Millî Mücadele’nin Zaman Akışı/Ali Bal
Mehmet Doğan imzalı kitap kapımızı çaldı. Millî Mücadele’nin resmî gerçeklerinin dışında bir kronoloji ile zihnimizi aydınlatan ve analiz gücümüzü artıran bu kitap ile bir dönemi daha iyi tahlil etme imkânına sahibiz. Mehmet Doğan imzalı kitaplar her zaman ezber bozmuştur. Gözümüz kapalı tarih okuduğumuzdan olsa gerek, Mehmet Doğan imzalı kitapları okurken şaşkınlık yaşıyoruz.
Şahsen ben, Mehmet Doğan ismini 1992’de duymuştum (lise öğrencisi idim). Edebiyat öğretmenimiz Hasan Hüseyin Cesur, bizlere ilk kez duyduğumuz yazarlardan bahsediyor ve zihin dünyamıza derin dalışlar yaparak uyuyan hücrelerimizi uyandırıyordu. Küçük bir ilçedeydik ama büyük büyük dünyalara kapı açıyordu hocamız. İşte o kapılardan biri de Mehmet Doğan idi. Bazen derse ara verip, şöyle başlıyordu hocamız: “Ne diyordu Batılılaşma İhaneti’nde Mehmet Doğan...” Ben, hemen hocamızın ağzından çıkan bu isimleri bir yere not ediyordum. Biraz çalışkan bir öğrenci idim, olur ya, hocamız sorarsa hemen cevap verecektim. Sair zamanlarda da hocamız konuşurken, ben araya girip, Mehmet Doğan, Batılılaşma İhaneti’nde şöyle şöyle diyordu, diyecektim. Bu, benim ufkumu açan bir taktik olmuştu. Küçük bir yerde yaşadığımızdan o yıllarda bu kitaplara ulaşmam zordu. 1994’te Ankara’yı gördüğümde ilk iş kitapçılara gitmek olmuştu. Üniversite eğitimimin başladığı yıllarda (1994-1998) zaman zaman Ankara’da misafir olduğum oluyordu. Bu kısa zamanların çoğunu kitapçılarda, özellikle de Akçağ’da geçiriyordum. İşte böyle bir dönemde Mehmet Doğan’ın kitaplarını alıp okumaya başlamıştım.
Edebiyat öğretmenimiz Hasan Hüseyin Cesur’un zikrettiği çok isim vardı. İhsan Süreyya Sırma diye başlar, Tanzimat’ın Götürdükleri’ni bir çırpıda özetlerdi hocamız. Elbette edebiyatın zirve isimlerini de onun sayesinde tanıma imkânı bulduk. Yavuz Bülent Bâkiler’den şiirler okurdu. İsmet Özel’e çok ayrı bir saygısı vardı, bize onun farklı duruşunu anlatır ve şiirlerini okurdu. 1992’den itibaren İsmet Özel ismi ayrı bir yere sahip olmuştu bende. Hocamız vesilesiyle Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu gibi isimleri de birer birer tanımaya başlamıştık. Tabii ki Necip Fazıl başta gelen isimdi ve hocamız, özellikle tiyatrolarından bahsederdi. Daha birçok isim hafızama onun vesile ile kazınmıştı. Hocamızın derslere ara verip de şiirler okuması, ülke ve dünya gündemine dair ufkumuzu açan konuşmalar yapması, yıl sonu müsâmereleri yapması, tiyatro çalışmalarımız, hiç unutmuyorum, sanırım Gafletin Bedeli isimli bir piyesti, ben de görev almıştım. İşte böyle zamanlardı Mehmet Doğan ismiyle tanışmam. 1992-93 yıllarında kendisini gıyâbî olarak tanımıştım. Sonraki yıllarda eserlerini alıp okuma imkânımız da oldu. Gıyâbî tanışıklığın vicahiye dönüşmesi 2007 yılında Tokat’ta bir sempozyum vesilesiyle oldu ama onunla asıl birebir tanışmamız bu yıl Edirne’de yapılan Türkçenin 13. Uluslararası Şiir Şöleni’nde oldu. Kendisiyle kitapları hakkında sohbet etme imkânım da olmuştu. Şimdi yeni bir kitapla Mehmet Doğan’ın işaret ettiği yoldayım.
“Millî Mücadele’nin Zaman Akışı” isimli kitabını imzalayarak gönderme lütfunda bulunan değerli büyüğümüz ve TYB Şeref Başkanımız D. Mehmet Doğan’a buradan teşekkür ediyorum. Yazar Yayınları’ndan çıkan kitap, Aralık 2019’da 1. baskısını yapmış. Kitabın alt başlığı “Cihan Harbi’nden Cumhuriyet’e izahlı kronoloji” şeklindedir. 172 sayfalık kitapta Milli Mücadele’nin seyrini gerçeklerle yüzleşerek okuyorsunuz. Evet, en önemli konu “yüzleşmek” ve biz bundan kaçıyoruz. Tarihimizin karanlık noktalarını aydınlatmayı amaçlayan bu kitap, aslında kaybettiğimiz değerleri de bulabilmemiz için hakikat kapıları aralıyor bize. Sunuş yazısında bile alışageldiğimiz durumları değiştirmeye dönük ipuçları var. Dikkatimi çeken ve gerçekten de gözümüzden kaçan bir konu olan Mondros Mütarekesi’nin 100. yılında sessiz kalışımız idi. Sayın Doğan, bu noktaya nazar-ı dikkatimizi celp ederek, nasıl bir tarih okuması yapmamız gerektiğini de gösteriyor. 1914’te başlayıp, 29 Ekim 1923 Cumhuriyet’in ilanına kadar olan sürecin tahlilini okuyor, derin derin düşünüyorsunuz.
Tarih okumalarında öğrendiklerimize, millî duyguların heyecanına kapılıp hemen teslim olmakla hemen itiraz etmek yanlıştır. Siyasî ve sosyal olayları devrin ruhuna uygun değerlendirmek icap eder. Her olay devrin şartlarıyla doğru anlaşılabilir. D. Mehmet Doğan, devrin şartlarını da gözeterek bize çok ayrıntılı bir fotoğraf sunuyor. Gerçeklerle yüzleşmekten korkmadan “Millî Mücadele’nin Zaman Akışı”nı okuyalım. Zira çok ezber bozulacak, çoklarının rahatı kaçacak!