Milli Kültür Şurası'na Doğru
GEÇENLERDE gerçekleşen Şehirleşme Şurası'nın faydaları görülmeye başlandı. Mesela Taksim'de yapılacak olan caminin yüksekliğinin çevreye uygun olacağı ve çevredeki diğer mabetleri ve tarihu00ee eserleri gölgeleyecek şekilde yapılmayacağı kararı, doğrusu çok sevindirici ve isabetlidir. Demek ki, medeniyetin merkezi kabul edilen şehirlerin temel hassasiyetleri, bundan böyle göz önünde tutulacaktır. Bu sahada yıllardan beri çalışmalar yürüten ve kalem oynatan biri olarak şura başlamadan önce bazı düşüncelerimi paylaşmak isterim. Şüphesiz iyi hazırlık yapılması ve şuranın, yani meşveretin bugünkü deyimle danışmanın hakkının verilmesi ülke yararına olacaktır. Öyleyse bu00eegane kalmak doğru değil. Biz fikirlerimizi yazar, söyleriz. Danışma ihtiyacı duyan olursa da 40 yıllık tecrübe birikimimizi, hocalarımızdan aldıklarımızı cömertçe paylaşırız.
Ölü doğum olmasın
Öncelikle Şura'nın Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenleniyor olması sevindiricidir. Böyle bir üst şemsiyeye ihtiyaç vardı. Ama içinin mutlaka doldurulması gerek. Birkaç yıl önce sessiz sedasız bir şekilde "Kültür Çalıştayı" adıyla bir program düzenlendi. Bu bir ölü doğumdu. Hiçbir faydası olmadı. Hiç sesi, yankısı ve yararı görülmedi. Kültür ve sanatın merkezinde olanların bile haftalar sonra haberi oldu bu çalıştaydan. Sadece belediye kültür birimlerinin bir araya gelip hoşça vakit geçirdiği bir çalıştaydı sanırım. Ama kötü ve hazırlıksız organizasyonlar için iyi bir örnekti bu çalıştay. Boşuna masraftı, unutuldu gitti.
27 yıl sonra yeniden
Şimdi 27 yıl aradan sonra 3. Milli Kültür Şurası toplanıyor. Muhtemelen bu ay içinde veya önümüzdeki bir iki ay içinde gerçekleşecek. İlk şura 1982, ikincisi 1989 yılında gerçekleşmişti. Şimdi üçüncüsü yapılacak. Aslında sadece bu manzara bile, bizim kültür ve sanata çarpık bakışımızı gösteriyor. Ekonomi veya diğer konularla ilgili pek çok istişare toplantıları yapıldığı halde kültürel meseleler nedense es geçilir, önemsenmez. Nitekim Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, yıllardan beri bu konuya dikkat çekmekte, eğitimde ve kültürde geri kalındığına işaret etmektedir. Şükürler olsun ki başta müfredat konusu olmak üzere eğitimde ciddi çabalar gözleniyor artık. Sıra kültürde!
Şura'ya çağrılacak isimler
Basında Milli Kültür Şurası hakkında çıkan haberlerde, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı'nın şura öncesinde kültür ve sanat dünyasının önemli isimleriyle gruplar halinde istişarelerde bulunduğu belirtiliyor. Bu isimlere baktım, çoğu isabetle seçilmiş ve konu hakkında emeği, çabası ve fikirleri olan kültür sanat adamları. Şüphesiz bu fikir alışverişlerinin pek çok faydası olacaktır. Yalnız şuna dikkat çekmek isterim ki, sadece medyada tanınan, kültür sanat dünyasında da adını duyurmuş olanlar değil, sessiz sedasız bir şekilde yıllardan beri çalışmalarını azimle sürdüren kişi ve kurumlar da şuraya çağrılmalı ve düşüncelerine müracaat edilmelidir. Aksi takdirde, şura güdük kalır, istenen netice de elde edilmez. Ben bu vesile ile şurada ele alınması gereken hususlar hakkında bazı tekliflerimi, düşüncelerimi toplu olarak arzediyorum:
EKSİKLER TAMAMLANMALI
- Geç de olsa şuranın toplanacak olması, faydalı, hayırlı ve iyi olmuştur. Bu vesile ile kendisi bir siyasetçi olmadan önce bir kültür ve düşünce adamı, yazar olan Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Nabi Avcı Beyefendiyi yürekten kutlarım. İnşallah konuyla ilgili eksiklikler tamamlanır, ihmaller biter, yapılmış olan hatalar telafi edilir.
ŞURA DAHA SIK YAPILMALI
- Bence bu şurada alınacak ilk karar, sürekliliği sağlamaktır. Yani 27 yıl sonra 4. Kültür Şurası yapılmamalıdır. Her yıl olmasa bile en azından iki yılda bir bu danışma meclisi mutlaka İstanbul'da toplanmalıdır.
KATILIM GENİŞ OLMALI
- Şüphesiz bu tür şuraların en mühim özelliği, geniş katılımla yapılmış olmasıdır. Yani sadece seçkin zevatın iştiraki ve fikir beyanları ile bu toplantılar resmi buluşmaya dönüştürülmemeli. Her kesimden bu konuda ciddi olarak faaliyet gösterenler tespit edilmeli, çağrılmalıdır.
DERNEK VE VAKIFLAR ÇAĞRILMALI
- Şüphesiz isimler önemlidir. Sanatkarlar ve yazarlar olacaktır. Ama 40-50 yıldan beri kültür ve sanat alanında yılmadan usanmadan emek veren, çaba gösteren, sanatkarlara sahip çıkan dernek ve vakıflar da ihmal edilmemelidir. Onların görüşü hakikaten çok mühimdir. Zira sahada olanlar onlardır. Vatandaşlarla sürekli birlikte olanlar, dertlerini ve şikayetlerini dinleyenler, bu müesseselerin yöneticileridir. Belli başlı vakıf ve derneklerin idarecileri mutlaka Milli Kültür Şurası'na davet edilmeli ve değerli fikirlerinden istifade edilmelidir.
YAŞANAN SIKINTILAR ANLATILMALI
- Toplantılarda ülkemiz kültür ve sanat sahasındaki çalışmalarda yaşanan sıkıntılar, rahatlıkla ifade edilebilmeli, tahliller yapılabilmeli, çözüm yolları ayrıntılı biçimde konuşulmalı ve bulunmalıdır.
BELEDİYELERİN FONKSİYONU
- Son yıllarda kültür ve sanat faaliyetlerinde sorumluluk üstlenen ve gerçekten değerli çalışmalara imza atan belediyelerin kültür müdürleri de unutulmamalı. Başta İBB Kültür Daire Başkanlığı. Kültüre ve sanata değer vermeyen belediyeler de var. Mesela İstanbul'da 39 ilçe arasında bu toplantıya katılmaya hak kazanacak olan, beş altı belediye temsilcisidir. Sadece onların çağrılması, diğer belediyelere de mesaj olacaktır. Türkiye 15 Temmuz 2016'dan bu yana bir istiklal ve istikbal mücadelesi veriyor. Seferberlik hali devam ediyor. 3. Milli Kültür Şurası'nın bu sıralarda toplanacak olması ülkemiz adına sevindiricidir. İnşallah hakkı verilerek gerçekleşir. Şimdiden hayırlı uğurlu olsun.