Dolar (USD)
34.53
Euro (EUR)
36.14
Gram Altın
2967.57
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Kasım 2022

Minik Ecrin'in Yüreği Yanık Annesi ve Pençe Kılıç Harekâtı

İstiklâl Caddesi’ndeki menfur terör hadisesinde Minicik Yavrusu Ecrin ile Kıymetli Beyefendisi Yusuf’u kaybeden Mevlüde Meydan Hanımefendi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör yuvalarını yerle bir ettiği “Pençe Kılıç Harekâtı”nın yüreğine su serptiğini söylüyor:

“Bana o zaman Süleyman Soylu söz vermişti, ‘Sen sadece dik dur, biz eşinin ve evlâdının kanlarını yerde bırakmayacağız!’ demişti. Allah razı olsun sözlerini tuttular, eşimin ve çocuğumun kanları yerde kalmayacak, oradaki bütün şehitlerin kanları yerde kalmayacak. Ciğerim yandı, yanlarına kalmasın yaptıkları.”

Milyonlarca vatandaşımız, Terör Mağduresi bu Hanımefendi’nin “Allah razı olsun” duasına “Âmin”lerle iştirak etti şüphesiz.

Ne var ki…

İstiklâl Caddesi’ndeki terör vahşetinin haberi gündeme düşer düşmez, işi “kirli politika”ya dökenleri de gördük maalesef…

TSK’nın “Terörü İmha ve Misliyle Misilleme Operasyonu”na da karşı çıktı bu çevreler!..

“İstiklâl Caddesi’nde Patlama” haberi gündeme düşer düşmez…

Bendeniz, bir yandan “İnşaAllah hayatını kaybeden yoktur, ufak tefek yaralanmalarla atlatırız bu kötü hadiseyi” diye dua eder, diğer yandan da yetkililerin “patlamanın sebebine, kaynağına dair” açıklamalarını beklerken…

Kirli kampanya çoktan başlatılmıştı bile…

Patlamayla yaklaşan seçimler ve Devletimiz arasında akla ziyan, saçma sapan bağlantılar kuruluyor…

Yakın zamanda yapılan iki seçim arasındaki terör olayları üzerinden “algı” oluşturulmaya çalışılıyordu.

Devlet’ten saldırıdaki PKK-PYD izlerine işaret eden açıklamalar geldikçe de, (terör örgütü olarak nitelendirmedikleri) PKK-PYD’nin böyle şeyler yapmadığını, yapmayacağını öne sürüyorlardı…

Bu zihniyetin sözcülüğünü yapanların saldırıya dair mesajlarında “terör” kelimesi geçmiyor, “üzüntü” beyanından ibaret “ortaya karışık” lâflar ediliyordu.

Sanki bir “trafik kazasıydı” bahsedilen ya da bir inşaatın kendiliğinden çökmesi!

İzledik, izlediniz:

Bombayı bırakan kadın terör zanlısının şaşkın bakışlarından başlandı, “olan bitenin farkında olmayan şaşırmış bir kadın” havası verilmeye çalışıldı…

Kamera kayıtlarının aslında kamera kayıtları olmadığına kadar neler dendi neler günler boyunca…

Ortalığa kaç tane “yorum” süsü verilmiş “sis bombaları” atıldı!

Hatta…

“O kadın ne taşıdığının farkında mıydı acaba, belki de torbasında yoğurt taşıdığını zannediyordu!” ya kadar getirenler oldu işi!

Kadın terör zanlısının günler günler öncesinden keşif için bölgede dolaştığını, eylem üzerinde epeyce çalıştığını ortaya koyan kamera kayıtları kamuoyuna yansıyınca ve terör eyleminin iç, dış bağlantıları seri operasyonlarla çözüldükçe…

Bu “çevreden”, “Tamam terör eylemi ama bunu yapan İşid” yollu iddialar yükselmeye başladı, oradan da birçok adrese saçma sapan göndermeler yapıldı…

Onların bu lâfları gündeme getirdiği saatlerde MİT, sınırlarımız ötesinde bir Büyük DEAŞ (İşid) Operasyonu gerçekleştiriyor, birçok teröristi ele geçiriyordu oysa.

PKK ya da IŞID…

Bütün terör örgütleri alanı işgal etmek, kaynakları ele geçirmek isteyen güçlerin maşalarıdır sonuçta…

Terörün hedefi olmak maalesef bu ülkenin gerçeği, bu iktidardan önce de vardı, şimdi de var.

İşte, ASALA’dan sonra PKK!..

Ve DEAŞ, ve diğerleri…

Şöyle bir düşünün:

İstiklal Caddesi’ndeki terör hadisesinin meydana gelmesinden bir süre sonra, ilgili Devlet Yetkilileri, “Elimizdeki bilgiler terör hadisesinin arkasında DEAŞ Terör Örgütü’nün olduğunu gösteriyor” demiş olsaydılar…

“Hayır canım, PKK söyle şeyler yapmaz!” diyerek “örtülü savunmaya” geçen odaklar, nasıl bir tavır takınacaklardı?..

“Yok canım, DEAŞ terör örgütü böyle şeyler yapmaz!” mı diyeceklerdi?

Türkiyemiz, teröre nereden gelirse gelsin ve kime yönelirse yönelsin sonuna kadar karşı çıkıyor, bütün dünyayı, özellikle de ABD ile belli başlı AB ülkelerini “Bugün himaye ettiğiniz terör, döner dolaşır günün birinde sizi de vurur!” diyerek uyarıyor!

Yalnızca PKK ile mücadele etmiyor ki Türkiye, DEAŞ’a Türkiye’den başka operasyon yapan mı var?

Bütün terör örgütlerine operasyonlar düzenliyor, alanda etkinliğini gittikçe arttırıyor Devletimiz.

Operasyon alanlarındaki masum insanları himayesine alıyor, onlara zarar gelmemesi için kılı kırk yarıyor..

Teröristleri ise, gittikleri yanlış yoldan dönmeye…

Kendilerini Türkiyemizin şefkatli kollarına bırakmaya davet ediyor…

Davetine icabet etmeyenlere de, bir Bağımsız Devlet ne yapmalıysa onları yapıyor!..

Hiçbir Bağımsız Devlet, sınırlarının dibinde “güvenliğini tehdit eden” terör örgütlerinin palazlandıkça palazlanmalarına müsaade edemez.

“Türkiye sınır ötesi operasyonlardan uzak durmalıdır!” demek…

“Türkiye, kendisini bölme çabaları karşısında sessiz kalmalı ve önce bölünmesine sonra da yok olmasına rıza göstermelidir!” demektir.

Hadi, bir misalle bitireyim yazıyı:

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İlk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk hayatta olsaydı, Minik Ecrin’in Yüreği Yanık Annesi’nin feryâdına asla kulak tıkamazdı.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınır ötesi operasyonlarına şüphesiz tam destek verirdi!

Aksini iddia eden var mı?