Moderatör kim olur?
Cumhurbaşkanlığı Seçimi öncesinde, Cumhur
İttifakı’nın Adayı Sayın Erdoğan ile en "yakın"
rakibi ekranda karşı karşıya gelecek olsa…
Moderatörlüğü kim yapar?
Bir meslektaşımla bu konu üzerine lâfladık.
Hatırlarsınız, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı Seçimi öncesinde, AK Parti’nin Adayı Binali Yıldırım ile CHP’nin
Adayı Ekrem İmamoğlu’nun ekran kapışması için isim tartışması yapılmıştı.
Uğur Dündar, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım’a hakaret ettiği gerekçesiyle yargılandığı (ve ceza aldığı)dâvâ
hakkında konuşurken…
“Sayın
Binali Yıldırım, benim gazeteciliğime kefil olmuştu. İstanbul seçimleri
sırasında, güvenilir, tarafsız ve adil moderatör olarak benim ismimi dile
getirmişti!” diyor.
Evet.
Son Başbakan Sayın Yıldırım'ın...
Sayın Erdoğan’ın “Dâvâ Arkadaşı”, AK Parti’nin İzmir ve İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkan Adayı Binali Yıldırım’ın, “güvenilir,
tarafsız ve adil moderatör olarak” Uğur Dündar’ı işaret ettiği doğrudur.
Bir de şu doğrudur:
Uzun yıllar boyunca Büyükşehir Belediye Başkanlığı
yapmış olan Sayın Melih Gökçek, o günlerde Ak
Parti Adayı Yıldırım'a "Sayın Başbakanım; ben Uğur Dündar'ın moderatörlüğünde Kılıçdaroğlu ile
tartışmaya çıktım, Uğur Dündar bana her türlü oyunu oynadı. Nasıl
güveneceksiniz?” dediğini açıklamıştı.
Uğur Dündar da bu
açıklamaya, sosyal medya hesabından şöyle tepki göstermişti:
“Sayın Melih Gökçek böyle yazdığına göre ben o
oturumu son derece adil yönetmişim demektir. Nitekim Sn. Dengir Mir Mehmet
Fırat, Sn. Kılıçdaroğlu ile, Sn. Erdoğan da Sn. Baykal ile yaptığı
tartışmalardan sonra bana teşekkür etmişlerdir. Melih Bey aynaya baktığında
neden kaybettiğini anlar!”
*
Efendim;
Yazının başına
yerleştirdiğimiz soru neydi?
“Cumhurbaşkanlığı
Seçimi öncesinde, Cumhur İttifakı’nın Adayı Sayın Erdoğan ile en ‘güçlü’ rakibi
ekranda karşı karşıya gelecek olsa…Moderatörlüğü kim yapar?”
Uğur Dündar’ın ismi o günlerde bizzat Sayın Binali
Yıldırım tarafından gündeme getirilmişti.
Böyle bir programın moderatörlüğünü “kabul etmemek” az iş değil, öyle değil
mi?
Uğur Dündar, “nazik teklifi” reddedince…
Bu iş için, en uygun isim olarak, FOX TV’ den İsmail Küçükkaya üzerinde mutabakat
sağlanmıştı.
Yani, hem Ak Partili Sayın Yıldırım’ın hem de CHP’li
Sayın İmamoğlu’nun itimat ettiği gazeteci…
FOX TV’den İsmail
Küçükkaya olmuştu.
Küçükkaya’nın, program öncesinde İmamoğlu ile buluşması o günlerde az tartışma
meydana getirmemişti ama…
Bugün, “Ak
Parti’nin seçimi kaybetmesinde, o program etkili oldu” diyen –gözümden
kaçmadıysa- yok.
*
Buraya kadar bahsini ettiğimiz iki gazeteci; Uğur Dündar ve İsmail Küçükkaya.
Biri, Kılıçdaroğlu’nun Dengir Mir Mehmet Fırat ve Melih Gökçek ile kapıştığı ve her
ikisinde de “galip geldiği” programların
Moderatörü.
Sayın Melih Gökçek’in
“tartışmayı kaybetmesi için kendisine
her türlü oyunu oynadığı”nı öne sürdüğü isim.
Kılıçdaroğlu’nun
bugünlere gelmesinde büyük katkısı olan gazeteci.
Sayın Binali
Yıldırım’ın “güvenilir, adil ve tarafsız
moderatör” olarak taltif ettiği gazeteci.
Teklifi “reddeden” Gazeteci.
Diğeri İsmail Küçükkaya.
FOX’tan.
Malûm.
*
Cumhurbaşkanlığı
seçimi öncesinde, Cumhur İttifakı’nın Adayı Sayın Erdoğan ile, “en güçlü rakibi” karşı karşıya gelecek
olsa…
Moderatör kim olur?
