Mısır'ın Fendi Batıyı Yendi…
Batılıların amacı Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin karşısına vekâleten savaşacak birilerini çıkarmaktı.
Bir mahalle
kabadayısı yani…
Libya’da,
Doğu Akdeniz’de ardından Sudan’da, Somali’de Türkiye’ye dur diyecek Afrika
açılım hamlelerini akamete uğratacak bir kabadayı.
Fikir babası
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve temsil ettiği güçlerdi.
Önce
Akdeniz’e 1577 km ile en uzun kıyısı olan Türkiye hariç Güney Kıbrıs Rum
Kesimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin, Mısır arasında Akdeniz Gaz
Forumu kurdular.
Ardından
Libya’da Halife Hafter’i BAE finansmanıyla silahlandırıp Libya’yı işgale
hazırladılar, ellerini budaktan sakınmadılar, tüm imkanlarını seferber ettiler.
Yetmedi
Yunanistan’ın eline Doğu Akdeniz’i Yunan Deniz Sahanlık alanı olarak gösteren
adına Sevilla dedikleri bir hayali harita tutuşturdular.
Fakat ne
olduysa oldu ‘Sihir sihirbazın başına geçti’.
Çünkü Macron
ve Batı, dedelerinden Fransa Kıralı 9. Louis’in yaptıklarını unutmuştu.
9. Louis’in
7 Mayıs 1250 yılında Avrupa Ordularını toplayarak Haçlı seferlerinden birinde
Mısır’ın sahil kenti Dimyat’ı işgal etmesi,
Dimyat’tan
Kahire’ye doğru ilerlemeye çalışırken Mansura kentinde Türk asıllı Mısır Deniz
Kuvvetleri Memluklu Komutanı Farisittin Aktay’ın ve Rüknüttin Bibris
Bendaktar’ın savunma duvarına toslaması,
30 binlik
haçlı askerinin ölümü, sularda boğulması, bir o kadarının da esir edilmesi her
yıl 7 Mayıs’ta Mısır’ın Haçlı işgalinden kurtuluş günü kutlamaları,
Dört yüz yıl
Osmanlı yönetiminde kalan Mısır‘ın demografik yapısındaki Türk Mısır kardeşlik
paydaları, kamu vicdanında Türkiye lehine yeşerttiği bilinç…
Mısırlıların
Türkiye’ye karşı Batı tahriklerine gelmelerinin mümkün olmadığını göstermeye
yeterli nedenlerden sadece birkaçıdır.
Ve de;
Mısır rejimi istese bile Türkiye’ye karşı sahaya sürecek askeri bulamayacağı
gerçeği…
Ayrıca Mısır
Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi saldırı harekâtı için alt yapısının ve sınır
ötesi saldırı tecrübesinin olmaması karşısında;
Sınır
ötesinde Türkiye gibi Dünya’nın en büyük Askeri Topluluğu NATO’nun ikinci en
donanımlı kara, hava ve deniz gücüne karşı yasa dışı nedenlerden dolayı harekât
düzenlemesi intihar anlamına gelir.
Dünya’da en
zeki halklar arasında sayılan ve yedi bin yıllık tarihe ve medeniyete sahip
Mısır halkının bu pervasızlığı yapmasını beklemek saf dillilikten başka bir şey
değildir.
Ama herkesin
derdi başka.
Fransa ve
Batı ellerini ovuştururken Mısır, fırsat düşkünlerinden neler aldı neler…
Mısır
kullanma suresi geçmiş, hangarlarda bekleyen silahlarının hepsini BAE, Suudi
Arabistan’ın finansıyla Libya’ya gönderdi.
BAE’den,
Fransa’dan gelen silahlar hep Mısır üzerinden geçti, Mısır bire beş ekledi
verdi, parasını da finansörlerden tahsil etti.
BAE ve Suudi
Arabistan Mısır’da 31 Milyar Doların üzerinde doğrudan yatırım yaptılar, Mısır
merkez bankasına Milyarlarca dolarlık mevduatlar yatırdılar, Mısır’ı nakit
sıkışıklığı cenderesinden kurtardılar, pazar bulamayan Mısır mallarına
kapılarını ardına kadar açtılar.
