Mors alfabesi ile çay
Kendimiz, eşimiz, çocuklarımız ve dostlarımızla bir sosyal çevrede yaşıyoruz. Emek ve sevgi dağıtıyor inanç, teşekkür, hürmet ve yardım bekliyoruz. İş arkadaşlarımız ve işverenlerimizle de bir çalışma çevresinde yaşıyoruz. Emek harcıyor, ter döküyor güven, iltifat, maaş ve kıdem tazminatı bekliyoruz. Her işimiz karşılıklı ve beklenti içinde. Bunları yaşarken çevremizle iletişim olmadan yaşayamıyoruz.
Bir durumun ilişki olabilmesi için iletişim olması gerekli. İletişim önemli mi önemli. Aynı zamanda ikili ilişkilerde inanç, güven, önyargılar da çok önemlidir. İlişkilerin temel esası olan iletişimde kırmamak, dökmemek için mutlaka doğru bir usul takip edilmesi gerekiyor.
Haberleşmede meşhur bir usul vardır. Haberi başlatan olarak sizin ne kalitede olduğunuz hiç önemli değildir. Mesela dünya şampiyonu bir Mors’çu olabilirsiniz. Dünyanın en iyi telgraf çeken, Mors alfabesini en hızlı yazan ve telgraf makinesine en hızlı basan da olabilirsiniz. Hiç önemli değildir. Bütün bu özellikleriniz makinenin diğer tarafında, karşınızda duran insanın kapasitesine bağlıdır.
Karşıdaki insanın dakikada yirmi kelime anlama ve yazma kabiliyeti varsa sizin dakikada iki bin kelime yazmanızın ne önemi olur ki? Sizin hızınıza ve kapasitenize veya kalitenize yetişemiyor ve alamıyor ki. Dolayısıyla siz de kapasitenizi ve kalitenizi dakikada ona, yirmiye düşürmek zorundasınız. Karşı taraf bu mesajı almazsa bunun adı iletişim olmaz. Karşıdaki insanın mesajı alması için siz mutlaka düşürmek zorundasınız. Böyle yapmazsanız buna muhabere (iletişim) değil başka bir şey demelisiniz.
Mesela salonda ve oturuyorsunuz. Elinizde her zamanki gibi kumanda veya telefon var. İnşallah bu değişir. Ve mutfağa Mors Alfabesiyle çay siparişi veriyorsunuz. Ayrıca Mors alfabesinde de eşinizden farklısınız. Neler beklenir ve neler olur? Kıyamet mi kopar, gül bahçesine mi döner?
İletişimde esas olan karşınızdaki insanın anlayıp anlamamasıdır. Sizin doğru söylemeniz önemli değil muhatabınızın sizi nasıl anladığıdır. Karşıdaki insanı değiştirip, dönüştürebilir miyiz? Tabi ki değiştirip, dönüştürebilirsiniz.
Mesela Türk toplumu yani şu anda Türkiye’de yaşayan insanlar Batı tarzı yeme, içme, giyinme, dini yaşayış, vs., … bunların hepsine çok güzel bir şekilde alıştırılmıştır. Kimin ya da konumunun ne olduğuna bakmadan seçtiğiniz herhangi bir eve girdiğinizde o evde karşılaşacağınız ilk şey; her evin demirbaşı bir Batılı SALON’dur. O salonlarda mutlaka koltuk takımları, vitrinler göreceksiniz. O evlerdeki insanların da her zaman aynı şekilde pantolon, gömlek ve ayakkabı giydiklerini göreceksiniz.
Batı tarzına alıştırılma durumunun örneklerinden diğer bazılarını da bilirsiniz. İspanyol paça denilen bol paçalı pantolonların moda olmasını hatırlarsınız. Hemen hemen herkes giydi. Uzun favori bırakılması, uzun burunlu ayakkabı giyilmesi, bıyık ve sakal bırakma şekilleri gibi onlarca moda akımı gibi Türk toplumuna kabul ettirilen şeyleri mutlaka duymuş veya görmüşsünüzdür.
Bırakınız tek başına insanı toplumlar değişiyor ve dönüşüyor. Fert toplum üzerinde aşırı etkili, toplum fert üzerinde aşırı etkili oluyor. Niçin fert toplum üzerinde etkili? Sevdiğiniz ya da sevmediğiniz bir erkek kulağına küpe takmaya görsün hemen bir başkası da kulağına küpe takıyor. On beşinci küpe takandan sonra modaya dönüşüyor zaten. Moda oluştuktan sonra ki moda yaygınlaşır ve kanıksanır, küpe takmayan erkek ise bu sefer insan yerine konmuyor. Bu hep böyle sür geç devam edip duruyor.
Bunlar önemlidir ancak ikili ilişkiler en önemli kısımdır. İkili ilişkilerde muhatabınız sizi nasıl anlıyor, nasıl kavrıyor meselesine çokça önem vermeniz gerekir. Karı koca ilişkileri, dede torun ilişkileri, evlat ebeveyn ilişkileri, arkadaş ilişkileri, işyeri ilişkileri gibi meseleler bu seride işleyeceğimiz konulardır.
Yirmi senelik kırk senelik evli ve çocukları artık yetişkin birisiniz. Şimdiye kadar çok değerli iken birden değersizleşiyorsunuz. Niçin?
Karı-Koca ilişkilerinde genel sorunlar mı özel sorunlar mı daha çabuk çözülür?
Eşiniz, annesinin evinden hangi özelliği ile beraber gelmiştir? Ya da eşinizi karşıladığınız babanızın evinde hangi özelliğiniz demirbaştır? Karşılaşınca nasıl davranılmalıdır?
Bu gibi okuyucu sorularına cevap bulabilmek üzere… Sağlıcakla kalınız. Haneniz, şifahaneniz olsun.
***
Türkiye’ye büyük geçmiş olsun. Kötü ahlaklılar dün başka bazı siyasetçilerin ailelerine dokunurken bugün bir başka siyasetçiye dokunuyor ve edepsizlik yapıyor. İnsan biziz, toplum da biziz. Siyasetçiler de bizim, çürük elmalar da bu ülkeden. O yüzden bize çok geçmiş olsun. Çünkü biz olamadan ben çok kıymet bulamıyor. Edepsiz maalesef her yerde edepsiz ve canı kimi isterse ona saldırıyor. Bu edepsizler yaşadığımız mahallelerden çıkıyor. Devlete ceza vermek, bize de kötülüğü görünce buğz etmekten öte elle, dille düzeltmek düşsün. Berat Albayrak ailesine de imtihanınız gayretli, bol sevaplı ve beratınız olsun niyazında bulunalım. Asıl imtihanı kötülüğe düçar olan yaşar. Bu imtihanlar da mağduru ümit odur ki cennetlik yapabilir.