Moskof Şuşa Beyannamesinden Rahatsız!
Türkiye ve Azerbaycan askeri alanda iş birliğini
artırmak için ŞUŞA kentinde bir beyanname imzaladı. Bu beyannameye göre Türkiye
ve Azerbaycan savunma sanayii alanında iş birliği yapma konusunda anlaşmış
durumda.
Buna ilaveten Reis-İ Cumhur "Azerbaycan
Türkiye'sinde bir askeri 'ÜS' kurulacağını" işaret etmişti.
Türkiye'nin Azerbaycan'da üs kurması ihtimaline
ilişkin Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, "Sınırlarımız yakınlarında
(NATO) ittifak ülkelerinin askeri yapı konuşlandırmasına dikkatle yaklaştığımız
bir husus olduğu gibi güvenliğimizi ve çıkarlarımızı korumak için adım atmamızı
gerektirebilir." dedi.
Tarihsel vetirede;1632‟de
Saha-Yakutistan’ı, 1731‟de Batı Kazakistan’ı, 1756‟da Altay‟ı,1736-1792
arasında yapılan savaşlar sonrasında Karadeniz'in kuzeyindeki toprakları yani
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonunda Türk ve Müslümanların meskûn olduğu
Ukrayna'nın güneyi, Kırım, Kuzey Kafkaslar Ruslar tarafından işgal edilmiştir.
Rus kuşatması dış hatlardan içe yöneldi ve doğrudan Osmanlıyı hedef aldı.
Böylece Küçük Kaynarca Anlaşmasıyla 1774‟ten 1920‟ye 156 sene devam
eden büyük bir geri çekiliş başladı. 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı
Osmanlı için çöküşün başlangıcı oldu.
19. yüzyılda
tamamen hâkim oldukları Kafkasya sahillerinde yaşayan 1-1,5 milyon Kafkaslı’yı
Osmanlı İmparatorluğu’na sürmüş yerlerine Rusları yerleştirmiştir. Buna ilave
olarak 19. yüzyıl boyunca Doğu ve Kuzey Rusya’nın Kazan, Orenburg, Ufa ve Kuzey
Kuban ile Kazan Türkleri ve Başkurt Türklerinin yaşamış olduğu Ural-İdil
bölgesinden Müslüman topluluklar Osmanlı topraklarına göçe zorlanmıştır.
Sovyetler Birliği döneminde
ise hem İslam hem de Türk kimliği etrafında bütünleşmeyi önlemek amacıyla daha
alt kimlik olan yerel milliyetçilikler desteklenmiş, 1924-1936 yılları arasında
Kuzey Kafkasya yedi ayrı özerk cumhuriyet ve özerk bölgeye ayrılmıştır. Kafkas halkları ve Türkler karma milletlere
(Karabartay-Balkar ve Karaçay-Çerkez) ayrılmıştır. Stalin’in iskân politikası
ile hiçbir Kafkas halkı tamamen kendi topraklarında tutulmamış, bir bölümü
Sovyet Rusya’nın çeşitli bölgelerinde iskân edilmiştir. Böylece coğrafyanın
eski ve yeni sahipleri arasında çatışmalar çıkmış, Özellikle Türkler arasında birlik
tesis edilememiştir.
Moskof budur.
Şimdi ise; Türk Jeopolitiği Doğu (
Uygur, Orta Asya, Kazan Kırım) ve Batı (Türkiye ve Balkanların) Türklerinin birleşmesini
iktiza etmektedir. Bunun önündeki en büyük iki engel ise İran ve Rusya’dır. Buna
mukabil Moskof’u stratejik ortak olarak gören Türk Avrasyacı yaklaşım
Atlantikçi yaklaşımın Rus versiyonudur. Bu yaklaşımda Rusya ve İran müttefik
bütün bir Türk coğrafyası ise parçalanmış ve işgal edilmiş olarak tarif
edilmektedir.
SON SÖZ
Rusya, SSCB'nin hatta ve hatta AB-D 'nin boşalttığı Orta
Asya ve Miras-ı Osmanlı Coğrafyasında etkin olma mücadelesi vermektedir. Bu
nedenle Avrasyacı yaklaşım Türk Jeopoliğine ihanettir. AB-D çöküşte. Batı’nın
boşalttığı Orta Asya, Orta doğu ve Arap Yarımadasında karşımızda yer alacak yegâne
iki güç, İran ve Rusya olacaktır. Bunun ilk işaretini Suriye, Libya ve
Karabağ'da vererek gösterdiler.
'Aklımızı başımıza alalım.'