Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2490.33
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Haziran 2022

Moderatör kim olur?

Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde, Cumhur İttifakı’nın Adayı Sayın Erdoğan ile en "yakın" rakibi ekranda karşı karşıya gelecek olsa…

Moderatörlüğü kim yapar?

Bir meslektaşımla bu konu üzerine lâfladık.

Hatırlarsınız, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimi öncesinde, AK Parti’nin Adayı Binali Yıldırım ile CHP’nin Adayı Ekrem İmamoğlu’nun ekran kapışması için isim tartışması yapılmıştı.

Uğur Dündar, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı (ve ceza aldığı)dâvâ hakkında konuşurken…

“Sayın Binali Yıldırım, benim gazeteciliğime kefil olmuştu. İstanbul seçimleri sırasında, güvenilir, tarafsız ve adil moderatör olarak benim ismimi dile getirmişti!” diyor.

Evet.

Son Başbakan Sayın Yıldırım'ın...

Sayın Erdoğan’ın “Dâvâ Arkadaşı”, AK Parti’nin İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın, “güvenilir, tarafsız ve adil moderatör olarak” Uğur Dündar’ı işaret ettiği doğrudur.

Bir de şu doğrudur:

Uzun yıllar boyunca Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış olan Sayın Melih Gökçek, o günlerde Ak Parti Adayı Yıldırım'a "Sayın Başbakanım; ben Uğur Dündar'ın moderatörlüğünde Kılıçdaroğlu ile tartışmaya çıktım, Uğur Dündar bana her türlü oyunu oynadı. Nasıl güveneceksiniz?” dediğini açıklamıştı.

Uğur Dündar da bu açıklamaya, sosyal medya hesabından şöyle tepki göstermişti:

“Sayın Melih Gökçek böyle yazdığına göre ben o oturumu son derece adil yönetmişim demektir. Nitekim Sn. Dengir Mir Mehmet Fırat, Sn. Kılıçdaroğlu ile, Sn. Erdoğan da Sn. Baykal ile yaptığı tartışmalardan sonra bana teşekkür etmişlerdir. Melih Bey aynaya baktığında neden kaybettiğini anlar!”

*

Efendim;

Yazının başına yerleştirdiğimiz soru neydi?

Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde, Cumhur İttifakı’nın Adayı Sayın Erdoğan ile en ‘güçlü’ rakibi ekranda karşı karşıya gelecek olsa…Moderatörlüğü kim yapar?”

Uğur Dündar’ın ismi o günlerde bizzat Sayın Binali Yıldırım tarafından gündeme getirilmişti.

Böyle bir programın moderatörlüğünü “kabul etmemek” az iş değil, öyle değil mi?

Uğur Dündar, “nazik teklifi” reddedince…

Bu iş için, en uygun isim olarak, FOX TV’ den İsmail Küçükkaya üzerinde mutabakat sağlanmıştı.

Yani, hem Ak Partili Sayın Yıldırım’ın hem de CHP’li Sayın İmamoğlu’nun itimat ettiği gazeteci…

FOX TV’den İsmail Küçükkaya olmuştu.
Küçükkaya’nın, program öncesinde İmamoğlu ile buluşması o günlerde az tartışma meydana getirmemişti ama…

Bugün, “Ak Parti’nin seçimi kaybetmesinde, o program etkili oldu” diyen –gözümden kaçmadıysa- yok.

*

Buraya kadar bahsini ettiğimiz iki gazeteci; Uğur Dündar ve İsmail Küçükkaya.

Biri, Kılıçdaroğlu’nun Dengir Mir Mehmet Fırat ve Melih Gökçek ile kapıştığı ve her ikisinde de “galip geldiği” programların Moderatörü.

Sayın Melih Gökçek’in “tartışmayı kaybetmesi için kendisine her türlü oyunu oynadığı”nı öne sürdüğü isim.

Kılıçdaroğlu’nun bugünlere gelmesinde büyük katkısı olan gazeteci.

Sayın Binali Yıldırım’ın “güvenilir, adil ve tarafsız moderatör” olarak taltif ettiği gazeteci.

Teklifi “reddeden” Gazeteci.

Diğeri İsmail Küçükkaya.

FOX’tan.

Malûm.

*

Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, Cumhur İttifakı’nın Adayı Sayın Erdoğan ile, “en güçlü rakibi” karşı karşıya gelecek olsa…

Moderatör kim olur?

