Misafirlikler Deprem Bölgesi'ne biraz olsun nefes aldıracak
İskenderun’daki Kızılay, AFAD, İHH Koordinasyon Merkezi’nde görev yapan arkadaşımız, “Bölgeden tahliyelerin hızlanması şart, lütfen milyonlarca insan için hazırlık yapılsın. Kimse evine giremez, kalan evlerin çoğu da fazla dayanmaz korkarım ki… Arabalarda kalanların yakıtları bir süre sonra bitecek, kimilerinin kalacak arabası da yok. Tahliye şart!” diyor.
Tahliyelerin hızlandırılması şart!
Deprem bölgesine giden Cumhurbaşkanı
Erdoğan, arzu eden depremzedelerin
Antalya, Alanya ve Mersin’deki otellere yerleştirileceğini söyledi.
Bu çalışmanın felâketi yaşayan illerdeki çalışmaların
hızlanmasına katkıda bulunacağını da sözlerine ekledi.
Başka illerimizdeki oteller de bu seferberliğe katkıda bulunabilir.
Ayrıca, memleketin dört bir yanında depremzedeleri misafir
etmek isteyen çok sayıda vatandaşımız var.
“Hayırlı işler yapan” sivil toplum örgütlerimiz de, yerlerini
yurtlarını depremzedelere açtı.
Bunlar güzel gelişmeler…
Yakınları enkaz altında olmayan, oralarda mutlaka bulunması gerekmeyen insanlarımızı,
özellikle bebekli- çocuklu olanları, yaşlıları hızla bölge dışına çıkartmak
gerekiyor.
Bunun için, Türk Hava
Yolları imkân sağladı.
THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ün konuya ilişkin açıklaması
şöyle:
“Vatandaşlarımızı
afet bölgelerinden tahliye seferlerimiz devam ediyor. Dün 19.050 kişiyi
taşıdık, bugün ise 30.000 kişiyi tahliye etmeyi plânlıyoruz. Vatandaşlarımızdan
ricamız, bugün uçuşlarının gerçekleşeceğini bilerek sükunetle meydanlarımızda
sıralarını beklemeleridir.”
Murat Kurum da dünkü açıklamasında açılan yolları
vatandaşlarımızın kontrollü bir şekilde kullanabileceğini söyledi:
“Buradan yine çağrıda
bulunalım. Vatandaşlarımız şehirler arası ulaşım için kontrollü bir şekilde
otobanı kullanabilirler. D-400 kara yolunu sadece ve sadece yardım araçları ve
yardım hizmetlerinde kullanacağız, bu sayede tüm afet çalışmalarını
hızlandırmış olacağız.”
Tahliye için imkânlar arttırıldı ama ihtiyaç çok çok fazla.
İskenderun’daki arkadaşım, eşi ve bir aylık bebekleri mahsur
kalanlar arasında.
Arkadaşım yardım çalışmaları için orada kalmaya kararlı, bebek
ile Hanımefendi’yi oradan çıkartmaya çalışıyoruz…
Malatya’dan hısımlarımız, ikinci depremden hemen sonra bir
otobüsle Ankara’ya gelebildiler.
Sosyal medyadan “misafir”
kampanyaları yürütüldü, biz de bunlara destek verdik, pekçok vatandaşımız -Allah onlardan razı olsun- evlerini
barklarını açtı depremzedelere.
Misafir kabul eden kardeşlerimizin bilgilerini paylaştık ama
barınmaya ihtiyacı olanların çoğu ulaşım noktasında tıkandı.
Depremzedelerden mutlaka afet alanlarında bulunması
gerekmeyenlerin, oralardan biraz uzaklaşmayı arzu edenlerin büyük ölçüde
tahliye edilmesi her bakımdan çok faydalı olacak.
YARDIM KAMPANYALARI
Milyonlarca vatandaşımızın katkıda bulunduğu yardım
kampanyalarına ilişkin talepler de geliyor bize.
Bu işlerin koordinasyonunda görevli arkadaşlar, bazılarının
deprem bölgesinde hiçbir şekilde
kullanılamayacak şeyler gönderdiklerini ve bunların gereksiz yük oluşturduğunu
söylüyorlar.
Balolarda giyilebilecek ayakkabılar bile çıkıyormuş
paketlerden.
Bölgede en çok ihtiyaç duyulanlar malûm:
Su, ekmek, çocuk bezleri, çocuk mamaları, bölgede
kullanılabilecek elbiseler özellikle ayakkabılar-kışlık kıyafetler, jeneratör,
hilti, balyoz, tansiyon ilaçları, ağrı
kesiciler, her türden gıda, çocuk kabanları, yorgan battaniye…
İhtiyaçlar belli…
Lütfen, gereksiz, asla kullanılmayacak malzemeleri
göndermeyiniz!
***
TEZGÂHLARA DİKKAT!..
Yüreklerimiz yangın yeri, bilanço gittikçe ağırlaşıyor,
bundan sonrası için yapılabilecek tek şey kayıpları mümkün olan en alt seviyede
tutmak için seferber olmak.
Bu dondurucu havanın yol açacağı kalıcı rahatsızlıklara
mümkün olduğunca engel olmak.
Sokakta kalanların çoğu, üstte yok, başta yok, sırılsıklam
uzun süre beklediler.
Psikolojiler alt üst oldu.
Misafirlerimizin birkaç gün içinde kendilerine geldiklerini
görünce, bölgeden geçici tahliyelerin hızla yapılması çağrısına ağırlık verdik.
Bu arada, bu büyük felâket üzerinden çirkin politikalar
üretmeye çalışanları da görüyoruz.
Çoğu yurt dışı kaynaklı nice hesaptan moral bozmaya, alanda
gerginlikler üretmeye matuf paylaşımlar yapılıyor.
Kimi tipler, enkaz
altından can çıkartmanın sevinciyle “Allah-u
Ekber” denmesine bile tahammülsüzlük gösteriyor.
Toplum psikolojisini iyice bozmaya çalışmalarının
sebeplerini çok iyi bilirsiniz.
Milyonlarca vatan evlâdının yardım kampanyalarına akın
ettiği bir ortamda, Anadolu’nun o dillere destan dayanışma ruhu bütün gücüyle
alandayken, bu tezgâhlar –inşaAllah- tutmaz ama…
Yine de çok dikkatli olmakta fayda var.
Bunun için, aman ha, sosyal medya paylaşımlarını ihtiyatla
karşılayalım!
Üzerlerine atlamayalım!
Sosyal medyayı sadece, depremzedelerimize fayda sağlayacak
işler için kullanalım.
Siviliyle, askeriyle milyonlarca vatan evlâdı depremzedelere
el uzatmak için seferberlik halinde…
Türkiye’de milyonlar, dünyada milyarlar dua ediyor.
Her evde acı var.
Etle tırnak gibiyiz diyorduk ya, bu acı vesileyle bunu bir
kez daha gördük.
Enkaz altıdan çıkartılırken, “Babam astım hastası, toza dayanamaz!” diye feryat eden evlâtlar
bizim evlâtlarımız ve onlarla birlikte ağlayan çocuklarımız.