Milleti için canını veren kahraman
Dün kısaca değindiğimiz bütün
menfur gelişmelerden sonra devreye hainlere tek başına ders vererek destan yazan
Kolağası (kıdemli yüzbaşı) Çerkes Hasan giriyor. Edirnekapı Mısır
Tarlası Devamı Şehitliği’nde metfun olan Çerkes Hasan. Cuntacı ve hainlere
haddini bildirerek, gözünü kırpmadan canını veren kahraman. Tıpkı 15 Temmuz 2016 Darbe Kalkışması’nda
hainlere direnen Ömer Halisdemir gibi
bir civanmert.
*
Büyük bir metanetle ablası
Neşerek Kadınefendi’yi (15 Haziran
1876) defnettikten sonra, Çerkes Hasan artık Dersaadet’te tutulmayacağını
anlar.
Sultan Abdülaziz Han’ın hunharca
katledilmesinin üzerinden 12 gün geçmiştir. Kayınbirader Çerkes Hasan, Sultan
Abdülaziz’in uğradığı felâkete tahammül edemez. Sultan Abdülaziz’i tahttan
indiren başta Hüseyin Avni Paşa ve
diğer devlet görevlilerini sorumlu tutan Çerkes Hasan 15 Haziran 1876 günü Mithat Paşa’nın konağına giderek hükümet
toplantısını basma planları yapar.
*
Kuşanır silahlarını doğru Mithat
Paşa’nın Beyazıt’taki konağına gider. Haber getirdiğini söylemesi üzerine kapı
ağaları zorluk çıkarmaz. Mithat Paşa’nın konağında toplantı halinde bulunan
vekiller heyetini basar. Çeker silahını Hüseyin
Avni Paşa’yı göğsünden ve karnından yaralar, kamasını çıkarıp Ahmet Paşa’nın parmaklarını ve kulağını
keser, oturduğu yerde donup kalan Hariciye Nazırı Reşit Paşa’nın kafasına sıkar, Rüşdi,
Halet ve Mithat Paşalar harem dairesine kaçarak canlarını kurtarırlar. Fakat
Sultan Abdülaziz’i tahttan indiren ve şüpheli bir şekilde ölümüne sebep olan
hain darbecilerin çoğunu öldürür.
Hadiseyi haber alan inzibat olay
yerini basar. Çerkes Hasan, “teslim ol”
çağrısına direnmez; kaçmaya, kurtulmaya da çalışmaz. Merdivenlerden inerken Bahriye Kolağası Şükrü Bey’in hakareti
üzerine birkaç manga asker arasından sıyrılarak çizmesine sakladığı küçük
tabancasını çıkarıp ona da cezasını verir. Çerkes
Hasan bu vakada beş haini öldürür.
Haberi işiten ve telaşlanan İngiliz Büyükelçisi Sir Henri Eliotte, “Mithat Paşa’ya bir şey oldu mu?..” diye
sorar. Çünkü, Sultan Abdülaziz’in tahttan indirileceğini bilen dört kişiden
biri de bu büyükelçidir.
*
Çerkes Hasan, yakalandıktan sonra
Süleymaniye Kışlası’na götürülür. 17
Haziran 1876’de alelacele yargılanır. Mahkemede, “Şûrâ-yı Devlet Reisi Mithat Paşa ile Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet
Paşa’yı öldüremediğim için müteessirim, bîçâre zabit ve muhafızlarını istemeden
hırpaladığım için ise pişmanım. Nefsim için yapmadım, millet için yaptım.
Gayem; bundan sonra kimse padişah hâl etmek için böyle şeylere cesaret
edemesin. Cezama razıyım” der. Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra
da idamına karar verir. Hüküm aynı gün Beyazıt
Meydanı’nda iri bir dut ağacının dallarında infaz edilir. Cenazesi
Edirnekapı Mezarlığı’na (Mısır Tarlası
Devamı adası) defnedilir.
