Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2308.42
BIST 100
9079.97
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Milli ve manevi değerlerimizin korunması seferberliği

Aslında bugün başka bir konuyu hazırlamıştım. Ancak, 29.01.2022 Tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2022/1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’ni önemli bulduğum için, diğer yazıyı bir hafta ertelemiş oldum. Yılın 1 numaralı Genelgesinin bu konuda olması manidardır. Bu genelge ne diyor? Özetle, toplumun milli ve manevi değerlerimize aykırı yayınlardan korunmasının sağlanması konusunda “bütün” kurum ve kuruluşlar ile yöneticilerin bizzat kendilerine “görev” veriliyor.

Genelge aile, çocuk ve gençleri açıklıkla zikrederken, bununla sınırlı olmaksızın “toplumun” tamamının korunmasını hedeflemiştir.

Genelge, kaleme alınma şekli itibarıyla, ulusal ve uluslararası düzeyde yasal düzenlemelere atıf yapan ve uygulamalara yönelik durum değerlendirmesi yapan bir üslupla yazılmıştır.

İçerik olarak da “tüm yazılı, sözlü ve görsel basın ve yayımların zararlı içerikleri” ile ilgili koruyucu ve önleyici tedbirlerin “kararlılıkla” alınmasını zorunlu hale getirmektedir.

“Toplumun temel dinamik ve değerlerine aykırı” unsurlar taşıyan içeriklerin, “toplum üzerindeki yıkıcı etkisini bertaraf” edecek adımların ivedilikle atılmasını zorunlu hale getirmektedir.

Bazı olumsuz ve zarara teşvik edici semboller ile zihinlerin hedef alınması önlenecek, aile ve çocuk dostu yapımlar teşvik edilecektir. Bu çalışmalar toplumsal yapıyı ve bütünlüğü koruyacak tüm yapımların teşvik edilmesi şeklinde uygulamayı gerektirmektedir. Zira, televizyonlardaki sadece sınırsız lüks hayatı, milli ve manevi değerlerimizden uzak yaşam biçimini özendiren diziler nedeniyle bu değerlerden kopuş açık veya sübliminal mesajlar olarak verilmektedir.

Bu nitelikteki yayınlara karşı da yaptırım uygulanması genelgede yer almaktadır. Ancak halihazırda mevcut olan konuyla ilgili mevzuattaki eksiklerin de giderilmesi gerekmektedir.

Sosyal medya dahil olmak üzere, ulusal ve yerel medya organlarının milli ve manevi değerlerimizi yıkıcı faaliyetlere karşı ilgili bütün kurumlar çok hızlı şekilde gerekli her türlü tedbiri alması gerekmektedir.

Sonuç olarak, toplumumuza zarar veren her türlü tehdit ve tehlikelere karşı bütün kurum ve kuruluşlarımızın gerekli hassasiyeti göstermesi zorunlu hale getirilmektedir.

İlgili kurum ve birim yöneticilerine de sürecin titizlikle takip edilmesi ve gereğinin yapılması görevi verilmiştir. Bu yolla bu görevin yerine getirilmesinde ihmali bulunanların de hukuki ve cezai sorumluluğunun dayanağı oluşturulmuştur.

Yukarında, detaylara girmeden, ana noktaları ile genelgeyi özetledik. Bu genelge “son yıllarda sosyal alanda atılmış en önemli adımlardan biri hatta en önemlisidir” denilebilir. Zira, bizim kadim medeniyetimizde “def’i şer, celbi nef’a râcihtir, yani, zararları uzaklaştırmak, faydalı işler yapmaktan daha önemlidir.” denilmektedir. Bu bağlamda söz konusu genelge ile toplumsal bozulmanın önlenmesi amaç haline getirilmiş olmakla, önemli bir adım atılmıştır.

Bu genelge mevcut sorunları tek başına çözmeye yeterli olacak mıdır? Kesinlikle “hayır”, zira, bir konunun mevzuatla düzenlenmesi başka, mevzuatın uygulanması ise başka bir meseledir. Mesela, biz AB’deki pek çok düzenlemenin tercümesini yaparak iç hukukumuza aktardığımız halde, aynı konularda AB düzeyine gelemedik, neden? Çünkü, uygulamacıların mevzuatı anlaması ve uygulama iradesine/kararlılığına sahip olması gereklidir. Umuyorum ki bu genelge, muhatapları nezdinde karşılık bulur ve samimiyetle uygulanır da toplumsal bozulma ve çözülmenin önüne geçilmiş olur. Bu bağlamda, bu genelgenin düzenli şekilde uygulanmasının sağlanması ancak, kamuoyunun dikkatinin bu genelgenin uygulanmasının sağlanmasına çekilmesi, hatalı görülen yayınlar ile ilgili de bu genelgeye atıf yaparak şikayet/bildirim yolunun aktif ve yoğun şekilde işletilmesi halinde, genelgenin gerçekleştirme ve uygulanması mümkün olacak ve yaygınlaşacaktır. Yoksa, mevcut dağ gibi büyümüş sorunlar, 20 seneden sonra gelen bir genelge ile çözülmez. Asıl mesele, çözecek idarecileri ve uygulayıcıları bulmaktır. Eğer toplumsal sahiplenme, destek ve farkındalık olursa, bu genelgenin uygulanmasına yönelik sonuçların çıkması ümit edilebilir.

Bununla eş zamanlı olarak; Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Medya ve İletişim Bakanlığı beşlisi oluşturulup bu beş bakanlığın üst koordinasyonunun da bir merkezden senkronize çalışabileceği sistemi kurmalıyız. Mevcut dağınık ve sistemsiz hükumet yapısını sistemli bir devlet mekanizması ile yürütmeliyiz. Anadolunun binlerce yıllık derin aklındaki “Anadolu İrfanı” modeli ile bu beş bakanlığı birbiri ile ve tek bir politika ile çalıştırırsak geçeceğe güvenle bakabiliriz. Zira, ülkemizin en büyük sorunlarından biri içerik üretimidir. Bilinçaltı yerleşimcilik konusunda çok hızlı şekilde kapasite geliştirilmesi sağlanmalıdır. Çok acil bir şekilde, rol modelleri, âbide şahsiyetleri, örnek davranışları öne çıkartan; bilinç altı çakma, yerleştirme konularında çalışan güçlü merkezler oluşturulmalıdır. Özellikle negatif değerler ile yapılan dizi, program vb yayınlar acilen yasaklanmalı. Milli ve manevi değerlerimizi tahrip eden eylem ve söylemler medya eli ile alkışlattırılmamalıdır. Buna ilave olarak, Z kuşağı olarak adlandırılan gençlerin toplumla ortak dilinin oluşturulması ve bunun nasıl oluşturulacağının da modellemesinin yapılması gereklidir. Son olarak tartışma programlarının “horoz dövüşü, faydasız kavga, lüzumsuz polemik” havasından çıkartılıp, aklı selim arayışına evrilmesi çok acil sağlanmalıdır. Zira bu sağlandığı takdirde, toplum, sürekli ihtilaf üreten ve ihtilaftan beslenen yapıdan, aklı selimde uzlaşan yapıya evrilecektir.

 
ABONE OL
Deniz feneri detay
Deniz feneri detay
Kızılay 160x600
TDV ramazan