Daha önceden
Karayel sınıfı diye de anılan Fransız yapımı 2 adet Mistral class savaş
gemisini Suudi Arabistan parasıyla almıştı. Mısır’ın Fransa’dan aldığı 24
adet Rafale savaş uçağı alımında ne gibi avantajlar sağladığı kimin ne kadar
elini cebine koyduğu da bilinmiyor.
Anlayacağınız
Mısır çulunu çamurdan çıkardı, ekonomisi bataktan kurtardı.
Alacağını
aldı.
Şimdi de
hiçbir şey olmamış gibi, Doğu Akdeniz’de hidrokarbon arama-sondaj
çalışmaları için 24 parselde ruhsat ihalesi açtı. İhale ile ilgili yayınlanan
haritadaki 18 numaralı parselin sınırlarını, Türkiye’nin 13 Kasım 2019’da
Birleşmiş Milletlere bildirdiği kıta sahanlığı sınırlarını dikkate alarak
belirledi.
Türkiye ile
Mısır arasında kıvılcım çakması beklenen anlaşmayı yok saydı.
Libya
konusunda da aynı şeyi yapmıştı; esip gürlemiş fakat askeri hiçbir adım
atmamıştı.
Bir diğer
fiyasko da Mısır Devlet Başkanı Abdulfettah es-Sisi’nin Kasım ayındaki Atina
ziyaretinde yaşandı.
Sisi, ABD ve
AB’nin de onayı ile imzaladıkları Doğu Akdeniz boru hattı anlaşmasındaki
güzergâhın Rum kesimini baypas etmesini önerdi.
Aylardır
sattığı cakalarla, manevralarıyla, spekülasyonlarla Türkiye’ye karşı cephe
oluşturmaya çalışan Yunanistan, Mısır’ın bu hareketi karşısında kroşe yemiş
boksör misali abandone olmuş durumda.
Yunan
Başbakanı Kiriakos Miçotakis can havliyle telefona sarıldı Mısır Devlet Başkanı
Abdulfettah es-Sisi’yı aradı.
Dışişleri
bakanları Nikos Dendias da Kahire yolunda.
Mısır, haydi
sahaya inme zamanıdır diyenlere;
Anlaşılan o
ki, önce siz buyurun diyecek (!)
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti tüm olup bitenlerin farkındadır başından beri.
İki ülke
arasındaki ticari ilişkiler aynı seyirde devam etmekteydi zaten.
Mısır’ın
Libya açıklamalarına, Libya’ya girerim tehditlerine, Yunanistan’ın Sevilla
haritasına çanak tutmasına sesini çıkarmadı, sabırla bekledi…
Darbeyle başa gelen hükümeti 28 Mart 2018’de Mısır halkı seçimle yeniden iş başına getirdi.
Bir diğer
anlamda Türkiye’nin Mısır ilişkilerinde darbe hassasiyetinden kaynaklanan
gerekçe ortadan kalkmıştır.
Mısır da
Türkiye ile ilişkilerini de bu temel üzerine oturtmanın planlarını yapmaktadır.
Savunma
Bakanımız Sayın Hulusi Akar’ın ‘’Mısır ile tarihsel ve kültürel birçok ortak değerimiz
var. Önümüzdeki günlerde farklı gelişmeler olabilir’’ diye yaptığı açıklama her
şeyi özetliyor.
Paris ve
Birleşik Arap Emirlikleri Mısır'ı kontrolleri altına aldıklarını
düşünüyorlardı. Sözüm ona, Kahire üzerinden Doğu
Akdeniz’de, Libya’da at oynatacaklardı.
Yumurtalarını
tek sepete koydular.
Dimyat’a
pirince giderken evdeki bulgurdan oldular.
Fransa ve
BAE Libya'da istenmeyen konuk haline geldi, yapılan imar anlaşmaları buhar
oldu, petrol kaynaklarını bölüşme hayalleri ise artık bir toz bulutu.
Batı ve onun
tetikçileri yaptıklarıyla kalacaklar.
Kazanan
taraf; sabrıyla, gücüyle Türkiye ve eski/yeni sömürgeci kalıntılarını zekâsıyla
alt eden Mısır olacak.
Türkiye
Mısır ilişkileri geri dönecek ve Müslüman iki halk yeniden kucaklaşacak.