Milletlerarası çetenin yalanı
“Tiyatro”, “kontrollü…”
3 Temmuz 2013 Mısır’da Tahrir ve Türkiye’de Taksim…
Ve 15 Temmuz…
Aynı senaryo…
“Mursi gitti, sıra Tayyip’te..” diyorlardı.
Binlerce masumu katlettiler.
Sloganları: adalet, hürriyet, eşitlik, birlik…(kardeşlik)
10 büyükelçi, elebaşların serbest bırakılması için Türkiye Cumhuriyeti’ne ültimatom verdi.
Kayseri provokasyonu da 2018 Altındağ olaylarının devamıdır.
Yalan, en yıkıcı silahları…
İşte o ibretlik yalanları:
139 yıl önce…
5 Ekim 1895…
Taşnak, Osmanlı Bankasını bastı, onlarca kişiyi öldürdü.
Bugün 15 Temmuz’a “kontrolü darbe”, “tiyatro” diyenlerin patronları o gün de darbe girişimine “tiyatro” diyorlardı…
İşte 139 yıl önce İttihatçıların bildirisi:
“Yâ eyyühellezine âmenü la telakku? bi’l-eydükûm ile tehlike? bi-terk elcihad ve esbâbâ
Vatandaşlar!
Ermenilerin hod-cinâne olan hareketleri ve pek çok biçarelerin kanlarına
girmeleri hepimizi dilhûn itdi. Bu hâller idare-i hâzıra fenâlıklarının
neticesi olduğu âşikârdır. Sultan Hamid kendi seyyi‘âtını kapatmak içün
‘âlem-i medeniyete karşu ‘umum İslamları kabahatli göstermek isteyor.
Şeri‘at-ı Muhammediyenin ve Kanun-ı Esasinin bize bahş itdiği hukuk-ı
meşru‘â-yı istihsâl hayat ve namusumuzu vikâye itmek zamanı geldi.
Haydin el birliğiyle İttihad ve ittifakımızı tevsi‘ idelim. İdare-i hâzıra-yı
müstebidanın İslâmiyete ‘Osmaniyete sürdüğü lekeyi silelim. İstabdâda
karşu hareketle hakk-ı sarîhimizi istirdâd idelim. Sahte nümâyişlere
aldanmayalım. Son pişmanlık faide virmez zira mahv oluyoruz. ‘Osmanlı
İttihâdî ve Terakki Cemiyeti”. (Ertan EMİN, https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/3304690)
Günümüz Türkçesiyle:
(Ey iman edenler!
Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın, cihadı ve sebebini terk etmeyin.
Vatandaşlar!
Ermenilerin kendini beğenmiş hareketleri ve pek çok masum insanın kanına girmeleri hepimizi derinden yaraladı. Bu durumun, mevcut idarenin kötülüklerinin bir sonucu olduğu açıktır. Sultan Hamid, kendi kötülüklerini örtbas etmek için tüm İslam alemini suçlu göstermek istiyor. Muhammed’in şeriatı ve Anayasanın bize bahşettiği meşru hakları elde etme, hayatımızı ve namusumuzu koruma zamanı geldi. Haydi, hep birlikte birlik ve beraberliğimizi genişletelim. Mevcut baskıcı yönetimin İslamiyet’e ve Osmanlı’ya sürdüğü lekeyi silelim. Baskıya karşı hareket ederek açık haklarımızı geri alalım. Sahte gösterilere aldanmayalım. Son pişmanlık fayda vermez çünkü yok oluyoruz. Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti)
Millî Birlik Komitesi, Millî Güvenlik Konseyi, 28 Şubat Bildirisi, Gezi, Yurtta Sulh Konseyi bildirileri aynı kalemden çıkma…
Siyonist tarikat…
İbrahim TEMO’nun 1889 Mayıs’ında ülkeyi “kurtarmak” için İttihad-ı Osmani adıyla kurduğu bu örgütün tüzüğü, İtalya Carbonari Mason Locasının tüzüğüyle aynı…
TEMO, 1908’de devleti ele geçirmiş, 30 Ekim 1918’de emperyalistlere teslim etmiştir.
İttihat ve Terakki: Birlik ve İlerleme
Sonuç: Felaket…
İttihat ve Terakkiden 11 yıl önce…
20 Mayıs 1878…
“Aziz vatanın bugünkü durumu ve idare tarzıyla yok olup” gitmesine karşı tedbir almak…” gerekçesiyle İstanbul Prodos Mason Locası üstadı Rum tüccar Cleanti Scalieri, Ali SUAVİLERle İngiliz himayesinde Çırağan Sarayını basmaya kalkışmıştı.
Masonların vatan sevdası(!)
FETÖ papazı Andrew BRUNSONLARI ve İttihat- Terakki’nin “UZLAŞICILARI” Meşveret’e devam ediyorlar.
Haziranda Bolivya’daydılar…
Darbeci General Zuniga:
"Yeni bir bakanlar kurulu olacak, devletimiz bu şekilde devam edemez. Vatanımızı kurtarmak istiyoruz. Devletin gücünü ele geçiren birkaç elitten bıktık artık. Demokrasiyi geri getireceğiz.” diyordu.
Bolivya’nın 15 Temmuz’u….
Derdest edilen Zuniga’dan “tiyatro” çıkışı:
"Ben masumum. Arce ile geçtiğimiz pazar günü bir araya geldik. Devlet Başkanı, bana durumun çok kötü olduğunu ve ülkenin son derece kritik bir süreçten geçtiğinden bahsetti. 'Popülaritemin yeniden yükselmesi için bir şeyler yapmalıyız.' dedi." diyor.
İsrail’in soykırımı da “tiyatro” imiş.
Türkiye, Mısır, Bolivya, Filistin…
***
TEŞEKKÜR
Damadım Samet Bora ÖZKILIÇ, 1 Temmuz’da amansız hastalıktan Rahmet i Rahman’a kavuştu. Tüm tedavi imkanlarını seferber eden Uzm. Dr. Sayın Serab UYAR Hanımefendi’ye ve Dr. Abdurrahman Yurtaslan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi personeline, acımızı paylaşan, varlıklarıyla bizleri teselli eden akraba, hısım ve dostlara sonsuz teşekkür ederiz.
Ruhuna El Fatiha…