Milliyetçiler CHP'ye hiçbir zaman güvenmedi
Türk milliyetçileri hiçbir zaman CHP’ye güvenmedi. Milliyetçi düşüncenin öncü mütefekkir, münevver, yazar ve şairleri, CHP ile aralarına hep mesafe koydular.
Yakın tarihi bilmeden bugünkü siyasi gelişmeler
hakkında da sağlıklı değerlendirme yapmak mümkün değil. Cumhuriyet Halk
Partisi’ne, millî ve manevi değerlerine bağlı olan insanlarımız tarafından hiç sıcak
yaklaşılmadığı, aksine tüm seçimlerde bu partinin karşısındaki en güçlü sağ
partiye hep oy verdikleri biliniyor.
Başta Yahya Kemal Beyatlı, Fuat Köprülü olmak üzere dönemin milliyetçi aydınları CHP’nin icraatlarını tasvip etmedikleri gibi bunu yeri geldiğinde belirtmekten de çekinmemişlerdir. Yahya Kemal, nüktelerinde İsmet İnönü’yü eleştirirken Köprülü Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Koraltan ile birlikte “Dörtlü Takrir”i vermiş ve CHP’ye karşı Demokrat Parti’nin kurucularından olmuştur. Ömrü boyunca DP’de yer alan Köprülü, Yassıada Mahkemeleri’nde diğer bir edebiyatçı Faruk Nafiz Çamlıbel ile birlikte yargılanmıştır. Çamlıbel’in Zindan Duvarları kendilerine yapılan zulmü anlatan dörtlüklerle doludur. Şair, “Yassıada”da yapılan baskıyı, şu hüzünlü ifadelerle dile getiriyor: “Bilmiyor gülmeyi sâkinlerinin binde biri; / Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada. / Kuşu hicran getirir, dalgası hüsran götürür; / Mâvi bir gözde elem katresidir Yassıada.” Faruk Nafiz gibi “Hececi Şairler”den olan Orhan Seyfi Orhon da İsmet İnönü’yü Hicivler adlı kitabında dörtlükleriyle yerden yere vurur. Yeni baskısını hiç görmediğim bu eserin 1951 tab’ını sahaftan almıştım. Orada İnönü’ye yönelttiği okkalı eleştirilerden birinin başlığı ilginç: “Sen, Demek Türkçüsün?” 1944’teki olaylarla ilgili rubaiyi okuyalım: “Sen, demek Türkçüsün? Öyleyse neden Türkçüleri / En şeni bir komünist uğuruna attı hapse? / O nutuk neydi? O ev basma, o işkence nedir? / Türk’ü Allah korusun, Türkçülüğün böyle ise!”
Bayrak Şairimizin de Yıldızı Barışmadı
Şiirleriyle gönüllerde taht kuran Bayrak şairimiz Arif
Nihat Asya’nın da yıldızı, hiçbir zaman CHP ile barışmadı. Hele 1940’lı
yılların Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile Asya’nın geçinemediğini herkes
bilir. Asya edebiyat öğretmenidir ama Yücel âdeta peşinden hafiye gibi dolaşır
ve onu rahatsız eder. Yücel bir kış günü Asya’nın görev yaptığı okula teftiş
için gelir ve şairin pantolon paçasını çamurlu görür. “Bu ne hâl?” diye
herkesin içinde küçük düşürmeye çalışınca Asya şu zehir zemberek cevabı verir:
“Benim çamurlu paçalarımın ağzınızda işi ne?” Sol aydınları destekleyen Yücel, görevden
ayrıldıktan sonra da Asya’nın aleyhinde, CHP’nin yayın organı Ulus’ta bir yazı yazar. Şairimiz, buna
mukabil Ayın Aynasında isimli eserine
de aldığı eski bakana, “açık mektup” yazar. Mektubuna, “Ulus’da tefrika edilen iddianamenizin bana dair olan satırlarını
okudum. Dokunduğunuz noktalar üzerinde benim de söyleyeceklerim vardı.” diye
başlar ve devam eder. Edibimizin Ayın
Aynasında kitabında “Tabutluklar” başlıklı bir yazı vardır. Burada söz
konusu partinin “komünistlerin ekmeğine yağ sürdüğü” ve milliyetçi aydınlara
zulüm yaptığı anlatılıyor. Aramak ve
Söyleyememek kitabında da İnönü’nün muhaliflerini “ırkçılar ve faşistler”
olarak adlandırdığını, bunu da “hesaplı” ve “şuurlu” olarak yaptığını söyler.
