Miraç Kandili sönmesin (1)
5 Şubata denk gelen Recep ayının 27. Gecesi İSRA ve MİRAÇ
gecesi. Dikey yolculuk olan Miraç mucize büyük bir olaydır. Onun öncesinde
yaşanan ve yatay yolculuk olan İSRA mucizesi bu yıl çok daha manidardır.
Bilindiği üzere İSRA Resûlullah'ın (sav) Mekke’den Kudüs’e yani Mescidi Aksaya
gelmesi ve burada 124 bin peygambere (cümlesine salat ve selam olsun) imam olup
namaz kılması çok anlamlıdır. Bu mucizenin önemini yıllardır anlatıyoruz. Ama
“Aksa Tufanı” sonrası şimdi daha da manidar oldu. O halde ümmet olarak bu yıl
üç aylar ve Miraç mucizesini farklı bir şekilde değerlendirmemiz gerekir. O
gece tüm şehirlerimizin meydanlarını dolduracak programlara şimdiden hazırlık
yapmalıyız. Bunun için tüm belediyeleri, STK’ları harekete geçirmeliyiz. Tüm
dünyaya Gazze ve Fistindeki yiğitlerin ve mazlumların yalnız olmadığını
haykırmalıyız.
Kandil
geceleri, parti, kokteyl misali bir araya gelip dağılmak olmadığı gibi, sadece
biraz nafile ibadet, biraz dua ve zikirden de ibaret değildir. Aksine her
geceden almamız, sonra hayatımıza tatbik etmemiz gereken dersler vardır.
Kandilleri kandil yapan bu içindeki ruh ve şuurdur. Aksi halde bu gecelerin
saat ve dakikaları, zaman olarak farklı değildir. Dolayısıyla kendimiz, aile
efradımız ve yapabildiğimiz kadar tüm çevremizle miraçtan son derece istifade
etmeye çalışalım. Bunun için önceden hazırlıklara başlayalım.
Allah
(cc) bazı mekânları diğerlerinden farklı yarattığı gibi bazı zamanları da bazı
zamanlardan farklı yaratmıştır. Mescidi Haram’da veya harem bölgesinde yapılan
bir ibadetin diğer yerlerdeki ibadetten yüz bin kat daha efdal olması, Mescidi
Nebevî’dekinin bin kat, Mescidi Aksa’nınkinin de yüz kat olması gibi…
“Kendisine
ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescidi
Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi-i Aksa’ya götüren Allah’ın
şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (İsra 17/1)
Bir
hadisi şerif mealen şöyledir: “Beş gecede birer saat var ki, o saate denk
gelen dua ve ibadet reddolunmaz. Kadir gecesi, Berat gecesi, Miraç gecesi, cuma
ve bayram geceleri.” Miraç gecesi ayet ve hadislerle sabit olup, siyer ve
hadis kitaplarında detaylarıyla açıklanmaktadır. Genel olarak ta Miraç hadisesi
zaten bilindiğinden biz özetle bazı dersleri paylaşmakla yetinelim
Miraçtan dersler:
- 12 yıllık çileye mükâfat.
- Zorlukla beraber kolaylık vardır.
- Onca cefadan sonra burada mükâfatın avansından bir
nebze…
Bilindiği üzere Resulullah (sav) yetim
doğmuş, hem yetim hem de öksüz büyümüş, peygamberlik görevi verildikten sonra
ise çok yakın akrabaları da dâhil, Mekke müşrikleri tarafından; kendisine iman
eden ashabı kiramla beraber her tür; yalanlama, iftira, zulüm ve işkenceye
maruz kalmıştır. On üç yıllık Mekke döneminde; iki Habeşistan hicreti, bir Taif
denemesi ve taş yağmuru, üç yıl ölümüne boykot, akıl almaz çileler, işkenceler,
suikastlar ve daha nice meşakkatler.
İşte
bu kadar çile ve zorluktan sora bu ilahî davet çok büyük bir teselli, yaralı
gönlüne bir merhemdir… Cennette kendisine vadedilen Makam-ı Mahmud, Şefaat-ı
uzma, kevser ve daha sayılamayacak nimet ve makamlardan oluşan mükâfatların bir
nebzesinin, bu dünyada takdimidir.
