Minik Ecrin'in Yüreği Yanık Annesi ve Pençe Kılıç Harekâtı
İstiklâl Caddesi’ndeki menfur terör hadisesinde Minicik Yavrusu Ecrin ile Kıymetli Beyefendisi Yusuf’u kaybeden Mevlüde Meydan Hanımefendi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin terör yuvalarını yerle bir ettiği “Pençe Kılıç Harekâtı”nın yüreğine su serptiğini söylüyor:
“Bana o zaman
Süleyman Soylu söz vermişti, ‘Sen sadece dik dur, biz eşinin ve evlâdının
kanlarını yerde bırakmayacağız!’ demişti. Allah razı olsun sözlerini tuttular, eşimin
ve çocuğumun kanları yerde kalmayacak, oradaki bütün şehitlerin kanları yerde
kalmayacak. Ciğerim yandı, yanlarına kalmasın yaptıkları.”
Milyonlarca vatandaşımız, Terör Mağduresi bu Hanımefendi’nin
“Allah razı olsun” duasına “Âmin”lerle iştirak etti şüphesiz.
Ne var ki…
İstiklâl Caddesi’ndeki terör vahşetinin haberi gündeme düşer
düşmez, işi “kirli politika”ya dökenleri
de gördük maalesef…
TSK’nın “Terörü İmha ve
Misliyle Misilleme Operasyonu”na da karşı çıktı bu çevreler!..
“İstiklâl Caddesi’nde Patlama” haberi
gündeme düşer düşmez…
Bendeniz, bir yandan “İnşaAllah
hayatını kaybeden yoktur, ufak tefek yaralanmalarla
atlatırız bu kötü hadiseyi” diye dua eder, diğer yandan da yetkililerin “patlamanın sebebine, kaynağına dair”
açıklamalarını beklerken…
Kirli kampanya çoktan başlatılmıştı bile…
Patlamayla yaklaşan seçimler ve Devletimiz arasında akla
ziyan, saçma sapan bağlantılar kuruluyor…
Yakın zamanda yapılan iki seçim arasındaki terör olayları üzerinden
“algı” oluşturulmaya çalışılıyordu.
Devlet’ten
saldırıdaki PKK-PYD izlerine işaret eden açıklamalar geldikçe de, (terör örgütü
olarak nitelendirmedikleri) PKK-PYD’nin böyle şeyler yapmadığını, yapmayacağını
öne sürüyorlardı…
Bu zihniyetin sözcülüğünü yapanların saldırıya dair
mesajlarında “terör” kelimesi
geçmiyor, “üzüntü” beyanından ibaret
“ortaya karışık” lâflar ediliyordu.
Sanki bir “trafik
kazasıydı” bahsedilen ya da bir inşaatın kendiliğinden çökmesi!
İzledik, izlediniz:
Bombayı bırakan kadın terör zanlısının şaşkın bakışlarından başlandı, “olan
bitenin farkında olmayan şaşırmış bir kadın” havası verilmeye çalışıldı…
Kamera kayıtlarının
aslında kamera kayıtları olmadığına kadar neler dendi neler günler boyunca…
Ortalığa kaç tane “yorum” süsü verilmiş “sis bombaları” atıldı!
Hatta…
“O kadın ne
taşıdığının farkında mıydı acaba, belki
de torbasında yoğurt taşıdığını zannediyordu!” ya kadar getirenler oldu
işi!
Kadın terör zanlısının günler günler öncesinden keşif için bölgede
dolaştığını, eylem üzerinde epeyce
çalıştığını ortaya koyan kamera kayıtları kamuoyuna yansıyınca ve terör
eyleminin iç, dış bağlantıları seri operasyonlarla çözüldükçe…
Bu “çevreden”, “Tamam terör eylemi ama bunu yapan İşid”
yollu iddialar yükselmeye başladı, oradan da birçok adrese saçma sapan
göndermeler yapıldı…
Onların bu lâfları gündeme getirdiği saatlerde MİT, sınırlarımız ötesinde bir Büyük
DEAŞ (İşid) Operasyonu gerçekleştiriyor, birçok teröristi ele geçiriyordu oysa.
PKK ya da IŞID…
Bütün terör örgütleri alanı işgal etmek, kaynakları ele
geçirmek isteyen güçlerin maşalarıdır sonuçta…
Terörün hedefi olmak maalesef bu ülkenin gerçeği, bu
iktidardan önce de vardı, şimdi de var.
İşte, ASALA’dan
sonra PKK!..
Ve DEAŞ, ve diğerleri…
Şöyle bir düşünün:
İstiklal Caddesi’ndeki terör hadisesinin meydana gelmesinden
bir süre sonra, ilgili Devlet Yetkilileri, “Elimizdeki
bilgiler terör hadisesinin arkasında DEAŞ Terör Örgütü’nün olduğunu gösteriyor”
demiş olsaydılar…
“Hayır canım, PKK söyle şeyler yapmaz!” diyerek “örtülü savunmaya” geçen odaklar, nasıl bir tavır takınacaklardı?..
“Yok canım, DEAŞ terör
örgütü böyle şeyler yapmaz!” mı diyeceklerdi?
Türkiyemiz, teröre nereden gelirse gelsin ve kime yönelirse
yönelsin sonuna kadar karşı çıkıyor, bütün dünyayı, özellikle de ABD ile belli
başlı AB ülkelerini “Bugün himaye
ettiğiniz terör, döner dolaşır günün birinde sizi de vurur!” diyerek
uyarıyor!
Yalnızca PKK ile mücadele etmiyor ki Türkiye, DEAŞ’a
Türkiye’den başka operasyon yapan mı var?
Bütün terör örgütlerine operasyonlar düzenliyor, alanda etkinliğini gittikçe arttırıyor
Devletimiz.
Operasyon alanlarındaki masum insanları himayesine alıyor, onlara
zarar gelmemesi için kılı kırk yarıyor..
Teröristleri ise, gittikleri yanlış yoldan dönmeye…
Kendilerini Türkiyemizin
şefkatli kollarına bırakmaya davet
ediyor…
Davetine icabet etmeyenlere de, bir Bağımsız Devlet ne yapmalıysa onları yapıyor!..
Hiçbir Bağımsız Devlet, sınırlarının dibinde “güvenliğini tehdit eden” terör
örgütlerinin palazlandıkça palazlanmalarına müsaade edemez.
“Türkiye sınır ötesi
operasyonlardan uzak durmalıdır!” demek…
“Türkiye, kendisini bölme çabaları karşısında sessiz
kalmalı ve önce bölünmesine sonra da yok olmasına rıza göstermelidir!”
demektir.
Hadi, bir misalle bitireyim yazıyı:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin İlk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk hayatta
olsaydı, Minik Ecrin’in Yüreği Yanık Annesi’nin feryâdına asla kulak
tıkamazdı.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin sınır ötesi operasyonlarına şüphesiz
tam destek verirdi!
Aksini iddia eden var
mı?