Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.71
Gram Altın
2957.83
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
11 Nisan 2016

Milli Eğitim Bakanı'na rağmen!

Oldum olası bürokrasiye mesafeli olmuşumdur. Kibirli, kasıntılı, narsist halleri bir tarafa işleri karmaşık hale getirirler. Bir kısmının da bünyesi sahip olduğu makamın sorumluluğunu taşıyamayacak kadar zayıftır. Haliyle nepotizmin en yoğun yaşandığı alanlardır buralar. AK Parti iktidar olduğu günden bugüne işte bu seçkinci, halkı aşağılayan, kibirli bürokratik anlayışı yıkmak için büyük gayret sarf ediyor. Benim bürokratik kesime olan ön yargımı 31 Aralık 2015'te Ankara'da bir ortamda kendisine eğitim sistemiyle ilgili görüş ve eleştirilerimi sunduğum Sayın Nabi Avcı kırmıştır.

O gün Nabi Avcı ve Müsteşar Yusuf Tekin başta olmak üzere ilk defa karşımda olabildiğince mütevazı, derinlikli, eleştiriye ve yeniliğe açık, hakkaniyetli üst düzey yöneticileri görünce çok sevinmiş bir o kadar da umutlanmıştım. Elbette bu kanaatimin tüm bürokratlar için geçerli olmadığını söylemek durumundayım. Nabi Avcı, mütevazı ve bilge kişiliğiyle sadece eğitim camiasından değil toplumun birçok kesiminden de takdir gören ender bürokratlardan biridir. FETÖ ile mücadelede kurum olarak üzerine düşeni yapmakta ve bundan asla taviz vermemektedir. Bu konudaki titizliğini de biliyorum.

Bilindiği gibi milli eğitim, gerek personel gerekse yapı ve sistem bakımından ülkenin en büyük kurumlarından biridir. Onca düzenleme ve reforma rağmen bu devasa kurumda halliyle birtakım aksaklıklar, haksızlıklar, mağduriyetler yaşanabilmektedir. Nabi Avcı'ya intikal eden haksızlıklar Sayın Bakanın devreye girmesiyle anında giderilmekte bazıları da "bakana rağmen" yaşanmaya devam etmektedir. "Bakan tarafından giderilen bir mağduriyet nasıl olur da onun müdahalesine rağmen tekrar yaşanmaya devam eder" diye düşünüyorsanız yazıyı okumaya devam ediniz. Bu ilginç hadiseyi geçenlerde Özgür Eğitim-sen yöneticilerinden Milat yazarı Ali Aydın da köşesinde konu etmişti. Hadiseyi kısaca özetleyeyim.

Bolu Kıbrısçık İlçe Mili Eğitim Müdürlüğü'nde şube müdürü olarak görev yapan Numan Cengiz çocuğunun "rahatsızlığı" sebebiyle özür durumundan tayin ister ve atama kararnamesi ile Ankara Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne şube müdürü olarak atanır. Buraya kadar her şey normal. Ancak nedense kararnameye rağmen Numan Hoca göreve başlatılmaz. Ali Aydın'a göre bunun nedeni; ilçe milli eğitim müdürünün Numan Hoca ile çalışmak istememesi! Tabi bu süreçte atama kararnamesine rağmen maaşı yapılmayan Numan Cengiz hem ekonomik yönden hem de çocuğunun sağlık sorunları sebebiyle zor durumda kalıyor. İşin ilginç tarafı atama kararnamesine rağmen göreve başlatılmayan Numan Cengiz eş zamanlı olarak çıkarılan ikinci bir kararname ile Ankara'nın Bala İlçesine gönderilmek istenir.

Bu mesele Özgür Eğitim-sen tarafından gündeme getirilince Sayın Nabi Avcı hemen olaya müdahil oluyor ve mağduriyet "Bakan emri" ile derhal gideriliyor. Yani Numan Cengiz Yenimahalle İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'nde görevine dönüyor. Yani normalde hukuken olması gereken oluyor. Fakat asıl gariplik bundan sonra başlıyor. Öğreniyoruz ki bakan emri ile görevine başlayan şube müdürü daha göreve başlar başlamaz "görev yeri değişikliği" ile Bolu Kıbrısçık'a geri gönderiliyor! Öncelikle ne Numan Cengiz'i ne de bahsi geçen bürokratları tanımadığımı ifade etmek isterim. Benim için mühim olan hadisenin vahametidir.

Şimdi bu skandal, bir müdürün sırf kendisiyle çalışmak istememesi yüzünden gerçekleşmişse burada ciddi bir sorun var demektir. Hukukta keyfiliğe yer olmadığını bilmiyor mu bu arkadaşlar! Bolu'dan çocuğunun rahatsızlığı dolayısıyla Ankara'ya ataması yapılan şube müdürünü bakana rağmen aynı noktaya geri yollayan irade nasıl bir iradedir? İnanın anlamakta güçlük çekiyorum. Birileri bakana rağmen sistem üzerinde inisiyatif kullanma hakkını kendilerinde görüyorsa bu gerçekten çok vahim bir hadisedir. Oysa bürokratlar artık makamlarını kişisel çıkarları/hırsları için değil halka hizmet aracı olarak kullanmalıdır. On yıldır bunun için mücadele etmiyor muyuz?

Sayın Bakan bu ilginç atama öyküsünün aslını öğrenmeli ve bu tür skandalların önünü tez elden almalıdır. Çünkü bu tür vakalarda en çok "milli eğitim" kurumu zarar görecektir. Şu aşamada beni düşündüren Numan Hoca'nın otistik çocuğunun tedavi sürecidir. Kaldı ki bu sebeple atama istemiştir. Hiç değilse küçük Efe için bu mağduriyet giderilmelidir. Çünkü bu mesele aynı zamanda bir vicdan meseledir.

@ufukcoskunn