“Kinim
dinimdir!..” diyecek kadar kindar olan Hüseyin Avni Paşa’nın ölümü halk
arasında sevinçle karşılanırken, Çerkes Hasan Bey’e o nispetle acı duyulur. Hüseyin
Avni’nin baskısından kurtulan halk, Çerkes Hasan’ı destanlaştırır. Şiirler
yazar, ağıtlar yakar. Şairler mersiyeler kaleme alır.
*
Sultan Abdülaziz’in üzücü vefatı
ve Çerkes Hasan Vakâsı, Sultan 5.
Murad’ın kötü durumdaki asabı daha da bozulur. Bu olay üzerine zaten ruhsal bir
bunalımda olan Padişah 5. Murad’ın
durumu kötüleşir. Bunun üzerine zamanın bu işlerde mahir olan ricâli,
Padişah’ın tedavisi imkânsız bir hastalığa tutulduğuna dair rapor hazırlatır ve
Şeyhülislâm’dan fetva alır. Velîahd
Abdülhamid Efendi haberdar edilerek meşrutiyet ve bir Kanun-ı Esasî (anayasa)
ilân etmesi şartıyla kendisine taht vaat edilir. Sultan 5. Murad da hâl
edilerek 31 Ağustos 1876’da yerine Sultan 2. Abdülhamid geçirilir. Sultan
5. Murad hastalanıp tahttan indirildiğinde 1 milyon lira borcu vardır. İsraflar
yüzünden oluşan bu borçları da ödemek Ulu Hakan’a düşer.
*
Çerkes Hasan için, “O bir kahramandı” diyen Sultan 2.
Abdülhamid Han tahta çıkar çıkmaz, Beyazıt Meydanı’ndaki dut ağacını kestirip, Çerkes
Hasan’ın kabrini yaptırır. Üzerine de zarif bir hatla, “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, Harb Okulunu
bitirip, kıdemli yüzbaşı rütbesindeyken genç yaşında (26) velînîmeti uğrunda
fedâ-yı cân eden Çerkes Hasan Bey’in kabridir” yazdırır.
*
İşte Edirnekapı Mısır Tarlası Devamı Kabristanı şu
günlerde de çok perişan, Çerkes Hasan gibi nice kahramanın, devlet adamının,
sanatkârın, ulemanın taşları devrilmiş kırılmış, bir utanç vesikası gibi orta
yerde duruyor. Yok mu bir ahde vefâ gösterecek?!..
Çerkes Hasan ve bu vatan için can
vermiş şühedâyı rahmetle yâd ediyoruz.
***
SEFER BİZDEN, ZAFER ALLAH’TAN
Ne diyor Safahat’ında merhum
Mehmed Âkif Ersoy, “Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! / Beş bin
senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? / “Târîh”i “tekerrür” diye ta’rîf
ediyorlar; / Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?..”
*
Gelelim bugüne... Millî iradeyi
sandığa yansıtan ilk Başbakan Adnan
Menderes’i astıranlar, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ı zehirletenler, 54. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Necmeddin Erbakan’a görevden el
çektirenler, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu’nu havada imha edenler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a darbe üstüne
darbe vuranlar... Kim bunlar; Sultan
Abdülaziz’in, Sultan 2. Abdülhamid’in
şahsında bu millete diz çöktürmeye çalıştıysa onlar.
En son 15 Temmuz Darbe Kalkışması’nda
Recep Tayyip Erdoğan’ı hâl etmek isteyenler kimlerdi?.. En yakınındakiler;
emrindekiler. Sultan Abdülaziz
yanındaki hainlere bir şans daha vererek affetti; hayatıyla ödedi. Erdoğan şu
anda hem içerden hem de dışarıdan satın alınan sırtlanlar sürüsüne “sefer bizden, zafer Allah’tan” diyerek
var gücüyle direniyor.
“Şüphesiz ki Allah adil olanları sever.” (Mâide, 42)
*
Millî rûhu harekete geçirdiği
için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da aynı sınamalardan geçiyor. Millet
ondan vazgeçmedikçe bütün sınamalar boşa çıkacak. İnşâallah, bu ülke “Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek
Devlet” ülküsüyle ilelebet pâyidâr olacak.