Aynı kitapta “İnönü’nün Çelengi” başlıklı bir yazısı vardır Asya’nın. Burada
‘Millî Şef’e çok ağır ithamlarda bulunmaktadır. Adalet Partisi’nin Kurucu Genel
Başkanı Ragıp Gümüşpala’nın, İnönü için “Memlekette huzur istemiyor” şeklindeki
açıklamasına Asya, 19 Mayıs 1963 tarihli yazısında şu karşılığı verir:
“Gümüşpala, ‘İnönü huzuru her dilediğinin kabulünde görüyor, memleket huzurunu
kendi huzuruna bağlıyor.’ dese daha isabetli konuşmuş olurdu.”
//////
Tabutluklara Giden Yol
“44 Olayları” olarak bilinen ve Türkçülük tarihinin
milat noktası kabul edilen 3 Mayıs 1944 tarihi, Türkiye’de çok önemlidir.
Başvekil Şükrü Saraçoğlu, 5 Ağustos 1942 tarihinde TBMM’de T
///////
Serdengeçti’nin Gözüyle Altı Ok
Milliyetçi, Türkçü, muhafazakâr, mütedeyyin, sağcı
meşhur şahsiyetlerin çoğu CHP ile kavga etmiştir diyebiliriz. Bunlar arasında
Peyami Safa, Necip Fazıl Kısakürek, Nurettin Topçu ve Osman Yüksel Serdengeçti
başı çekenlerdir. Nüktedan olan Serdengeçti’ye bir gün “Şu 6 ok hakkında neler
düşünüyorsun?” diye sorarlar. O gün verdiği cevap, bugün partinin geldiği hâli
de çok güzel tasvir ediyor: “Onu CHP’lilere sorun, onlar altı oku ne hâle
getirdiler, bilir misiniz? Altı direk hâline… Apartman yapmak için! İnsanın
dahi elinde beş parmak var, bu altısı nereden çıkmış?” Osman Yüksel, “Yaşa Be Menderes!” başlıklı yazısında CHP’ye
karşı kendisini “ön saflarda çarpışan ve bu davanın Serdengeçtisi” olarak tanımlar.
“Arslan Menderes!” diye hitap ettiği Başvekile “Allah tuttuğun hayırlı
işlerinde sana yardım etsin. Bir kelime ile: Varol, sağ ol!” dedikten sonra
CHP’lileri ima ederek Menderes’e şu iltifatları eder: “Sen İttihat ve Terakki
artıklarından, sen Makedonya çetesinden değilsin, sen bizdensin, bizim
toprağımızdan, bizim hamurumuzdansın.” Yazarımızın Mabetsiz Şehir kitabında “Milliyetçiliğin İstismarı” başlıklı
yazısı vardır. Serdengeçti burada, “Bazı isimler”in ve “mefhumlar”ın kullanıla
kullanıla “geçmez akça”ya dönüştüğünü söyler ve “milliyetçilik” kavramının da
böylece harcandığını belirtir. Kendi milliyetçilik anlayışını ise özlü olarak
şöyle hülasa eder: “Hep biliniz CHP altı okundan birisi milliyetçiliktir. Biz
de milliyetçiyiz amma, onlarınki gibi bol harcırah, hususi vagon, maroken
koltuk milliyetçisi değil. Bizim milliyetçiliğimiz bir kere daha yazdığımız
gibi Hakk’a tapan, halkı tutan yalınkılıç bir milliyetçiliktir.”
