Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Şubat 2022

Moğol Kralı Akbar

Geçtiğimiz günlerde “Derin Tarih” dergisi son sayısını “Babürlüler”e ayırınca yaram depreşti.

“Moğol Kralı Akbar” ifadesi yıllar önce mühim bir TV kanalımızın belgesel yayınında kullanılmıştı.

Doğrusu, Moğol değil Türk, Kral değil Şah-Sultan, Akbar değil Ekber’di.

Belli ki özensiz, bilinçsiz, ruhsuz bir tercümeydi.

Hazindir ki üç kelimelik bu terkip, mevcut eğitim sistemimizin Türk insanını “Türk-İslam Medeniyeti”nden ne kadar uzaklara savurduğunun en somut göstergesiydi.

Bir milletin tarihinden, mazisinden, töresinden, dininden, kökeninden, coğrafyasından koparılışının en acıklı haliydi.

“Moğol Kralı Akbar” kolonyalist bir ifadeydi, İngiliz’in ağzına pek oturuyor, Türk’ün dilinde sırıtıyordu.

Türklerin hanları, hakanları, şahları, sultanları olurdu ama kralları hiç olmadı. Kral Fatih, Kral Yavuz, Kral Alpaslan denmediği gibi “Kral Akbar” da denemezdi.

Yine Türkler bin küsur yıldan beri günde 5 kez ezan okuyup “Allahü Ekber” dediler “Akbar” demediler. İngiliz “Akbar” dedi.

Bahsettiğim belgeselde “Moğol Kralı Akbar” seslendirmesini yapanlar galiba hiç ezan işitmemişlerdi. Ya yayını Türklere yaptıklarının farkında değillerdi ya da Türkleri adam yerine koymuyorlardı.

Babürlüler, 1526 yılında Babür Şah tarafından Hindistan’da kurulmuş büyük bir Türk Devletidir. Batılılar ısrarla ve kasten “Moğol” deseler de bizim Cumhurbaşkanlığı forsumuzda tarihteki 16 Türk Devletini temsil eden 16 yıldızdan biri “Babürlüler” içindir.

Tarihi hakikat bir yana, resmi görüşümüze göre de “Babürlüler” Türk Devleti’dir.

Bizim ne harika bir eğitim sistemimiz vardır ki çocuklarımızın beyinlerine Lui’yi, Neron’u, Sezar, Hammurabi, Ramses, Napolyon’u bininci kez kazırken, “Babür Şah”tan tek kelime bahsetmezdi.

Halbuki 350 yıl süren Babürlüler tarihin kaydettiği en büyük devletlerden biridir.

Osmanlı en geniş zamanında 35 milyon kadar bir nüfusa hükmetmişken, Babürlüler o devirlerde 150 milyonluk bir nüfusa hükmetmiş, Hindistan’ı nerdeyse 20. Yüzyılın başlarına kadar 350 yıl ustaca yönetmişlerdir.

Şimdilerde eğitim sistemimizde tarih öğretisi değişti mi bilmiyorum.

Dünya’nın yedi harikasından biri sayılan Taç Mahal, Babürlüler’in eseridir. Taç Mahal’i gezdiren rehberimiz yarı şaka şöyle demişti. “İnsanlar ikiye ayrılırlar, Taç Mahal’i görenler ve görmeyenler.”

Babürlüler Hindistan’da sayısız eserler bırakmışlardır. Camiler, kaleler, saraylar medreseler daha dün yapılmış gibi terütaze ayaktadırlar.

O TV kanalımızın belgeselinde, “Budist tapınaklar saldırgan ve yağmacı Müslümanlar tarafından tahrip edildiler” ifadeleri bile telaffuz edildi. Ne yazık ki metni yayına hazırlayanlar bu cümleleri ayıklama gereği dahi duymamışlardı.

ÇYDD’nin azılı ve agresif başkanı Türkan Saylan da şöyle demişti:

"Biz Türkler hep akın etmişiz; yakıp yıkmışız, başkalarının yaptıklarını yakıp yıkmışız.”

Saylan, nasıl oluyordu ve de neden emperyalistlerin ağzını kullanıyordu?

Saylan ve Saylangiller hangi ülkenin okullarında yetiştiriliyorlar?

Saylangillerden Serra Kadıgil, “Ezanlar ağzıma ağzıma okunuyor, her sabah…” demişti.

Geçtiğimiz birkaç yıl önce Validebağ’da bir cami inşaatı, madamların saldırına uğramıştı. “Gezi” de olduğu gibi “ağaç”ı bahane eden bir kokana kendine uzatılan mikrofona:

“Ezan sesi, ‘sinir verici bir şey’ evladım, niye ezan sesiyle uyanayım” demişti.

Ezanla sorunu olanlar, ezan işitmek istemeyenler, haliyle “Ekber”i İngilizvari “Akbar” olarak telaffuz edeceklerdir.

Kaderin cilvesine bakın ki Ekber kendisine “Akbar” diyen Türklerle aynı kafadandı.

İmam-ı Rabbani hayatını Ekber’in maneviyat alanındaki tahribatını tamire adamış, fazlasıyla da muvaffak olmuş, kendisine bu nedenle “Müceddidi Elfi Sani” ünvanı verilmişti.

***

Medeni Kanun

Cihangirli bir filmci Twitter hesabından, "Hırsızın, uğursuzun, katilin, tecavüzcünün, dolandırıcının, kaçakçının, yolsuzun dışarda gezdiği, ama haber yapan gazetecinin hapse girdiği bir sistem içerisinde olmak beni çok üzüyor, yoruyor ve mutsuz ediyor" dedi.

Ayakları yere basmayan Cihangirli havadan konuşuyor.

"Hırsızın, uğursuzun, katilin, tecavüzcünün, dolandırıcının, kaçakçının, yolsuzun dışarda gezdirilmesini” dayatan adalet sistemini “Medeni Kanun” namıyla bu ülkeye siz “Cihangirliler” getirmemiş miydiniz?

Şimdi neden sızlanıyorsunuz?