Milli olmadan Dünya yönetilemez!
Bugün
dünyaya bakıldığında belli başlı ülkeler dünya yönetiminde söz sahibidir. Bu
söz sahipliği sadece parayla sadece teknoloji ile alakalı değildir. Kendileri
olmak ile Milli olmak ile alakalıdır.
Milli olmak ne demektir?
Kendi
değerlerinde kendi üretimini yapmak demek, Milli/Milli Görüş olmak demektir.
Bilimsel bilgiyi üretecek teknolojik bilgiyi üretecek. Her şeyleri ile
ürettikleri her değer ile Milli olacaklar demektir.
Dün
Amerika’ya baktığınızda tamamen bir Avrupa karması olan Alman, İngiliz, İskoç,
İtalyan, vesaire milletleri görürsünüz. Dün kimi ürettikleri Alman, İngiliz,
İskoç, İtalyan iken bugün Amerika’ya baktığınızda tamamen her ürettiği koyu bir
Milli Amerika’ndır. Her teknolojisi, ölçü birimleri, bilgisi ile her şeyiyle
katışıksız Amerika’n Milli Görüşü (!) eseridir. Buna Amerika’nın kilisesi yani
dini de dâhildir.
Aynı
durum dün de bugün de Almanya, İngiltere ve Fransa için de böyledir. Neredeyse
her şeyleri Millidir. Avrupa’nın her ülkesinin kiliseleri de Millidir. Her
şeyleri ile Milli oldukları için bu kadar güç toplayabilmiş ve dünya
hâkimiyetinde bu kadar söz sahibi olmuşlardır.
Milli
olmayı tamamlayamayan ülkeler dünya yönetiminde söz sahibi olamamışlardır.
Örneğin Japonya örneğin Türkiye… Bu tespit özel olarak ne dünü ne bugünü
kastetmektedir. Yapısal olarak genel bir değerlendirmedir. Üç kanun oradan beş
kanun buradan alıp kendi kanunlarınızı yapamıyorsanız Millilik ülkenizde henüz tam
manasıyla bulunmuyor demektir. Milli Bilgi Sistemleriniz yoksa kendi
ürettiğiniz her şey Milli değilse henüz tam manasıyla bulunmuyor demektir.
Japonya’nın 1941 yılında Amerikan Deniz gücünü
neredeyse yok ettiği Pearl Harbor baskınını kendi üretimi olan uçak ve uçak
gemileri ile yapması bunu çok iyi anlatır. Dünya Halk Oyunları Yarışması’nda
birinciliği hiçbir ülkeye bırakmayan ama Eurovision Şarkı Yarışması’nda
neredeyse hep sonlarda yer alan bir ülke olmamız ne demek istediğimizi çok iyi
anlatır.
1973
yılına kadar dünya teknik terimlerinin Almanca olduğu en azından teknik
çevrelerce bilindik bir durumdur. O Almanya’nın bir endüstri devrimi olmasa,
roket teknolojisi başarısı olmasa belki de hâlâ Aya ayak basılmamış olacaktı.
Tüm dünyanın konuştuğu Alman otomobilleri ile diğer endüstrisi ile Almanya
trilyon dolarlar kazanmamış olacaktı.
1990
yılına kadar dünyayı iki kutupla bugün ise tek başına yönetmeye çalışan
Amerika, bunu kendine ait Milli Görüşü (!) ile başarabilmiştir. Amerika’nın
sadece Entertainment (Eğlence) Sektörü
geliri bugün 2 trilyon doları buluyor. Amerika, bugün dünya gelirinin üçte
birini 300 milyon cahil Amerikalı (kendi insanları bu veriyi söylüyor) ile mi
kazanıyor?
Almanya
ve Amerika sadece kendi insanları ile mi trilyon dolarlar kazanmıştır? Her
ülkeden her ırktan insanlarla kazanmışlardır. Ortaya koydukları Milli bir fikir
ve bu fikrin etrafına topladıkları bir kaç milyon zeki insan ile bunu
başarmışlardır. Ancak fikir, üretim bilgisi tamamen Millidir. Tamamen
Alman’dır, Amerikan’dır. Almanya ve Amerika iktidarı ve muhalefetiyle her
grubuyla fikir olarak bilgi olarak tamamen Millidir.
Japonya,
bugün dünyanın en büyük üçüncü ekonomisidir. Ancak dünyayı yönetme konusunda
dünya siyasetinde neredeyse yoklar. 2. Cihan Savaşından sonra öyle bir Kültür
Emperyalizmine uğramışlardır ki Japonya’nın Samuray ruhlu Şogun karakterli
insanlarının Millilikleri neredeyse kaybolmuştur.
Bugün
ülkemizde müspet gelişmeler, teknolojik yenilikler gözle görülüyor. Bilgilerimiz
ve üretimlerimiz gün geçtikçe Millileşiyor. Yeterli midir? Asla değildir. Ülke
bilgi kaynakları ile tamamen Millileşmelidir. Milli Bilgi Sistemleri kurulmalı
her alana ait Milli bilgiler üretilmelidir. Gelişme ve büyüme üstelik güçlü bir
ülke olabilmek ve kalabilmek ancak bu şekilde mümkün olur.
Ayrıca
Millilik meselesi neresinden bakarsanız bakın partilere, gruplara
indirgenmemelidir. Eğer böyle yapılırsa (keza bu makale yazıldığında böyle
yapılıyordu) ülke olarak kaybedilir. Milli olmak sadece bir partiye, bir gruba
ait bir mesele asla değildir. Hele hele Batılılaşma veya Doğululaşma hiç
değildir. Tamamen kendiniz olmak, kendi değerlerinizde üretim yapmak demektir.
Her partiye her gruba ait olması gereken bir mesele demektir. Ülkenin tamamına
ait bir mesele demektir.
Bugün Millilik maalesef ne Amerika’daki gibi ne Almanya’daki gibi ülkemizde henüz tam değildir. Bunun böyle olması için ilk önce “Eğitimden” başlayıp her üretilenin şakır şakır Milli olarak yapılması gerekir. Özellikle yasalarının Milli olması gereklidir. Olması gereken her şeyin yapılabilmesi için hem akademisyenlerin hem fikir adamlarının hem de siyasilerin Milli düşünmeleri elzemdir. Bunlar, Milli düşünce olmadan büyüyüp güçleneceklerini sanıyorlarsa ömürlerinin en büyük yanılgısı içindeler demektir.