Mizan
İnsanoğlunun
denge, düzen ve disiplini için şu üç kavramın oldukça önemli olduğuna
inanıyorum…
İman…
Vicdan…
Mizan…
İnsanı
kontrol eden iç denetim mekanizması da diyebiliriz…
Biz
bunlardan mizanı öne çıkaracağız…
Mizan
nedir?
Ahirette
insanların yeryüzündeki davranışlarına dair geçtikleri hesaptan sonra herkesin
iyi veya kötü davranışlarının tartıldığı ilahi adalet ölçüsüdür…
Mizan
haktır ve de mizandan kaçış yoktur…
Kur’an-ı
Kerim kesin ifadelerle bu hakikati bize sunuyor:
“Biz Kıyamet Günü adalet terazileri kurarız.
Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. (Yapılan iş) bir hardal tanesi
kadar dahi olsa, onu getiririz. Hesap gören olarak biz yeteriz.’’ (Enbiya, 47)
“O gün tartı olacak, gerçektir bu. Kimlerin
iyi amelleri terazide ağır gelirse onlardır kurtuluşa erenler. Ama kimlerin
sevabı hafif gelirse, işte onlar ayetlerimize haksızlık etmiş olmaları
sebebiyle kendilerini ziyana sokanlardır.’’ (A’raf, 8-9)
Tartanı
bizatihi Allah azze ve celle olan bir terazi ile karşı karşıyayız. Milim
şaşmayan, kıl kadar haksızlığa yer olmayan bir tartıdan bahsediliyor…
Keyfiyetini
yeterince bilmesek de her şeye ve herkese yetecek bir mizan bizi bekliyor…
Adalet
ve hakkaniyetin güvencesi ve garantisi olan mizan…
Bildiğimiz
tüm mikyas, miyar, mihenk ve ayarların bittiği yerde mizan devreye giriyor…
Tüm
ölçü, tartı, hesap, kitap, girdi, çıktı, kâr, zarar… Hepsi sil baştan mizana
vurulacak…
İlahi
ölçekte tabir caizse herkes boyunun ölçüsünü alacak… Kaç okkalık Müslüman
olduğumuz ortaya çıkacak… Her kişinin kıymeti harbiyesi o gün netleşecek…
İnsanın
gerçek saygınlığı, ağırlığı, onuru orada ortaya çıkacak…
Kişinin
değeri, dengesi, duruşu mizanda belirginleşecek…
Dünyadaki
imaj, prestij, statü, kredi, kariyer, itibar geçerliliğini kaybedecek…
En
büyük ziyan, mizandaki ziyandır…
Mahşerde
en kritik menzil, mizandır… Büyük günün önemli duraklarından biridir, terazi…
Hassas
hesap… Dakik tartı… Öyle ki, zerre bile kaçmaz, milim bile şaşmaz…
Tüm
taşkınlıklarımız, tarafgirliklerimiz, tartışmalarımız, tefrikalarımız,
taassuplarımız, tacizlerimiz, tutkularımız, tutsaklıklarımız… Hepsi o gün
tartıya vurulacak…
O gün
tüm varlıklar hazırda ve huzurda…
Mahşerde,
Mevlâ’nın mizanı devrede… Kimsenin mecali yok… Herkes Hak edişini bekliyor…
Hak tecelli
edecek… Mahkeme uzamaz, ertelenmez, yeni delillerin toplanmasına gerek kalmaz…
Hâkim’in kendisi zaten her şeye tanık…
Adalete
susamış olan insanlık şunu iyi bilmeli ki, aşkınlık boyutu olmayan adalet,
aldatmadan başka bir şey değildir…
Tüm
duruşmaları “Büyük Duruşma’’
üzerinden değerlendirmeye almamız gerekiyor… Tüm hesapları “Hesap Günü’’
üzerinden incelememiz icap ediyor…
Bizi
hizaya getirecek, hayra yönlendirecek, huzura çıkaracak mizan inancımızdır…
Haksızlıkları bitirecek, hadsizlikleri bildirecek ilahi teraziye
odaklanmamızdır…
Evet,
hesaplar üstü hesabı öncelemek zorundayız…
Yoksa
hep açık veririz…
Evet,
şu hayatın mizana yansıması nasıl olacak?
Amel
defterimize, yarın yüzümüzü kara çıkarmayacak yüklemelerde bulunmalıyız…
İyi
ki mizan var, yoksa bu dünyaya nasıl katlanabilirdik?..