Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.72
Gram Altın
2957.57
BIST 100
9626.56
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
04 Ocak 2016

Millet liderini, lider de milletini buldu

İhsan Fazlıoğlu'nun Anlayış Dergisi'nde yayınlanan makalesinden bir alıntıyla başlayalım. "11 Ekim 1098'de Anadolu'da Türklere karşı yürütülen savaşlara katılan bir Papaz'ın günlüğünde şu dehşet verici cümle kayıtlıdır: "Her yerde Türkler!" Ağustos 1100'de ise Roma'da Papa II. Baschalis bunu doğrularcasına şu fetvayı yayımlar: "Müslümanlar eşittir Türkler." Böyle bir ortamda 11. yüzyıldan XVI. yüzyılın sonlarına kadar Avrupa'nın en önemli gündem maddesi ortaya çıkar: 'Türklere karşı sürekli savaş' Bu savaşları finanse edebilmek için toplanan verginin adı ise; 'Türk Vergisi'dir. Kuşkusuz bir Kürt olan Selahaddin Eyyubi de bu Türk tanımın içinde yer alıyordu. Yani Kürtler Malazgirt'te Alparslan'a özyönetim ve anadilde eğitim karşılığında destek vermedi! Anlayacağınız o dönemde gavurla çatışmayı göze alabilene Türk deniliyordu.(İsmet Özel) Çünkü millet, ırk ve kan birliği üzerinden değil ortak ilkeler ve idealler üzerinden tesis edilmişti. Kısacası kan birliği değil can birliği esastı. (İ.Fazlıoğlu) İslam'a hizmet edenin, yurdun huzur ve güvenliği için gayret gösterenin ırkına bakılmıyordu. Bu yüzdendir ki Papa II.Baschalis, "Müslümanlar eşittir Türkler" diyordu. Bu yüzdendir ki tarihin her döneminde Türklerin tarih sahnesinden silinmesi projesi sürekli gündemde tutulduu2026

Batı yüzyıllardır " Yalnızca Türkleri değil, onların tarihini de yenmek lazım" der. "Tarihini yenmek" bu çok önemli. Çünkü bir milletin hafızasını boşaltırsanız, uysal bir koyun gibi artık kellesini kendi rızasıyla uzatacaktır. Batının bilinçaltında Türk nefreti öylesine baskındır ki 1096'dan beri Türklere karşı yürüttükleri savaşı bir an olsun bitirmediler. Birinci Dünya Savaşı'nda tarih sahnesinden silemedikleri Türkleri( Anasır-ı İslam) cumhuriyet devrimleriyle perişan ettiler. O günden beri ne millet bir lider çıkarabildi ne de lider kendi milletini bulabildi!

İmparatorluğun son döneminde "Müslümanlar arasında bağı öylesine kuvvetlendirelim ki İngiliz hainliği ve hilekarlığı bu sağlam kayaya çarparak parçalansın" diyen Abdülhamid Han ne hazindir ki kendi içindeki hainler tarafından tasfiye edildi. Bunları neden yazıyorum? Çünkü bugün PKK'nın ve siyasi uzantılarının yol açtıkları tahribatı anlayabilmek için meselenin evvela tarihsel arka planına bakmamız icap ediyor da ondan. Çünkü Kürt meselesi Haçlı'nın gündemine Selahaddin Eyyübi'nin Kudüs'ü fethettiği gün girmiştir. Bu yüzdendir ki tarih boyunca Türk-Kürt birlikteliğini ve bu coğrafyanın tarihsel hafızasını yıkmak için mesai harcamaktadırlar. 1000 yıldır başarılamayan, bozulamayan kadim ittifak ne yazık ki cumhuriyetle birlikte yerle bir edildi. Bu ülkede yapılan her darbenin yazılan her anayasanın, çıkarılan her kanunun arkasında dindar Kürtlerle Türklerin birlikteliğini engellemek yatmaktadır. Ne zaman Türkler, Kürtlere kucak açsa ve ne zaman bu iki kadim halk medeniyet ayarlarına dönecek olsa sonu hep hüsranla neticelenmiştir.