Yedi kat gökleri ve Sidretül Müntehayı
geçerek zatı Zülcelal’e misafir olma şerefine ermek, elbette büyük bir olaydır.
Bir o kadar büyük manevi bir doping ve teselli vesilesidir.
- Şakku-s sadr/göğsünün yarılması…
- Büyük işler hazırlık gerektirir.
- Manevi temizlik ve ruhun takviyesi bu hazırlığın en
önemli sacayağıdır.
- Önündeki büyük işleri başarması kalbin ilim ve hikmetle
doldurulması.
Resulullah
(sav) ın, biri çocukluğunda sütannesinin yanındayken, diğeri de miraç
öncesi olmak üzere iki defa melekler tarafından göğsü yarılmış, kalbi çıkarılıp;
içinden kan pıhtısı gibi bir parça çıkarılıp yıkandıktan sonra tekrar yerine
takılmıştır. Bu mucizevî ameliyatın miraç öncesi tekrarı elbette manidardır.
Miraç olayı başlı başına büyük bir olay olup önemli hazırlıklar gerektirir.
Ancak bu, daha da büyük işlere hazırlığın habercisidir.
Resulullah,
(sav) Allah (cc) tarafından Medine’de İslam devletinin kurulmasına
hazırlanmaktadır. Aslında tüm dünyayı, sadece insanları değil cinler âlemini
dahi etkileyecek; İslam inkılabına hazırlanmaktadır. Dünyayı küfür, şirk,
cehalet ve fisk-u ficur kirlerinden temizleyip, zevil ukulu/akıllı varlıkları,
iman ve tevhit nuruyla aydınlatacak, onları ameli salih denizinde yıkayacak,
her türlü günah ve şer pisliklerinden temizleyip arındıracak bir inkılap…
Bu gün
insanlığın hali, Resulullah (sav) öncesi cahiliye döneminden beter haldedir.
Dolayısıyla bu günün her aklıselim Müslümanını da aynı oranda büyük görevler
beklemektedir. Bu devasa görevlerin üstesinden gelebilmek, yine tam bir
hazırlık gerektirmektedir. Hazırlıksız olmaz. Resulullah (sav) ve ashabı
(Rıdvanullahi aleyhim ecmaîn) yok denecek kadar imkânlarla kısa zamanda bu
görevi başardılar. İslam’ı, kıtalar ötesine taşıdılar. Bu gün iki milyar olarak
tahmin edilen ümmeti Muhammed (sav) İslam’ın bir yerlere taşınması bir yana
dursun, Resulullah (sav) ve ashabının bıraktıkları mirası dahi koruyamadık.
İslam’ı evimizin içindeki evlatlarımıza dahi benimsetemiyoruz. Komşu akraba ve
arkadaşlarımız gibi yanı başımızdaki insanlara dahi İslam’ı ulaştıramıyoruz.
Evet,
onlar hazırlıklarını tamamladı, başardılar. Bizse hazırlıksız olduğumuzdan
başaramıyoruz. Peki, Cebrail (as) mi inip bizim kalplerimizi yarıp
temizleyecek. Elbette değil. Bizler temizliğimizi daha çok salih amel, daha
derin ve engin bir imanla başaracağız. Farzları yaşama ve haramlardan
sakınmakta daha dikkatli olarak… Farzları nafilelerle takviye ederek… Daha çok
cami cemaat… Daha ciddi dersler, sohbetler… Daha samimi davet, tebliğ,
kardeşlik… Daha çok fedakârlık, hayır, hasenat vs…
Mü'minlerin
beş vakit namaz öncesi; “Hadesten Taharet” şartı gereği yaptıkları temizlikte
bu kabildendir. Zira namaz Mü'minin miracıdır… Mü'min her namazda Rabbiyle
buluşmakta, okuduğu Kur'an ayetlerinde tabiri caizse, Mevla’sıyla
konuşmaktadır. Devam edeceğiz inşallah. Subhaneke... Bi-hamdike...
Esteğfiruke... Muhammed Özkılınç