/////////
Ali Fuad Başgil’e Tehdit
Osman Turan, Ali Fuad Başgil, Mümtaz Turhan, Erol
Güngör gibi büyük ilim adamlarının da CHP’ye bakışları hiçbir vakit müspet
olmamıştır. Turan, Cumhurbaşkanı adayı olmak istediğinde önü kesilmiştir, hatta
tehdit edilmiştir. CHP iktidarı döneminde veya bürokratlarıyla toplum üstünde
hep baskı kurmuştur. Milliyetçi ilim adamları üniversitelerde istenmemiş, rahatsız
edilerek görev yapmaları engellenmiştir. Geçmişten 80’li yıllara geldiğimizde
millî ve manevi değerlere bağlı olan üniversite hocalarında, CHP’ye hep muhalif
bir duruş görülmüştür. Benim okuduğum 1980’li yıllarda İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi’nde durum böyleydi. Mehmet Kaplan, Muharrem Ergin, Faruk
Kadri Timurtaş, Ömer Faruk Akün, İbrahim Kafesoğlu, Nihat Çetin, Oktay
Aslanapa, Nihat Keklik ve diğer milliyetçi ilim adamları hiçbir vakit CHP’ye
yakın durmamışlardır. Peki bu partiye karşı kimleri destekliyorlardı? O dönemde
sağın merkezi olan Adalet Partisi ile Milliyetçi Hareket Partisi’ne taraf
olduklarını görüyorduk.
///////
Banarlı’nın Asil İsyanı
Büyük edebiyat tarihçimiz Nihad Sâmi Banarlı da mensup
olduğu milletin değerlerine sahip çıkmış ve millî hassasiyetlerini koruyarak
yazılar yazmış, eserler kaleme almıştır. Devlet
ve Devlet Terbiyesi baştan sona bu hassasiyetlerle örülmüştür. Türkiye’de
solculuğun içyüzünü anlatan Banarlı, Atatürk’ten sonra Türkiye’de yaşananları
“ihanet” olarak görür ve şu satırlarla duruma dikkat çeker: “Bu büyük adamın
daha vefâtı senesinde paralarımızdan ve pullarımızdan resminin silindiği
bilinir. Hayâtının son yıllarında en büyük bir hassasiyetle sarıldığı uydurma
dil fâciası’nın önünü geçme gayretleri de, ölümünden sonraki resmî makamlar
tarafından tersine çevrilmiş ve Atatürk, Türk milletine, ısrarlı bir şekilde
uydurma dil taraftarı gösterilmiştir. Çünkü uydurma dil, Türkiye’de son
zamanlarda çok işittiğimiz bir tâbirle, Marksist ve Leninist rejim kurmak
isteyenlerin plânladığı bir yıkım vâsıtasıdır.” Milliyetçi ve sağcı olanların
“Türk milliyetçiliği”nin icaplarını yerine getirmeleri gerektiğini belirten
Banarlı, bazılarının Türklüğün en büyük düşmanı olan Sol’a verdikleri imkânın
insanı çok acı düşüncelere sevk ettiğini belirtirken esasen günümüzdeki bazı olaylara
da ışık tutuyor.
///////
MC’yi Kimler Kurdu
1980 öncesinde kurulan Milliyetçi Cephe Hükümeti’nin mimarları
arasında milliyetçilerin ağabeyi Fethi Gemuhluoğlu ile Aydınlar Ocağı’nın
efsane Başkanı Prof. Dr. Süleyman Yalçın bulunuyor. Sağdaki bütün partilerin
liderlerini bir araya getiren her iki büyüğümüz, CHP’ye karşı bu millî gücün zeminini
hazırladılar ve Milliyetçi Cephe Hükümetini kurdurdular. 31 Mart 1975 tarihinde
kurulan koalisyon hükümetinde Adalet Partisi, Millî Selamet Partisi,
Cumhuriyetçi Güven Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi bir araya gelmiş ve bu
hükümet 21 Haziran 1977 tarihine kadar devam etmiştir. Daha sonra 2. MC de
kurulmuştur. O dönemde bütün muhafazakârlar, millî ve manevi değerlere bağlı
olan aydınlar, CHP’yi iktidara taşımamak için canla başla ve büyük fedakârlıkla
çalışıyorlardı.
