Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
29 Ağustos 2023

Milli Görüş Belediyeciliği

Bilir misiniz bilmem;

“27 Mart Yerel Yönetimler Bayramı” diye bir bayramımız vardır.

Daha sonra iktidara gelecek ve iktidardayken kapatılacak olan Refah Partisi, 27 Mart 1994 Seçimi’nde, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri ile birçok il- ilçe belediyesini kazanmıştı o tarihte.

Sayın Erdoğan’ı İstanbul’a Belediye Başkanı yapan seçim.

Bu seçimden önce, bir büyük ara yerel seçim zaferi var Refah Partisi’nin.

Rahmetli Necmettin Erbakan’ın liderliğindeki Milli Görüş, 1 Kasım 1992 tarihinde yapılan ara yerel seçimlerde birinciliği elde etmiş…

İstanbul’daki Bağcılar, Bahçelievler, Güngören, Tuzla belediyeleri Milli Görüş Belediyeciliği ile tanışmıştı.

Buralardaki başarılı yönetimler 27 Mart 1994’te yerel seçimler zaferini, bu seçimlerde elde edilen belediyelerdeki başarılı yönetimler ise 24 Aralık 1995 tarihindeki genel seçim zaferini getirmişti.

Ak Parti’nin çeyrek asra yaklaşan iktidarının zemininde de bu zaferler vardır.

Milli Görüş Belediyeciliği’ni genç genç bir gazeteci olarak çok yakından takip etme imkânım olmuştu.

Çok farklı bir ruh, çok farklı bir heyecan vardı o dönemlerde.

Belediyelerde “ibadet” aşkıyla çalışılıyordu adeta.

Aslında o belediye, bu belediye de yoktu.

Refah Partisi’nin bütün belediye başkanları birbirleriyle iletişim, koordinasyon halindeydi.

Bir belediye sıkıntıya düştüğünde, imkânı olan bir başka Refah Partili belediye anında yardıma koşardı.

Projelerini, birbirleriyle paylaşırdı belediyeler, aralarında “sen-ben çekişmesi” yoktu.

Bir belediye başkanı, daha sonra Refah Partisi iktidarını yıkacak olan “28 Şubat Zihniyeti”nin saldırısına uğradığında, diğer belediye başkanları hep birlikte savunurlardı.

O dönemlerin belediye başkanları, ülkenin iktidarına giden yolun belediyelerden geçtiğini, bütün Refah Partili belediyelerin başarılı olması gerektiğini çok iyi bilirlerdi.

Bunun için de hep birlikte hareket ederlerdi.

Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için ruhu vardı, o günlerde.

x

Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın yükselişinin en önemli dönüm noktası, elbette İstanbul Belediye Başkanlığı’ydı.

CHP zihniyetinin batırdığı İstanbul’u düze çıkartmak, Milli Görüş’e kalmıştı o günlerde.

Yolsuzluklar bir yandan, susuzluklar, çöp dağları diğer yandan…

İstanbul tam mânâsıyla perişan haldeyken, yerel seçim zaferi geldi.

Sayın Erdoğan Başkan oldu.

Çöp dağları kısa sürede eridi.

Belediyeye daha evvel 3 bine patlayan harcama kalemleri, 30’a mâl edilmeye başlandı.

Kara delikler tıkandı, susuzluk derdi bitti, İstanbul kısa sürede ayağa kalktı.

Sayın Erdoğan, daha sonra çoğu bakanlık koltuklarına oturacak olan ekip arkadaşlarıyla birlikte gecesini gündüzüne katıyordu.

Başarıyı getiren en önemli unsur ise, Milli Görüş Camiası’nın verdiği topyekûn destekti.

Teşkilâttaki en fakir insandan, o vakitlerin Milli Görüş Medyası’ndaki habere belediye otobüsleriyle giden gariban muhabirine kadar, herkes canını dişine takmış gayret gösteriyordu.

Zor günlerdi, çok zor…

Zamanın apoletlileri, medyadaki apoletsiz medya patronları, patronlar kulübü patronları, fondaş örgütler, politize olmuş yargı organları, dış güçler, iç güçler topyekûn saldırıyor…

Akıl almaz iftiralarla yıpratmaya çalışıyorlardı.

