Mübarek üç aylar başlıyor!..
Önümüzdeki 12 Ocak 2024 Cuma günü, mübarek üç ayların ilki olan Receb-i
şerifin birinci günüdür. Mevlam dolu
dolu yaşamayı nasip eylesin amin. Üç Aylar, hicrî kamerî takvime göre Receb,
Şaban ve Ramazan aylarıdır. Mübarek Üç Aylar, rahmet dalgalarının
coştuğu manevi huzurun kalplere indiği, İlahî rahmetin taştığı aylardır. Bu
aylar girince, müminlerin kalplerini manevî bir hava kaplar, ruhları şenlenir.
Bu mübarek aylar içerisinde öyle feyizli ve bereketli geceler vardır ki, Allahü
Teâlânın rahmeti bu gecelerde müminler üzerine âdeta yağmur gibi yağar. Üç
Aylar girdiği zaman, Efendimiz aleyhisselam şöyle duâ ederdi: “Allâhümme
bârik lenâ fi Recebe ve Şa’bân ve belliğnâ Ramadân.” Yani: “Ey Allah’ım;
Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.” (Taberani
el-Evsat 3939)
Ticarette başarılı olmak ve bir yerlere gelmek isteyen tüccar;
herkesten evvel işyerini açıp herkesten sonra kapatır, günün her dakikasında
kaliteli ve ucuz mal temin etmek için çırpınır, bulduğu malı güzelce sergiler,
pazarlar, satar ve en önemlisi de kâr ederek kazandığı parayı en iyi şekilde ve
en güzel yerlerde değerlendirmeye çalışır. İşte böyle titiz bir şekilde
çalışmayan tüccar büyümez; yerinde sayar, bazan geriler ve devamlı bir şekilde
iflas etme endişesi içinde olur.
Yalnız birtakım kısa süreli pazar ve fuarlar vardır ki, çok çok
önemlidirler. Ancak bir sene içinde bulunabilecek müşteriler, buralarda bir
günde bulunabilir ve ancak birkaç senede bir ele geçebilecek ticarî fırsatlar
bu birkaç gün içinde yakalanabilir. Böylesi fuar ve kalabalık pazarlar, iflasın
eşiğine gelmiş birçok tembel ve iş bilmez kişinin ticaret hayatını kurtarmıştır
ve kurtarmaya devam etmektedir.
İşte günlük ibadetleri, günlük ticarî aktiviteye; mübarek gün, gece ve
zamanları da ticarî faaliyetin ve dolayısıyla kârın bol olduğu pazar ve
fuarlara benzetebiliriz. Onun için biz tembel ve ihmalkâr kullar, bu mübarek
vakitleri ganimet bilmeli ve çok iyi değerlendirmeliyiz. Yalnız şunu da
unutmamak gerekir ki; namaz, oruç, zekât, hac ve adak gibi farz olan
ibadetlerden kaçırdıklarımız varsa, onları da mutlaka kaza etmemiz gerekir.
Çünkü hiçbir nâfile ibadet, farzın yerine geçemez.
Bütün ibadetlerin, dinî gün ve gecelerin zamanı hicrî-kamerî takvime
göre tesbit edilir. Kamerî aylar, mevsimlere bağlı değildirler, sene içerisinde
devamlı döner ve her mevsime rastlarlar. (Bu sene, hicrî-kamerî takviminin 1445.
Senesidir.) Kıymetli geceye, kendinden sonra gelen günün ismi verilir. Yalnız,
Arefe ve Kurban Bayramı günlerinin geceleri böyle değildir. Bu dört gece, bu
günleri takip eden gecelerdir.
Sene içinde mübarek aylar, mübarek günler ve mübarek geceler olduğu
gibi, mübarek saatler de vardır. Cuma günündeki icabet saati, gecenin son üçte
biri olan seher vakti, ezan ile ikamet arası ve yağmurun yağdığı anlar,
bunlardan birkaçıdır. Bu mübarek zamanlarda; namazları cemaatle kılmaya gayret
etmeli, daha bir dikkat ve huşu ile namazları eda etmeliyiz. Mümkünse bugünleri
oruçlu geçirmeliyiz. Çok Kuran-ı kerim okumalı, bol istiğfar etmeli, çok
salâvat-ı şerife getirmeli ve bol bol sadaka vermeliyiz. Bu güzel ibadetlerden
iyi bir verim alabilmek için de; her türlü günahı terketmeye ve güzel ahlaklı
olmaya çalışmalıyız. Aksi taktirde bir taraftan ibadetler ve hayırlı işler
yapıp sevapları kazanırken, diğer taraftan; çeşitli günahlar ve kul hakları
yüzünden; kazandığımız sevapları kaybedebiliriz.
Bu mübarek zamanlar, ibadet hayatını yoğunlaştırma ve zenginleştirme
vesileleridir. Yani bugün ve geceler, müminleri ibadet ve hayra yöneltme
özelliği taşır. Nitekim pratik hayatta da; mübarek günlerde oruç tutulduğu,
gecelerinde tevbe-istiğfar edildiği, salevat-ı şerifeler getirildiği, nâfile
namazlar kılındığı; karşılıklı kardeşlik, sevgi ve hoşgörü ortamının oluştuğu
gözlenmektedir. Mübarek gün ve gecelerin, bütün aile fertlerince birlikte ihya
edilip yaşanması, özellikle çocukların dini gelişimi açısından çok önemlidir.