Millet iradesine 'Millet İttifakı' gölgesi
ANKARA KORİDORU
“2023 seçim Kod’ları”
yazılarımızın devamına fırsat bulamadan seçimlerin kulislerini yazmak zorunda
kalıyoruz. Son yazımızın başlığı seçim kulislerinin perde arkasındandı. Meral
Akşener’in Cumhurbaşkanlığı Adaylığı’nda devre dışı kalışını kaleme almıştık.
Yazımızın başlığı “Meral Akşener’e
verilen sözler” idi. Yazıyı “Son günlerde adaletin ‘Kılıç’ının gölgesinde
imzalı senetle dahi olsa verilen sözler de havada kalacaktır bilgin olsun.” cümlesi ile bitirmiştik.
Aslında kulislerden yansıyan
bilgilerin ışığında vurgulamaya çalıştığımız gelişmeleri açıkça ortada olmasına
rağmen şifreleri çözmekte zorlananlar oluyor.
Bizim aktarmaya çalıştığımız
kulisler bu hafta içinde biraz daha genişleyerek devam etti.
Benim hassas olduğum bir konu
olduğundan gelişmeleri özellikle takip ediyorum. Öyle görülüyor ki makam ve
mevki hırsı zirve yapıyor. Toplumun
siyasal hafızası ve aklı gerçekten bugünkü siyasetçiler ve siyasete yön verme
peşine düşmüş olanlardan daha iyi. Üç günlük siyasi çıkarı için geçmişini
unutan zihniyettin Türkiye’ye katabileceği ne olabilir.
Son günlerin modası “Güçlendirilmiş
Parlamenter Sistem” söylemi dikkatinizi çekiyor değil mi? Bu tabiri duyduğum
2019 Eylül’ünde aslında biraz heyecanlanmıştım. AK Parti’nin bir türlüğü tamamlamadığı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin
aksayan ayağını muhalefet tamamlayacak diye. Fakat içeriğine vakıf olunca
heyecanım kaygıya dönüştü. Sonrasında Meral Hanım’ın, Davutoğlu’nun ve CHP’nin bu konudaki hazırlık
ve önerileri hayal kırıklığımı derinleştirdi. 'Güçlendirmeyi' geçelim 'Parlamentonun' yanından bile geçmeyen kuru
bir sistemden ibaret. Tek özelliği ‘Başbakanlık’ makamı geri getirme.
Bu durum Meral Hanım’ın
açıklamaları ile daha da netleşti. Meral hanım “Başbakanlığa adayım” sözleri
üzerine kulisleri şöyle bir taradım. Bu işin gerçeği ne diye. Gördüğüm tek gerçek Türkiye’nin 2007 21
Ekim’inde %68 gibi bir düzeyde kabul ettiği Cumhurbaşkanı’nı doğrudan halkın
seçmesi gerçeğinden vazgeçilmesi. Öyle ki Muğla, Aydın, İzmir, Edirne,
Kırklareli ve Tekirdağ dışındaki bütün
illerin seçmenlerinin çoğunluk iradesi ile kabul edilmiş ve millet iradesinin
tam tecellisini ifade eden sonuçla kabul edilen kararın yok sayılması gerçeği
var ortada.
Bu ülke sembolik ve kukla bir Cumhurbaşkanı ister mi? Önce bunu
sorgulamak gerekir. Millet doğrudan
seçtiği Cumhurbaşkanlığı karşılığında Başbakanını kendisinin seçemeyeceği,
Cumhurbaşkanını kendisinin seçemeyeceği bir sisteme hangi derecede geri dönmek
ister? Bunu biliyor muyuz? Elimdeki verilere göre vatandaş kesinlikle Parlamenter
Sisteme geri dönüşü istememektedir. Bu
geri dönüşe “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” diyerek gizem katmakla da
hiçbir şekilde ikna edilemez. Eğer eskiye rağbet olsaydı Bit Pazar’ında o
kadar hurdaya düşmüş boyalı eşya var ki oraya nur yağardı. Öyle görülüyor ki
Millet İttifakı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” kılıfı altında milletin
doğrudan seçme yetkisini aldığı millet iradesini elinden alma peşinde.
2023 seçimlerine daha 18 aydan
fazla zaman var. Eğer Millet İttifakı
gerçekten “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” konusunda samimi ise önce
“Güçlendirilmiş Parlamento” konusunda adım atsın.
Cumhur İttifakı’na gerçek manada bir gol atmak istiyorsa
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yasama ayağı olan Meclis’in yetkilerini
güçlendirme hamlesini başlatsın. Bunun için seçimleri beklemeye gerek yok. Adına “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem”
diyeceksiniz. Ama Meclis’in yeniden yapılandırılması konusunda önerinizin
içinde zerrece bir hüküm olmayacak.
Hiç kimse millet iradesinin
kazanılmış hakkını elinde almak için “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” gibi
hileli bir yola başvurmasın. Bu konuda
perde arkasında akıl verenlerin akılları bu kadar kısa değildir her halde.
Şu unutulmasın gelecek seçimlerin
anahtarı “Meclis’in itibarını” yükseltecek ve milletvekillinin gerçek görevini
yapmasını sağlayacak projelerdir. Bunun için seçimi de beklemeye gerek yok.
Samimi olan mevcut Anayasal imkânlar dâhilinde bugünden harekete geçebilir.
Cuma’nın hayrı üzerinize olsun…