Milletin rezilleri
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde Milletvekili “Anayasa'ya göre millet meclisine seçimle giren millet temsilcisi, saylav, mebus, parlamenter, vekil” diye tarif edilen, halk oylamasıyla seçilen, parlamento üyeliği olan ve kendisine yasama dokunulmazlığı verilen, bağımsız veya bir siyasi parti çatısı altında millet ve memleketi için faaliyetlerini yürüten, siyasal kimliğe sahip kişiyi ifade eder. Milletvekillerini biz bu anlayış ve düşünceyle seçiyoruz. Yani beni temsil etmek üzere seçip meclise gönderdiğim ve benim adıma mecliste çalışmalar yapan kişidir milletvekili.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ve HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları hakkında mahkeme tarafından verilen kesinleşmiş cezalara ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkereleri okunarak bilgiye sunulmuş, anayasa gereğince, Genel Kurulda okunan tezkerelerin ardından Berberoğlu, Güven ve Farisoğulları’nın milletvekilliği düşmüştü.
Pekala neydi suçları bu üç milletvekilinin.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı; Eski Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve “casusuluk” suçundan mahkûm olmuş Can Dündar’ın, 27 Mayıs 2015 günü CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu ile görüştüğü ve MİT TIR’ları görüntülerini Berberoğlu'ndan aldığını tespit etmiş, Fetullahçı Terör Örgütü ilk silahlı terör örgütü eylemi olarak tanımlanan MİT TIR’larının durdurulması görüntülerinin Can Dündar’a verdiği gerekçesiyle “siyasi ve askeri casusluk maksadıyla devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak” suçundan 5 yıl 10 ay hapis cezası almıştı. Yani Enis Berberoğlu benim devletimin sırlarını başka devletlere peşkeş çeken bir kişi. Bunun adı casusluk. Kendi devletini satan casus.
HDP Diyarbakır Milletvekili Musa Farisoğulları, Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı davada, “silahlı terör örgütüne üye olmak” suçundan 9 yıl, HDP Hakkâri Milletvekili Leyla Güven ise yine aynı mahkemece ve aynı suçtan 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmış, Farisoğulları ve Güven’in cezaları, Yargıtay 16. Ceza Dairesince onanmıştı. Yani Farisoğulları ve Güven bu millete kan kusturan, evlatları öksüz ve yetim, kadınları dul ve anneleri gözü yaşlı koyan lanet terör örgütünün birer üyeleri. Yıllardır bu devleti ve bu milleti çökertmek için dağları mesken tutmuş ve şehirleri kan gölüne çevirmiş bir örgütün mensubu bu kişiler, birer terörist. Kendi milletini öldüren terörist.
Haklarında verilmiş ve nihayetinde Yargıtayda kesinleşmiş kararları, Anayasa'nın 84. maddesinin, “Kesin hüküm olduğu takdirde, kesin hüküm giyen milletvekili hakkındaki hüküm, Genel Kurula bildirilir. Bildirildiği zaman milletvekilliği düşer.” hükmü gereği mecliste okunmuş, milletvekillikleri düşen kişiler de adli makamlarca tutuklanıp cezaevine gönderilmiştir.
Kendi devletine karşı casusluk ve teröristlik yapan kişilerin yaptıklarını değil de onların hükümlerinin mecliste okunmasını, milletvekilliklerinin düşürülmesini ve tutuklanarak cezaevine gönderilmesini eleştirenlere ne demek gerekir. Neyi veya kimleri savunuyorlar. Bu konuda terör örgütünün siyasi uzantısı olduğunu her defasında deklare eden HDP’ yi anlamak zor değil. Onlar zaten bu ilişkiyi gizlemiyor, bunu da meydanlarda açıkça dile getiriyorlar. Bebek katilini lider diye bağrına basıyor, Mehmetçiği şehit edenlerin leşlerinin ardından yas tutuyor, dağdaki teröristleri mecliste savunuyor, devletin imkânlarını teröristlere peşkeş çekiyor ve daha neler neler. Ya Atatürk’ün partisi olduğunu söyleyen CHP? Mevcut iktidarı düşürebilmek için terör örgütünün siyasi uzantısıyla birlikte yol yürümesi? Hükümeti zayıflatmak için devlet sırlarını ifşa etmesi? 250 vatandaşımı şehit eden FETÖ terör örgütüyle iş tutması?
Seçtiğimiz bu milletvekillerine biz böyle bir görev vermedik. Türkiye’de hiçbir parti mensubu da seçtiği ve Meclis’e gönderdiği milletvekiline böyle bir görev vermedi.
Asli görevlerini yapmayıp teröre hizmet eden bu kişiler milletin vekilleri olamazlar. Olsa olsa milletin rezilleri olurlar vesselam…