Minnettarlık
Minnettarlık; yapılan iyiliğe karşı teşekkür etme, şükür, hamdetme anlamına gelir.
Derin bir minnettarlık hissi duyduğumuzda kişiliğimizin özüyle doğrudan bağlantı kurmuşuz demektir. Ruhumuzun derinliklerinde büyüyen bir güzellik, sadece yaşadığımız için bile minnetle dolmamızı sağlamıştır. Bir çocuğun gülümsemesini paylaştığımız için mutlu olmuşuzdur. Bir gülün güneşin ışıklarıyla yavaş yavaş yapraklarını açışını izlediğimizde sevinçle dolmuşuzdur. Ruhumuzdaki çiçek; sevgi duygusunu, kendimize karşı veya başkalarına, bitkilere, hayvanlara ve diğer tüm varlıklara karşı muhabbet duyduğumuzda içimizin minnet duygusuyla dolar taşmasını sağlar.
Gerçekten minnettarlık duygusu Rabbimize, verdiği nimetlere minnet duymamızdır. O kadar çok nimet içerisinde yaşıyoruz ki hangi birine şükredeceğimizi şaşırırız. Hayatımızdaki iyi olan her şeyi düşünelim ve bırakalım yüreğimiz minnet duygusuyla dolup taşsın.
Bize yakın olan sevdiğimiz insanları aklımıza getirelim; bize sunulmuş olan yiyecekleri, içinde yaşadığımız yuvamızı, çevremizdeki tabiatı, kendimize sağlamış olduğumuz imkanları, rahatlıkları ve hepsinden önemlisi imanımızı ve inancımızı. Hayatımızı kolaylaştıran ve güzelleştiren şeyler için minnet duyalım. Bunları olması gereken sıradan şeylerden saymayalım. Sağlığımızı, soluk alıp verdiğimizi, fonksiyon gören hislerimizi, aklımıza ne geliyorsa, bize destek veren, hayatta tutan ve mutlu eden ne varsa her şey için minnet duyalım. Bunların hepsi minnet duymamız için inanın haklı birer sebeptir.
Şimdi de anne ve babamızı düşünelim, hala yaşayıp yaşamadıkları hiç önemli değil. Bize yapmış oldukları iyilikler için onlara derin bir minnet duyalım. Özellikle de henüz kendimiz için hiç bir şey yapamadığımız zamanlarda yaptıkları iyilikleri düşünelim.
Sonra bize yakın olan, en sevdiğimiz, belki de birlikte yaşadığımız insanları düşünelim. Onlara hayatımızın bir parçası oldukları için minnet duyalım. Bizimle ilgilendikleri, bizi kabul ettikleri sevdikleri ve saydıkları, bize sevgi ve dostluk sundukları için. Bu insanlardan öğrenmiş olduğumuz olumlu her şey için minnet duyalım ve onları bu duyguyla sarıp sarmalayalım.
Sonra bizimle ilgilenen, arkadaşlık eden, bize yardım eden, günlük hayatımızda bizimle birlikte olan insanları düşünelim. Onlara yüreğimizin derinliklerinde minnet duyalım.
Şimdi de tarlaları süren, hayvanları yetiştiren, arıcılık yapan, böylece bize yiyecek ve içecek sağlayan çiftçileri düşünelim. Köylüler için minnet duygusuyla dolalım. Sonra sokaklarda düzen sağlayan, içinde yaşayan evleri inşa eden, giysilerimizi fabrikalarda üreten, tüm insanları düşünelim. Kullandığımız, bize konforlu bir hayat sağlayan, hayatımızı kolaylaştıran şeyleri düşünelim. Tüm bunların ardında bunları üretmek için çalışmış insanlar vardır. Bırakalım minnet duygusu, yüreğimizin derinliklerinde gelişsin ve bu tanımadığımız, ama orada olduklarını ve bize yardım ettiklerini bildiğimiz insanlara ulaşsın.
Şimdi gökyüzünü, güneşi, ayı, yıldızları, yağmuru düşünelim ve hayatta kalmamızı sağlayan böylesi bir atmosferde yaşadığımız için Rabbimize minnet duyalım. Gölleri, ormanları ve dağları, çiçekleri ve ağaçları aklımıza getirelim. Bu güzelliklerin içinde yaşadığımız için minnet duyalım. Bir bütünün parçası olduğumuzu hissedelim.
Gerçekten sayısız nimet içerisinde yüzüyoruz. Karşılaştığımız bir olumsuzluğu gözümüzde büyütüp mutsuz olmamız kendimize haksızlık etmemiz anlamına gelir. Halbuki sahip olduğumuz nimetleri düşünelim, yüreğimizi bunlarla dolduralım. Minnetleri yüreğimize öyle kazıyalım ki onları sıradan sanmayalım.