Mısır'a rahmet, sadra merhamet!
Mısır, diyarlardan bir diyar ve vuslata yaru2026 Nil'in zümrüdu00ee büyüsü Mısır; Yusuf'un edep bakan gözleri, Züleyha'nın davet saçan saçları, Yakup'un feryat susan hasreti. Önce zulmete mukavemet eden bir ziya, sonra aşka değen bir rüyau2026 Maddi şöhretin manevi servete, cennet lezzetlerinin dünya nimetine, Hakkın zulme üstün gelişinin bir şehirle izahı. Pramit pramit inşa olan talih ve tarih çilesi, tekerrür sahnesiu2026
Son günlerde merhamet ehli gönüllerin dinmez ağrısı oldu Mısır sokaklarında katledilerek öldürülen ve ömürlerinin geri kalanında bir yarayı taşıyacak olan yaralıların binlere ulaşan figanı. Demokratik haklarını kullanma çabasında olan canım insanlar için kandan ibaret bir nehre dönüştü sokaklar. Uzaklarda bir yerlerde yüzünde gözyaşı izi taşıyan çocuklar, mücahit ruhlu gençler, cennete uğurlanan fakat zahiren bir mezara bile sahip olamayan yaşlılar... Fark etmiyor kederle ıslanan bir gönül için hiç birinin dili, kökeni, etnik kimliği. Yangına bir gül taşıma-gül yangında yansa da- telaşıyla, yanan bir kalbin, acının yanında olma iştiyakı misafir oluyor insan ruhundau2026 Bu duygunun sadece bir özlemde kalması da acziyetini anlatıyor kişiye. Hiç değilse, bir duayla avuç içlerini öpüyor din kardeşininu2026
Kalem nimeti elime verildiğinden bu yana, dahası Milat Dergahındaki yazı hayatıma başladıktan sonra da eleştiriden mümkün mertebe uzak durmaya çalıştım. Eleştirilmek için pervanenin muma gelişi misali dimağıma yürüyen elzem mevzularda bile, kırılgan bir üslubun nezaketini, olumlama yöntemiyle benimseme noktasına taşındım. Hiciv, tenkit yazıları, kınamaya giden aykırı cümleler ve kalemi bir iğne, bir kılıç gibi kullanma yolunda seyreden şahsiyetler ırak geldi yüreğime. Kalem, alemi tefsir ve tasvir noktasında bir vesileydi; güzeldi. Güzeli ve güzelliği vurgulamak ve varsa kötülüğü başta söz sahibine güzellikle hatırlatmak için bir vasıta. Fakat hissediyorum şu dem; başımı çevirip kültürel bir çizgide yazma gayretine girmek, süku00fbt etmek ağır gelecek sadrıma.
Mısır'da, medeniyet tarihimizin kesiştiği beldelerden birinde bizimle aynı Rabbe inanan, aynı kitabı okuyan, aynı kıbleyi paylaşan, aynı secdeye varan, aynı sonsuza uyanan kardeşlerimiz acımasızca katlediliyor. Kardeşlerimiz. Kardeşliku2026 Zamanımız, bir hazine değerindeki bu söylemin ulviyet ve kutsiyetinin kişiye göre büyük farklılıklar gösterebileceğini sadece hal değil kal lisanıyla da ne güzel açıklıyor. Şüphe yok ki bazılarımız, sadece aynı anne ve babadan doğanları kardeş kalıbına yerleştirecek kadar sığ bakarken dünyaya; yüzünü görmediği, sesini duymadığı, belki de ancak ötelerde tanışacağı kişilerin de kardeşi olabileceğini bilmiyor. Üstelik öfke ve nefret barındıran cümleleri olanca kuvvetiyle cepheye sürerken, bilmediğini de bilmiyor. Dillerin aşikar eylediği karanlık, zulmü ve vahşeti kınamak/kınayacak cesareti göstermek şöyle dursun, cefaya alkış tutarcasına bürünüyor öfke libasınau2026 Hadi Batı, bir Müslüman kanının dökülmesini davasına kar sayıyor! Hadi Batı, ülkemde oynanan darbe oyunlarının benzerlerini İslam coğrafyasında uyguladıktan sonra netice almaktan büyük haz duyuyor. Hadi Batı, çoğalıyor; çoğalırken azaltıyor da Ey benden olduğunu söyleyen! Sana ne oluyor? Neyin kavgasını gezdiriyorsun merhamet yerine ruhunda? Senin millet ve milliyetçilik anlayışın, sırf kendi kavminden olmadıkları için, kadın, çocuk, yaşlı, genç demeden Müslüman insanların şerha şerha edilmesine bigane kalmayı, onlar için ağlayanları başkalaştırmayı emrediyorsa ben de reddediyorum kervanınıza tabi olmayıu2026
Selam ile.