Millet Kütüphanesi
Bir milletin hafızasıdır kütüphaneler. Kütüphanelerde muhafaza edilen eserler bir milletin gücünü de ortaya koymaktadır. Dünya kültür tarihi açısından bakıldığında güçlü ve zengin arşivleri bulunan devletler bugün de ayaktadır, yarın da ayakta kalacaktır. Türk milleti de bu yönüyle kütüphanelere önem vermiş ve zengin eserlerle millî zenginliklerimizi koruma ve yaşatma azminde olmuştur. Millet Kütüphanesi de bu düşüncenin eseri olarak Ankara’da milletimizin hizmetine girmiştir.
TRT’de yayınlanan “Tarihin Arka Odası” programı, Millet Kütüphanesinden canlı verildi. Millet Kütüphanesi tanıtılmış oldu. İyi de oldu. Programın başlamasıyla sosyal medyada da etiketleme başladı. Takip etmeye çalıştım. Programda Murat Bardakçı, Erhan Afyoncu ve Nurhan Atasoy vardı. Uzun bir aradan sonra tekrar izleme imkânı bulduğumuz programın böyle önemli bir mekânda çekiliyor olması da değerliydi. Bazıları bunu eleştirdi, hakaret eden bile oldu. Millet Kütüphanesi sanki şahıslara aitmiş gibi ahmakça bir algıyla saldıranlar gafiller de olabiliyor. Olsun, bunlara aldırmak, böyle basit beyinlere vakit ayırmak bile onlara kıymet vermek anlamına geleceği için burada kapatıyor ve Millet Kütüphanesini anlatmaya geçiyorum.
Millet Kütüphanesinin sitesindeki şu bilgiyi buraya aynen alıyorum: “Cumhurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi kurulum çalışmalarına, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ın öncülüğünde 2015 yılında başlanmıştır. Kütüphane, 125.000 m² alanda 5.500 kişilik oturma kapasitesi ile okuyuculara hizmet vermektedir. Koleksiyonumuzda 2.000.000 basılı kitap, 12.500 adet basılı dergiye ait 2.000.000 sayı mevcuttur. Ayrıca, erişim sağlanan 56 adet veri tabanı içeriğinde; 550.000 e-kitap, 6.500.000 elektronik tez ve 60.000’e yakın e-dergiye ait 120.000.000 makale, rapor, vb. bulunmaktadır.”
Sadece Türk kültürü için değil, tüm dünya kültürleri için de bir kaynaktan ve uluslararası ağı olan zengin bir kütüphaneden bahsediyoruz. Kültür-sanat deyince mangalda kül bırakmayanların gözleri bağlanmış, dilleri lal olmuş, kalpleri kararmış olacak ki böyle bir eseri görmezden gelebiliyorlar. Millet Kütüphanesinin zenginliklerine kısa bir göz atalım.
Mevcut koleksiyon sayıları şöyle: Cihannümâ Salonunda 200 bin, Nadir Eserler Kütüphanesinde 50 bin, Nasreddin Hoca Çocuk Kütüphanesinde 25 bin, Süreli Yayınlar Salonunda 1550, Araştırma Kütüphanesinde 20 bin, Okuma Salonlarında 300 bin, Gençlik Kütüphanesinde 12 bin, Ses ve Görüntü Kütüphanesinde 10 bin koleksiyon bulunuyor. Sürekli zenginleşen ve özel koleksiyonlar da eklenen Millet Kütüphanesi 7/24 hizmet sağlıyor. Bunun için kütüphaneye üye olmak gerekiyor. Millet Kütüphanesinin resmi internet sitesinde yer alan bölümlerin de incelenmesi iyi olur. Kütüphanenin nasıl kullanılması gerektiğine dair “Sıkça Sorulan Sorular” bölümünün okunması araştırmacıların işini kolaylaştıracaktır.
“Tarihin Arka Odası” programıyla Millet Kütüphanesinin birçok yönünü de öğrenmiş olduk. Sergiler, seminerler ve etkinlikler için de bir merkez olmuş burası. Şu günlerde “Mürekkebin İzi Yazma Eserler Sergisi” var. Sergiye dair açıklama: “Medine’de, Kahire’de, Şam’da, Bağdat’ta, Buhara’da, Semerkand’da, Horasan’da, Konya’da, Bursa’da, İstanbul’da ve dünyanın pek çok farklı köşesinde üretilmiş kültür, sanat ve bilim faaliyetlerinin ürünü olan eserlerin en kıymetli örneklerini sunmaktadır.”
Millet Kütüphanesini incelerken dikkatimi çeken bir etkinliği de aktarmak istiyorum. Şöyle bir soruyla karşılaştım: “Kütüphanede Kendi Kitabınızı Yazmak İster Misiniz?” Etkinliğin içeriğini incelediğimde, burada aynı zamanda 8-12 yaş aralığındaki çocuklar için bir yazı atölyesi açılmış. Tabii ki salgın nedeniyle şimdilik bu faaliyet icra edilemiyordur. Salgın öncesinde belirlenen takvime göre 4 hafta sürecek yazı atölyesi sonunda bu eğitime katılan çocuklar hayallerini yazacak ve bunlar kitaplaştırılacakmış. Bu kitaplar ciltlenerek kütüphanede saklanacak. Yediden yetmişe herkese hizmet veren Millet Kütüphanesi, ülkemizi bilimsel araştırmalar için bir merkez yapabilecek kapasiteye sahiptir.
Üzerinde yaşadığımız Anadolu coğrafyasının ne kadar kıymetli olduğunu bilmek gerekiyor. Dünyadaki ilk arşiv belgelerinin Hattuşa’da ve ilk kütüphane kalıntılarının ise Tokat- Zile Maşat Hüyük’te olduğu yapılan kazılarla tespit edilmiştir. Dünya uygarlıklarının merkezi olan bu topraklarda kültür alanında yapılan her çalışma gelecek nesillere bırakılacak en büyük ve zengin mirastır. Millet Kütüphanesi de bu yönüyle asırlarca anılacak bir hizmet olmuştur. Hem sergilenen eserler hem de mimarisiyle göz dolduran “Millet Kütüphanesi” milletimizin kadim kültürünü, tarihini, edebiyatını, sanatını canlı bir şekilde yaşatacak ve hafızamızı daima diri tutacak ve bizleri bilim ve sanat insanlarımızla, ediplerimizle buluşturacak müstesna bir eser olmuştur. Hayırlı olsun!