Bu soruya…

Herhalde Sayın Erdoğan’a yakın isimlerden biri olmaz. Yani, belki, yakın zamana kadar Aydın Doğan’ın kılıcını sallayanlardan biri olabilir…” diye cevap verince…

Genç meslektaşım, fikrini ifade etti:

“Moderatör karşı taraftan olsa, daha iyi olmaz mı? Sayın Erdoğan’a yakın isimlerden biri moderatörlük yapsa, karşı taraf kafadan avantaj elde eder.”

Evet…

Uğur Dündar ve İsmail Küçükkaya, Sayın Erdoğan’ın her yaptığına karşı çıkan isimler.

Amansız muhalifleri.

Onlardan biri “moderatör” olunca, desteklediklerine zarar vermiyor da Sayın Erdoğan’ın dünya görüşüne yakın gazetecilerden biri olunca, veriyor!..

“Bu memlekette kültürel iktidar değişmez” yani!
*

Muhabbeti “kültürel iktidar” kavramı üzerinden devam ettirelim.

Ben, her vesileyle dile getirdim. getirdim…

Dalga dalga yayıldı ve “Kültürel İktidar” kavramı, Sayın Erdoğan’ın bir konuşmasında da yer buldu.

Sayın Erdoğan, o konuşmasında, Siyasal İktidara ulaştıklarını ama Kültürel İktidar noktasında sıkıntılarının olduğunu söyledi açık yüreklilikle.

*

“Kültürel İktidar” kavramını, medya boyutuyla ele alıyoruz ya…

Eğitim işlerine yakından ilgi duyan vatandaşlara “Eğitimi Yazarı denince aklınıza kim geliyor?” sorusunu yönelttiğinizde, genellikle “Abbas Güçlü ve Sadık Gültekin” deniyor.

Muhafazakârlardan birinin ismi gelmiyor akıllara!..

“Mesleğe adam yetiştiren gazeteciler” dendiğinde de…

İşte…

Mehmet Ali Birand ve Uğur Dündar.

*

Muhafazakâr kesimde, “Adam yetiştirme” meselesini pek önemsenmiyor.

Bu yolda gayret sarf edenlerin yetiştirdikleri adamlar da, Muhafazakâr mekanizmalar tarafından –af edersiniz- iğdiş ediliyor.

Muhafazakâr takımında, hakkıyla öne çıkanı “paçasından tutarak aşağıya çekme” geleneği var.

Bu ortamda, pekçok yetenek köreltiliyor.

Yetenekli insanlar mağaralarına çekiliyor!

Yeteneksizler de, hiç hak etmedikleri yerlere gelebiliyor.

*

Muhafazakârlar arasında da, muhafazakâr kalıpları aşıp, bileğinin hakkıyla bir yerlere gelmiş olanlar yok değil elbet.

Var…

Ama…

Bunların emek vere vere yarınlara taşıdıkları, taşıyacakları bir “sağlam gazeteci nesli” yok.

Ustalaşmadan usta pozisyonuna getirilenler, çıraklarını üretemiyorlar.

Böyle bir dertleri de olmuyor aslında.

Stajyer muhabirlikten başlayarak mesleğin her aşamasından sindire sindire geçmiş olanlar, kendilerinden sonra “çıraklarını” da yetiştirmek için ellerinden geleni yapsalar da…

Muhafazakâr mekanizmalar çabaları büyük ölçüde boşa çıkartıyor.

Karşınızda, “Abi, tamam iyi söylüyorsun güzel söylüyorsun da… Haftada iki gün izin, maaş yüksek, imkân bol. Fazla iş de beklenmiyor, oh kebap! Niçin çile çekmeli!” diyenleri buluyorsunuz bir süre sonra.

Onlar arasına girmemek için nefsinizle mücadele ediyorsunuz!

Dündar, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezası almış. Hapis cezası 350 gün karşılığı olan 10 bin 500 TL adli para cezasına çevrilmiş.

Garip olan, davacı Binali Yıldırım'ın, kendisine "Allah'tan soyadı Binali! Milyonali de olabilirdi!" dediği için Uğur Dündar'a açtığı davadan vazgeçtiği halde mahkemenin cezada ısrar etmesi.

Dündar da haklı olarak kendini, Yıldırım'ın, gazeteciliğine kefil olduğunu söyleyerek savunuyor...

Binali Yıldırım'ın İstanbul seçimleri sırasında güvenilir, tarafsız, adil moderatör olarak kendi ismini söylediğini anımsatıp suçlamayı reddediyor.