Dolar (USD)
35.18
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2966.40
BIST 100
9724.5
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
08 Ağustos 2024

​Millet olma vasfımızı kaybetmeyelim

Tahir, köyde doğmuş büyümüş, ilkokul mezunu, çiftçilik yapan bir arkadaşım. Sıkı bir AK Parti muhalifidir.

Geçenlerde Erdoğan’ın İsrail çıkışı üzerine şöyle bir cümle kurdu; “Şayet İsrail sınırlarımıza kadar gelirse en önde beni yazsınlar, askerliğimi komando olarak yaptım, her türlü silahı da kullanırım. Bu vatan için gözümü kırpmadan canımı veririm.”

Tahir, bir üniversite mezunu olsaydı muhtemelen bu denli keskin, içten ve samimi bir cümle kuramayacaktı. Zira bu ülkede eğitim seviyesi yükseldikçe mensubiyet duygusu körelir.

Bu insanlar, partizanlıkla devleti ve milleti birbirinden ayıracak kadar duru bir zihne sahipler. Çünkü millet olma şuuru bunu gerektirir.

Küresel emperyalist düzenin Türkiye’de olmasını istemediği tek şey, inanın budur. Bu topraklarda millet olma şuuruna yönelik yıllardır çok çeşitli operasyonlar tertip edilmedi mi?

Malumunuz, yıllardır Türk-Kürt, Sünni-Alevi, sağ-sol türünden ayrışmalar Gladyo’nun ve içerideki işbirlikçilerinin marifetiyle tezgâhlanmıştır.

Açıkçası darbe zihniyetinin ürettiği düşünce kalıplarıyla, uşak ruhlu ezik aydınlarıyla, satın alınmış siyasetçileriyle bu topraklarda yaşayan şerefli insanların millet olma vasfı ellerinden alınmak istendi.

Bunu kasıtlı yaptılar.

Mason Locası tarafından tezgâhlanmış bir Fransız İhtilali, Rothschild’ler tarafından planlanan Napolyon savaşları, Bolşevik Devrimi, 1. Dünya savaşı ve muhtemel 3. Dünya Savaşı…

Evet, tüm bunlar okullarda öğretildiğinden farklı olarak millet olma vasfının ortadan kaldırılması için yapıldı ve yapılıyor.

Asıl hedef ise, davranışçı psikolojinin teknolojiye uyarlanması suretiyle, davranışları değiştirerek bilinci dizayn etmek ve piyasaya programlanmış robotlar imal etmek.

Teknoloji, medya ve film endüstrisiyle de insanları topyekûn ‘steryotip’lere dönüştürmek. Böylesi korkunç bir döneme çoktan adım attık bile.

Olimpos Kurulu olarak da bilinen 300'ler Komitesi bakın biz insanlar için neler planlanıyor?

Gelişmiş ülkelerde çıkarılacak sınırlı çerçevedeki savaşlarla nüfusu azaltmak, Üçüncü Dünya ülkelerinde ise açlık ve salgınlarla gereksiz nüfustan kurtulmak.

Halkın ahlaki değerlerini yozlaştırılması;

Aile ve evlilik kavramları çökertilecektir. Aile içinde dejenere edilmiş cinsellik, uyuşturucu kullanımı ve uygunsuz konuşma tarzı teşvik edilecektir. Bu iş için de “ünlü yıldızlar” kullanılacaktır.

Tavistock’taki sosyal bilimler uzmanlarınca piyasaya sürülen bazı “yıldızlar” Madonna, Kate Moss ve Britney Spears ve daha niceleri…

Sinema, televizyon, moda, iş dünyası, talk şovlar gibi alanlarda boy gösteren ünlüler kendilerinin aslında Sigmund Freud’un yeğeni olan Edward Bernays ve Tavistock’taki diğer bilim adamlarının ürünleri olduklarını çok iyi biliyorlar.

Komite, kabala kültü gibi sapkın akımların ritüel ve dini uygulamalarını “yıldızlar” kanalıyla geniş kitlelere duyuruyor.

Diğer taraftan işsizlik arttıkça işsiz ve ümitsiz işçi gruplarının alkol ve uyuşturucu batağına saplanması sağlanmalıdır. Gençlerin müzik, uyuşturucu ve pornografi ile sisteme karşı isyanları teşvik edilmeli ve sonunda aile kurumu yıkılmalıdır.

Bu konuda Komite Tavistock Enstitüsü’nü bir plan hazırlamakla görevlendirmiştir.

Dünyadaki insanların kendilerini kendi başlarına yönetmemeleri için krizler çıkarılacak ve bu krizler Komite tarafından yönetileceklerdir. Bu durum halkları demoralize ettiği gibi halk, kendisine sunulan seçenekler karşısında tam bir duyarsız topluluk haline dönüşecektir.

Neticede bugün ülkemizde de en hayati olaylara bile tepki veremeyecek şekilde bir akıl tutulması yaşanmıyor mu?

İşte yaşanmamalı diye bunları yazıyorum…