O kadar ki, Refah Partili belediyelerin, belediye otobüslerindeki “mini eteklilerin bacaklarına jilet attırdıkları” iftirası bile yayılıyordu, zamanın yarı çıplak gazeteleri üzerinden!..

Çok zor günlerin Sultanbeyli Belediye Başkanı Ali Nabi Koçak yaşadıklarını çok güzel anlatır, konuşmalarına rahatlıkla ulaşabilirsiniz sosyal medyadan.

Engeller mi, olacak elbette.

Birileri ne yaparlarsa yapsın, azimle, aşkla çalışırsanız başarıya Allah’ın izniyle ulaşırsınız.

O kadar ki, Konya Belediye Başkanı Halil Ürün’ün, büyük bir “borç bulamama krizi”ne giren zamanın koalisyonuna “Bizim belediyenin bütçesi fazla veriyor, size kredi açabilirim” dediğini hatırlarım!..

Bugün biraz nostalji yaptık değil mi?

Eskiye özlem…

Ankara’da yaşıyoruz, Mansur Yavaş’ın CHP belediyeciliği…

Malûm, sessiz, sakin, düşük yoğunluklu…

Belediye başkanı var ile yok arasında bir yerlerde.

İstanbul ise büsbütün dertli; orada 4.5 yıldır fiili olarak yok belediye başkanı.

Eli işte, gözü oynaşta olsa razı İstanbullu…

Eli de gözü de, Ankara’da, bir büyük hayalin peşinde koşarken…

Bunu yaparken bile, kendisine çok yakıştığına inandığı tatillerinden dakika sektirmezken…

Koca İstanbul, dertleriyle başbaşa.

Ve…

Biz bugün…

Muhalefetin perişan haline, bu paramparça olmuşluğuna, belediye yönetimlerin üstlendikleri görevleri yüzlerine gözlerine bulaştırmalarına rağmen “CHP yine kazanabilir mi?” sorusunu aklımızın bir kenarında tutmaktan alamıyoruz kendimizi…

Geçen yerel seçimde, İstanbul ve Ankara, çeyrek asır sonra nasıl oldu CHP’lilerin yönetimine girdi?

Seçim nasıl oldu da kaybedildi?

Özellikle İstanbul seçimi nasıl oldu da kaybedildi.

Bunların muhasebesi sağlıklı bir şekilde yapıldı mı?

Malûm;

Hiçbir seçim çantada keklik değildir.

Hele belediye seçimleri hiç değildir!..

Vatandaş, “Bu seçim genel seçim değil. Ülkeyi değil, belediyeyi kimin yöneteceğine karar vereceğim nasılsa. Dur, iktidara bir sarı kart göstereyim!” diyebiliyor zaman zaman.

İktidar partileri tarihine baktığımızda, bol bol yerel seçim mağlubiyeti görmemizin önde gelen sebeplerinden biri de “Merkezi İdare”ye “ihtarda bulunma” arzusudur!

Bu yerel seçimlerde, CHP’nin elindeki yerlerin geri alınabilmesi, Sayın Erdoğan’a İstanbul’da destan yazdıran Milli Görüş Ruhu’nun alanda olmasına bağlı.

Batmış, bitmiş bu muhalefet. Güle oynaya alırız hepsini!” diyen var mı, bilemiyorum da…

Bazı belediyelerin, bu tasarruf çağında çılgın konserler düzenlemeleri…

Burundan kıl aldırmaz hallerini devam ettirmeleri, bazı gerçeklerin farkında olunmadığını düşündürüyor.

Büyükşehirlerin sosyolojisi hızla değişiyor ve yeni yeni, lüks lüks binaların kondurulduğu yerlerde, muhalefet ağırlığı gittikçe artıyor…

Propaganda faaliyetleri de gittikçe zorlaşıyor!..

Bu zorluklar ancak “Milli Görüş Ruhu” ile aşılabilir. Kolay mı, kin ve nefret duygularının gözlerini kararttığı insanların arasına girip, seçim çalışması yapmak!