/////
Tercüman Yazarları
Sağ basının kalesi olarak bilinen Tercüman gazetesinde, 1980’li yıllarda çalıştım. 70’li yıllarda ise
okuyucu olarak bu milliyetçi gazeteyi hep takip ettim. Başta Ahmet Kabaklı,
Ergun Göze ve Tarık Buğra olmak üzere Tercüman’ın bütün milliyetçi yazarları,
CHP’ye karşı tavırlıydı. Anadolu’da en çok okunan bu yazarlar, partiyi gayr-ı
millî buluyorlardı. Mesela Kabaklı Hoca’nın bu minvalde yüzlerce yazısı vardır.
Ve bunlar bibliyografyasına girmiştir. DİST, TKP, TİP ve SP gibi aşırı sol
kuruluş ve partilerle işbirliği hâlinde olan CHP’ye Kabaklı’nın şiddetle karşı
çıktığını görüyoruz. Bazı yazılarının başlığı şöyledir: “CHP Kapatılmalıdır!”,
CHP-Millet Savaşı”, “CHP’nin Oyununa Gelinmesin”, “CHP’ye İhtar”, “CHP’yi Kim
Kapatacak?”. Bunlar yüzlerce yazısından sadece bir kaçı. Yazarımızın CHP’yi
sert bir şekilde eleştirdiği bu yazılarından rahatlıkla bir kitap çıkar.
Hocamızın 1980’de, CHP’nin başında olan Bülent Ecevit’i eleştirdiği
yazılarından oluşan Ecurufya adlı kitabı yayımlandı. Şeyhülmuharririn olarak
bilinen Hocamızın yıllar sonra yazacağı Temellerin
Duruşması adlı eseri çok büyük bir ilgi görür ve baskı üstüne baskı yapar.
İki ciltlik eserin neredeyse tamamı Tek Parti Dönemi ve CHP hakkındadır.
Bilhassa CHP’nin 1940’lardan sonraki icraatı masaya yatırılır. Kitapta, CHP’de
“Basında Tek Parti Sansürü: Korkunç!” başlıklı bir bölüm vardır. Bu sayfalarda,
CHP’nin Matbuat Umum Müdürlüğü vasıtasıyla basın üzerinde nasıl sansür
uyguladığı belgeler eşliğinde gösteriliyor. Yakın tarihimizin objektif olarak
anlatıldığı Temellerin Duruşması, herkesin
başucu kitabı olmalıdır.
Son Nesil Yazarlar da Karşıydı
Yakınlarında bulunup tanıma fırsatı elde ettiğim
Yılmaz Öztuna, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu, S.
Ahmed Arvasi, Altan Deliorman, Dilâver Cebeci, Mehmed Niyazi, Abdurrahim
Balcıoğlu ve daha birçok ilim, fikir ve sanat adamı da CHP’ye iyi gözle
bakmamışlardır. Mesela, Anadolu’nun en çok sevilen şairlerinden Abdurrahim
Karakoç “Ortanın Solu ve Sosyalizm” dörtlüğünde CHP’yi şöyle silkeliyor: “Gök
yamansa kapatmaz sizdeki yırtıkları; / Verilen emek boştur, akıtılan ter boşa.
/ Ey daha geleceğin er doğmuş artıkları; / Bu katır hana sığmaz, yapılan semer
boşa.” Bugün de fikirlerine itimat ettiğim, omurgalı duruş sergileyen birçok
milliyetçi aydın, yazar ve akademisyen de CHP’yi sorgulamaktadır. Emperyalist Batılı
ülkelerin ve terör örgütlerinin hararetle desteklediği oluşumlara, yerli ve
millî münevverler kuşkulu yaklaşmaktadır. Geniş halk kesimleri de, -son seçimde
gördüğümüz gibi- yeni yüzyılın yıldızı olan Türkiye’mizin mimarı Cumhurbaşkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemekte ve tavrını Cumhur İttifakı’ndan yana
koymaktadır. Destan Şairimiz Gençosmanoğlu’nun “Anadolu’ya Yürüyenler”
dörtlüğü, tereddütte olanlara ders, ibret ve ışık olsun: “Ve ey benden bin yıl
sonraki neslim / Nedir seni sende yitiren bu hâl / Titre, kendine dön, öz
cevherini / Şehitler, gaziler tarihinden al.”
Mumtaz Turhan, Erol Güngör.