Bu soruya…
“Herhalde Sayın Erdoğan’a yakın isimlerden biri olmaz. Yani, belki,
yakın zamana kadar Aydın Doğan’ın kılıcını sallayanlardan biri olabilir…”
diye cevap verince…
Genç meslektaşım,
fikrini ifade etti:
“Moderatör karşı taraftan olsa, daha iyi olmaz
mı? Sayın Erdoğan’a yakın isimlerden biri moderatörlük yapsa, karşı taraf
kafadan avantaj elde eder.”
Evet…
Uğur Dündar ve İsmail
Küçükkaya, Sayın Erdoğan’ın her yaptığına karşı çıkan isimler.
Amansız muhalifleri.
Onlardan biri “moderatör” olunca, desteklediklerine
zarar vermiyor da Sayın Erdoğan’ın dünya görüşüne yakın gazetecilerden biri
olunca, veriyor!..
“Bu memlekette kültürel iktidar değişmez” yani!
*
Muhabbeti “kültürel iktidar” kavramı üzerinden
devam ettirelim.
Ben, her vesileyle
dile getirdim. getirdim…
Dalga dalga yayıldı
ve “Kültürel İktidar” kavramı, Sayın Erdoğan’ın bir konuşmasında da yer buldu.
Sayın Erdoğan, o
konuşmasında, Siyasal İktidara ulaştıklarını ama Kültürel İktidar noktasında
sıkıntılarının olduğunu söyledi açık yüreklilikle.
*
“Kültürel İktidar” kavramını, medya boyutuyla ele alıyoruz ya…
Eğitim işlerine
yakından ilgi duyan vatandaşlara “Eğitimi
Yazarı denince aklınıza kim geliyor?” sorusunu yönelttiğinizde, genellikle “Abbas Güçlü ve Sadık Gültekin” deniyor.
Muhafazakârlardan
birinin ismi gelmiyor akıllara!..
“Mesleğe adam yetiştiren gazeteciler” dendiğinde de…
İşte…
Mehmet Ali Birand ve
Uğur Dündar.
*
Muhafazakâr kesimde, “Adam yetiştirme” meselesini pek
önemsenmiyor.
Bu yolda gayret sarf
edenlerin yetiştirdikleri adamlar da, Muhafazakâr mekanizmalar tarafından –af
edersiniz- iğdiş ediliyor.
Muhafazakâr
takımında, hakkıyla öne çıkanı “paçasından
tutarak aşağıya çekme” geleneği var.
Bu ortamda, pekçok
yetenek köreltiliyor.
Yetenekli insanlar
mağaralarına çekiliyor!
Yeteneksizler de, hiç
hak etmedikleri yerlere gelebiliyor.
*
Muhafazakârlar
arasında da, muhafazakâr kalıpları aşıp, bileğinin hakkıyla bir yerlere gelmiş
olanlar yok değil elbet.
Var…
Ama…
Bunların emek vere
vere yarınlara taşıdıkları, taşıyacakları bir “sağlam gazeteci nesli” yok.
Ustalaşmadan usta
pozisyonuna getirilenler, çıraklarını üretemiyorlar.
Böyle bir dertleri de
olmuyor aslında.
Stajyer muhabirlikten başlayarak mesleğin her aşamasından sindire sindire geçmiş olanlar, kendilerinden sonra “çıraklarını” da yetiştirmek için ellerinden geleni yapsalar da…
Muhafazakâr
mekanizmalar çabaları büyük ölçüde boşa çıkartıyor.
Karşınızda, “Abi, tamam iyi söylüyorsun güzel
söylüyorsun da… Haftada iki gün izin, maaş yüksek, imkân bol. Fazla iş de beklenmiyor,
oh kebap! Niçin çile çekmeli!” diyenleri buluyorsunuz
bir süre sonra.
Onlar arasına
girmemek için nefsinizle mücadele ediyorsunuz!
Dündar, dönemin Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'a hakaret ettiği gerekçesiyle 11 ay 20 gün hapis cezası almış. Hapis cezası 350 gün karşılığı olan 10 bin 500 TL adli para cezasına çevrilmiş.
Garip olan, davacı Binali Yıldırım'ın, kendisine "Allah'tan soyadı Binali! Milyonali de olabilirdi!" dediği için Uğur Dündar'a açtığı davadan vazgeçtiği halde mahkemenin cezada ısrar etmesi.
Dündar da haklı olarak kendini, Yıldırım'ın, gazeteciliğine kefil olduğunu söyleyerek
savunuyor...
Binali Yıldırım'ın İstanbul seçimleri sırasında güvenilir, tarafsız, adil moderatör olarak kendi ismini söylediğini anımsatıp suçlamayı reddediyor.