Tayyip Erdoğan bir lider olarak tarih sahnesine adım attığında gündeminde dindar Kürtlerle Türklerin kadim ittifakı yer almaktaydı. Bu ittifakın Türkiye'yi Ortadoğu'da da söz sahibi yapacağını ve kadim medeniyetin yeniden inşasında elimizi güçlendireceğini iyi tahlil etmişti. Tecrübeli lider, bir taraftan ülkeyi gerileten ve Gladyo'nun hizmetine sunan derin yapılarla mücadele ederken diğer taraftan da dağılan, birbirinden uzaklaştırılan farklılıkları ve siyasi parçalanmışlığı yeniden tesis etmek için gayret gösterdi. Gladyo'nun devlet içine sızmış yapıları tarafından bertaraf edilen ittifak çalışmaları bugünlerde yine taşeron bir örgüt olan PKK eliyle bertaraf edilmek isteniyor. Kobani olaylarında olduğu gibi ne zaman dindar Kürtler, Türklere bir adım yaklaşsa bu acımasız örgüt tarafından feci bir şekilde cezalandırılıyor. 7 Haziran sonrasında PKK ve HDP'nin özyönetim bahanesiyle kazdığı hendekler ve katledilen sivil Kürtler gerçekte 1000 yıllık bir kinin devamıdır. Bu katliamı yapanların Kürt olması bir şey değiştirmiyor. Bugün Haçlı zihniyetinin 1000 yıldır sürdürdüğü operasyonlarının son halkasını PKK ve HDP oluşturmaktadır.

Yani bu engelleme faaliyetleri, sıradan, spontane ve gündelik siyasetin içinde gerçekleşmemiştir. Yaşananların Kürtlerle Türklerin İslam medeniyeti çerçevesinde gerçekleştirecekleri ittifakla yakından bir ilgisi bulunmaktadır. Peki, meseleyi böyle okuyup burada bırakacak mıyız? Ne yapmalıyız? Son zamanlarda PKK'nın Kürtlere dönük gerçekleştirdiği ceza kesme işlemi vahim boyutlara ulaştı. Bu durum aynı zamanda bir güvenlik meselesidir ve devlet tam da bu noktada gereğini yapmaktadır. Güvenlik güçleri terörle mücadelede azami hassasiyet göstererek üzerine düşeni yaparken bizler ise HDP'nin çağrıları ve şiddet yanlısı söylemleri üzerinden Kürtlere dönük nefret dili üretmememiz gerekiyor. Elbette şiddeti körükleyen HDP'li yöneticilerin de yaptığı yanına kar kalmamalıdır. Çünkü bu durum kamuoyunun vicdanını rahatsız ediyor. Diğer taraftan hükümet demokratik reformları kaldığı yerden devam ettirmelidir. Her biri birer güvenlik uzmanı olan yazarlar da artık nefreti körüklemek yerine hükümeti demokratik reform yapması konusunda sıkıştırmalıdır.

HDP'nin niyeti üzüm yemek değil. HDP'nin amacı/görevi bu birlikteliği engellemek ve Kürtlerin hafızasını boşaltmaktır. Bu bakımdan bizlerin birinci sorumluluğu Kürtlerle Türkleri yan yana getirmek olmalıdır. Anadilde eğitim başta olmak üzere Kürtler lehine sonuçlanabilecek temel insan hakları alanında sağlam adımlar atılmalıdır. Hem de HDP muhatap alınmadan hatta onlar yokmuş gibi davranarak yapılmalıdır. Ne yani HDP olmazsa Kürtlerin demokratik hakları tesis edilemeyecek mi? Bugüne kadar HDP'ye rağmen atılmadı mı bu adımlar! PKK'nın harabeye döndürdüğü illere verilen destekler ortada. Demem o ki; Kürtleri inadına sahip çıkıp onları bu Haçlı artıklarının zulmünden emin kılmalıyız.

"Henüz zamanı gelmiş değil ama bir gün bütün Müslümanlar birden kalkınacaklar ve tek bir insan gibi hareket ederek gavurun boyunduruğunu kıracaklardır" demişti Abdülhamid Han. O gün gelmek üzeredir. Bu kervanın da lideri Erdoğan'dır. Bu millet liderini buldu, lider de milletiniu2026 Emin olun ülkeyi PKK ve HDP gibi virüslerden de temizleyeceğiz. Gayretimiz; tüm farklı kesimlerimizle birlikte bu ülkenin şerefli birer vatandaşları olmak içindir. Yeter ki hamasi nutuklarla, ezber laflarla ve bazı yazarların verdiği suni gazlarla değil ne yaptığımızı iyi bilerek ve sağlam adımlarla ilerleyelim.

@sivildemokrat

[email protected]