Miraç ve Allah-insan ilişkisi
Miraç kavramına, dini literatürde önemli anlamlar ve semboller
atfedilmektedir. Miraç kavramının Allah-insan ilişkisi açısından önemli
özelliklere sahip olduğunu söyleyebiliriz. Miraç, insanın Allah’la
buluşmasıdır. Allah, insana şah damarından daha yakındır. Bütün insanlar,
kendilerine şah damarından daha yakın olan Allah’la her an buluşabilir ve
diyalog içine girebilirler. Allah-insan ilişkisi, her an gerçekleşme imkanına
sahip manevi nitelikte olan bir iletişim biçimidir.
Allah, uzaklarda, yükseklerde veya ulaşılmaz yerlerde
değildir. Allah, insanla birlikte hayatın her yerindedir. Allah’ın insanla
buluşması ve konuşması, hayatın her anında ve her iştedir. İnsan, Allah’ın
huzurunda ve Allah’la beraber olma bilinciyle hayatını yaşama sorumluluğuna
sahiptir.
Allah ve insan arasında cehalete dayanan bir ilişki, ilişki değildir.
İnsanın Allah’la sahih ve sahici anlamda ilişki kurması için bilgiye ve hikmete
ihtiyacı vardır. Hikmetle donanmış olan kişiler, Allah’la gerçek anlamda ilişki
kurabilirler. Hurafelerle, saplantılarla, zulümlerle, kötülüklerle ve
keyfiliklerle hayatlarını zehirleyen insanlar, Allah’la aralarına cehaletten,
sapkınlıktan ve yozlaşmışlıktan oluşan duvarlar inşa etmektedirler. Allah ve
insan ilişkisinde iş başında olması gereken şey, akıl ve hikmettir. İnsanı saf
fıtratına döndürecek güç, aktif akıldır. Aklın atıl olduğu hallerde insanın
varacağı nokta, çürüme ve tükenmedir. Kur’an, aklın yokluğu durumunda insanın
pisliklere maruz kalacağını şöyle ifade etmektedir: “Allah, aklını
kullanmayanları pisliğe, küfre ve her türlü belaya dûçâr eder.” (10/Yûnus:
100). Aklın ve hikmetin aktif olmadığı durumlarda insan, fıtratına uzaklaşmakta
ve Allah’a yabancılaşmaktadır. İnsanın akıl ve hikmet sayesinde fıtratını
tanıması ve Allah’la yakınlık kurması mümkündür. Allah’la buluşma ve ilişki
kurma, insanın saf fıtratına dönmesi ve Allah’la ahlaki ve manevi anlamda
yakınlaşması demektir.
Allah’ın hiçbir insana veya varlığa hülûl etmesi mümkün
değildir. Allah’ın temsilcisi, Allah’ın görevlendirdiği mehdi, şeyh, kutup,
salih zat, müceddit olduğunu söyleyen herkes yalan söylemektedir. Allah’la
ilişki kurma ve Allah’ın huzuruna çıkma anlamında miraç, Allah adına söylenilen
bütün yalanları reddetmeyi ve Allah’ın adını kullanarak insanları köleleştirerek,
akılsızlaştırarak ve duyarsızlaştırarak aldatanları reddetmeyi
gerektirmektedir. Allah’ın huzuruna çıkmak için adalete, ahlaka ve akla ihtiyaç
vardır.
Allah-insan ilişkisinin merkezinde Tevhit inancı vardır.
Tevhit inancı, Allah’ın dışında insanın hiçbir güce ve otoriteye yönünü ve
yüzünü çevirmemesi, sadece Allah rızasını gözeterek ahlaklı ve adil bir insan
olmak için çalışmasını gerektirmektedir. Miraç, insanın yönünü ve yolunu sadece
Allah’a çevirmesi demektir. Yönünü ve yolunu Allah’tan başka merkezlere,
güçlere ve otoritelere çevirenler, saf fıtrat yolundan ayrılmakta, sapkın
yollarla hayatlarını tüketmektedirler.
Allah’a yönelmek, sadece bedenen gerçekleşen bir tecrübe
değildir. İnsanın ruhen ve bedenen Allah’a yönelmesi ve Allah’a doğru hayat
boyu yolculuk etmesi gerekmektedir. Miraç, insanın hayatı boyunca Allah’a
ulaşmak için yaptığı yolculuktur. Allah’a olan yolculuğumuzda ahlaktan ve
adaletten sapmamak, bu yolculuğun sonucunun felahla bitmesi açısından
önemlidir. Ahlaktan ve adaletten arınmış bir hayatla, Allah’a ulaşmak ve O’nunla
buluşmak mümkün değildir. Miraç, insanın ahlak, adalet ve akıl çerçevesinde bir
hayatı yaşaması gerektiğini ifade eden çok güçlü bir kavramdır.
Namaz, günde 5 defa Allah’la gerçekleşen buluşmadır. Ruhen
ve bedenen yerine getirilmesi gereken namaz ibadeti, miraç kavramının Allah’a
sahih anlamda kulluk yapmak demek olduğunu ifade etmektedir. Allah rızası için
yapılan bütün ibadetleri ve pratikleri, insanın miraç tecrübesi içerisinde
değerlendirebiliriz. Miraç, bir mitoloji veya mucize değildir. Miraç, Allah’la
buluşmak için insanın fıtratını bulması ve saf fıtratıyla Allah’a ahlaklı
olarak kulluk etmesidir. Allah’la sahih ve sahici anlamda buluşmamız için
gerekli olan 12 emri Kur’an şöyle ifade etmektedir:
“1- Allah’a ortak koşmayınız, yalnızca O’na ibadet ediniz.
2- Ana-babaya iyilik ediniz.
3- Yakına, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver, herkese
iyilik yap!
4- İsraf etme! Büsbütün de saçıp-savurma! (Ne cimri olun, ne
de müsrif, İkisinin arasında orta bir yol tut, iktisatlı ol)!
5- Çocuklarınızı açlık korkusuyla öldürmeyin, Sizin de,
onların da rızkını biz veriyoruz.
6- Zinaya yaklaşmayın! O apaçık bir hayâsızlıktır. O ne
çirkin bir yoldur.
7- Haksız yere kimseyi öldürmeyin.
8- Yetim malını -arttırmak gayesi dışında- yemek için asla
yaklaşmayın.
9- Verdiğiniz sözü yerine getiriniz.
10- Ölçü ve tartıyı tam yapın.
11- Bilmediğiniz şeyin ardınca gitmeyin, Taklitçi olmayın,
aklını kiraya vermeyin!
12-Yeryüzünde mağrur ve kibirli dolaşmayın. Mütevazi olun!”
(İsra, 22-37)