Milletvekillerinde kriter liyakat mi cinsel kimlik mi olacak?
Kadın STK'ları birkaç dönemdir daha fazla sayıda kadının meclise girmesi yönünde propaganda yapıp farkındalık oluşturuyor. Kadınlara seçilme hakkının verilmesinden günümüze, meclisteki kadın oranının hiçbir vakit arzu edildiği kadar yüksek olmadığı bir realite.
Kadınlara seçme ve seçilme hakkının birçok Avrupa ülkesinden önce verildiği iddiasından hareketle duyulan kıvanç, bu oranın siyasi tarihimizde istenir seviyeye çıkmaması sebebiyle hep gölgelendi.
Partilerin 7 Haziran seçimlerinde daha fazla sayıda kadın vekili meclise taşıma temennisi sıklıkla dile getirilmekte. Bu seçimi kadın adaylar üzerinden önemli kılan bir husus ise partilerin ilk kez başörtülü milletvekili adayı gösterebilecek olmaları.
CHP'nin dahi -sembolik de- olsa bir türbanlı aday göstereceği beklentisi oldukça yüksek. AK Parti'nin birden fazla başörtülü aday göstereceği ise kesin. Hatta önemli, büyük her vilayetten başörtülü bir kadın aday tercih edileceği de telaffuz edilmekte. MHP ve HDP'nin de -seçmen profili, hedef kitlesi göz önüne alındığında- başörtülü aday göstermesi bekleniyor.
Ülkemizdeki kadınlara gerçek anlamda seçilme hakkının verilmesi ancak gerçekleşmiş oluyor. İstatistiklere göre kadınların yarısının başını kapattığı bir ülkede gecikmeli de olsa tüm kadınların seçilme haklarına sahip olabilmesi sevindiriciu2026
Lakin partilerin aday belirleme sürecinde ana kriterlerini cinsiyet değil ehliyet ve liyakat üzerinden oluşturmaları bir zorunluluk. Seçim sonucu, vekillerin meclisteki dağılımı nasıl olursa olsun sonuçta meclise girmeye hak kazanan vekiller milletin temsilciliğini üstlenmiş olacak. Bu sebeple tüm partilerin tercihlerini söz konusu kriterler bağlamında yapmaları önemli.
Kişiye değil partiye oy veren, genel başkanın/parti liderinin peşinden giden, şahıs merkezli değil ideolojik tercih yapan bir seçmen kitlesine sahip olduğumuzdan partilerin kararı meclis profilini belirleyecek baş unsur. Elbette adayın, kararsız seçmen üzerindeki etkisini de gözden kaçırmamak lazım. Bununla birlikte esas faktörün lider bazlı gerçekleştiği kesin.
Kadınların daha etkin ve etkili siyasete çekilmeleri bağlamında tüm partilerin 7 Haziran seçimlerinde daha fazla kadın adaya yer vereceği beklentimiz yüksek. İlk kez başörtülü kadınların aday gösterilecek olması da bu oranı artıracak bir unsur olabilir.
Kadın vekillerin meclisteki oranlarının yükseltilmesi öteden beri savunduğumuz bir konu. Ancak aday adaylığı sürecinde kadın adayların başvuruları, erkek adayların ezici çoğunluğuyla kıyaslanamayacak kadar oldu. Kendilerini en üst düzeyde kadın vekil çıkartmaya programlamış partilerin bu ahval içerisinde nitelikten ziyade cinsel kimlik üzerinden tercihte bulunmaları sadece aday adayları için değil seçmen için de incitici olabilir.
'Ne olursa olsun kadın vekil çıkarmak zorundayız' düşüncesi ile mevcut başvurular içerisinden en iyilerinin tercih edilmesi isabetli olmayacaktır. Buna başörtülü vekil çıkarma temennisi/hassasiyeti de eklenirse aday listelerinin oluşturulmasında cinsel kimliğin ön plana çıkacağı aşikar.
Kadına yönelik pozitif ayrımcılığa her alanda karşı çıktığım gibi siyaset gibi "liyakat ve yetkinlik" isteyen bir alanda da birilerinin salt kadın olduğu, başörtülü olduğu için listelere alınmasını doğru bulacak, savunacak değilim.
Pozitif ayrımcılığı hep, geçmişteki erkeklerin/sistemin/geleneğin suçunun faturasının şimdinin erkeklerine çıkarılması olarak algılamışımdır. Eskinin erkeklerinin/sisteminin günahının vebali neden bugünün erkeklerine yüklensin?!
Elbette kadınların medya ve siyaset gibi erkekegemen alanlarda güçlenmesini, etkinleşmesini savunuyorum ama bu bir hak ediş ve emekle gerçekleşmek zorunda. Sahi, yarışmacılar, yarışmalardan önce bile birbirlerine, "İyi olan kazansın!" diyorlardı değil mi? Bizler neden siyaset gibi mühim bir konuda liyakati değil cinsiyeti belirleyici kılmaya çalışıyoruzu2026
Twitter.com/sabihadogann