşebbüs eden de gittiği yerde önyargıyla karşılanır, bu tercihi şaibeli bir girişim olarak algılanır ve müteşebbis tekrar eski yerine -ait olduğu mıntıkaya- dönmek zorunda kalır.

Bu yapı siyaset dünyasında da aynı şekilde devam eder. Mesela örtülü bir kadın, sol görüşlü bir partiye törenle kabul edilse de, kendisini hiçbir zaman oraya ait görmeyen partililerle karşılaşır. Sol/sosyalist çizgideki biri de, muhafazakar hüviyetli partiye girdiğinde samimiyetini sorgulayan bir yığın düşünceyle karşılaşır.

Eğer kadınsanız ve başınız kapalıysa bu anlamda işi en zor olansınız demektir. Bu tercihiniz sizin, ya mütedeyyin/muhafazakar düşünce yapısına sahip olan bir ebeveyniniz ya da eşiniz olduğuna işaret ettiği gibi doğal mahalle seçiminizi sizin adınıza yapmıştır zaten. Aile/eş çerçevesinde üstünüze yüklenen sorumluluk ve yüksek beklentiler bir tarafa bir de mahallenin ferdi olarak tüm mahallelinin size söz etme, eleştirme, kelam söyleme, sınırlamaya ve kısıtlamaya kalkma hakkı bulunmaktadır. Bunu yapan sadece mahalleliler olsa yine şükredilir de öteki mahallenin açık arayan bakışları da nedense hep, sizi görmektedir.

Kamuflaj edilemez, gizlenemez bir alamet olarak başınızda taşıdığınız örtü, girdiğiniz her ortamda malum taifeden görülüp en ufak bir falsonun camiaya mal edilmesi ihtimalini de bulundurur. İşte bu sebeplerden girdiğiniz her ortamda önce ailenizi, sonra mahallenizi düşünerek davranmanız, ona göre hareket etmeniz beklenir.

Tüm bu baskılar yetmezmiş gibi ikide birde de başörtülülerin samimiyetinin sorgulanması, başörtülülerin kategorize edilmesi gibi başörtüsü üzerinden yürüyen tartışmalar söz konusu kadınlar için bıkkınlık verici dereceye ulaşır.

Birileri bunu, toplumsal uzlaşı noktalarının kilitlenmesi, kamplaşmanın artması amacıyla gerekli ve lüzumlu gördükleri zamanlarda piyasaya servis ederken kimsenin bu kadınları düşündüğü yoktur. Medya için artık birkaç günlük yetecek malzeme bulunmuş, birileri şöhretli isimlerinin yanına başka titrler alarak yoluna devam etmiş olur. Öfkeler boşaltılır, nefretler kusulur, argümanlar savrulur ve herkes bir şekilde, gönül rahatlığıyla, esas meşgalesine döner.

Öte yandan bir tarafın yerden yere vurduğu diğer tarafın yere göğe sığdıramadığı başörtülü kadının hayatındaki hiçbir şey değişmeden, eski minval üzere devam eder. Galiba eskisi gibi demek yanlış oldu, çünkü her başörtülü kadın tartışmasından sonra mahalle, bu kadınlar üzerinde -gizli veya açık- artan bir baskı sürdürür. Mahallenin en bariz sembolü durumundaki müntesiplerinin yaşamlarında olması gereken kriterleri daha da vurgular, ve üzerlerindeki kontrol hissettirilmeye çalışılıru2026

Twetter:sabihadogann