Millet dostunu da düşmanı da iyi tanıyor\u2026
Pazar günü gerçekleştirilen Yenikapı mitingine ilgi büyüktü. Milyonlarca insan ellerinde Türk bayrağıyla Yenikapı'ya akın etti. Yenikapı'da toplanan insanlar hem uluslararası güçlere hem de içerideki taşeronlarına önemli mesajlar verdi. Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasını istemeyen, sürekli ülkenin huzurunu ve barışını bozmak için operasyonlar tertipleyen güçlere; "bu birlikteliği bozamayacaksınız" şeklindeki mesaj net bir biçimde verildi. Bir diğer mesaj da PKK terör örgütüne ve onu destekleyen kesimlere verildi. Bu kesimler her ne kadar mitinge alaka göstermemiş gibi yapsalar daemin olun alınması gereken mesajı aldılar.Diğer taraftanKürt kamuoyunada "kardeşlik" mesajı verildi.
Bilhassa Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Milli Birlik ve KardeşlikProjesi'nin geriletilmesine asla müsaade etmeyeceğiz" ifadesi çözüm sürecinin kararlı bir biçimde yeniden devam edeceğini gösteriyordu. Peki, nasıl olacak bu? Erdoğan onun da ipuçlarını verdi.
Cumhurbaşkanı;"Bugün milletimizin karşısında kim varsa dün Malazgirt'te de onlar vardı. Bugün milletimizin karşısında kim varsa dün Kılıçaslan'ın, Selahattin Eyyubi'nin karşısında kim varsa o vardı. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşında kim varsa onlar vardı. Amaç bu coğrafyayı bize yar etmemek. Hamdolsun gayelerine ulaşamadılar" ifadeleriyle tarihi Türk Kürt ittifakının tarihsel arka planına vurgu yaptı. Terör belasından kurtulmuş bir Türkiye,bu tarihi şuur ve bilinçle milli birlik ve kardeşlik projesini daha kapsamlı bir çerçevede yeniden ele alabilir/almalıdır da.Ne var ki PKK terörü ve siyasi kanadı bu projenin önündeki en büyük engel konumunda. Bu bakımdan Türkiye'nin öncelikli hedefi bu engeli ortadan kaldırmak olmalı ki öyle yapılıyor.
Yenikapı mitingi aynı zamanda sivil toplum açısından da bir kırılma yaşattı. Demek ki istenildiğinde dev mitingler tertiplenebiliyormuş. Türkiye'deki sivil toplumun bu tür etkinlikler için tecrübesiz olduğu bir gerçektir. Hatırlarsanız bir önceki yazımda sivil toplumun pasifliğini eleştirmiştim. Sanıyorum bu mitingle birlikte hem özgüven hem de ciddi anlamda bir tecrübe kazandılar. Umarım sivil toplum bundan böyle süreçte daha aktif rol alır ve kaliteli organizasyonlara imza atar.
Yenikapı mitingi milliyetçi söylemlerin, sloganların ve görüntülerin öne çıktığı bir miting havasındaydı. 7 Haziran'dan sonra başlayan çatışmalı ortam ve gelen onca şehit haberinden sonra kamuoyunun morali ciddi anlamda bozuldu. Bu çerçeveden bakıldığında milli birlik ve beraberlik duygularının pekiştirilmesi için milliyetçi duyguların diri tutulması istenmiş olabilir. Ne var ki aynı moral bozukluğu Kürt halkında da mevcut. Onlar da kaç aydır terör örgütünün zulmü altında inim inim inliyor. Yaşadıkları bölge harabeye döndürüldü. Teröre onlar da şehit verdi. Evlerinde dışarı adım atamayacak duruma geldiler. Bölgedeyüzbinlerce Kürt "bize de bir el uzatın" şeklinde sessiz çığlıklaratıyor. Bu çığlıklara tercüman olundu mu bundan pek emin değilim.
Ben açıkçası gerek başbakandan ve gerekse cumhurbaşkanından Kürtçe birkaç kelam etmelerini ve özellikle doğuda terör kıskacı altında mağduriyet yaşan Kürtlere de seslenmelerini onlara güven vermelerini dilerdim. 13-14 yaşlarında dağa kaldırılan ve orada ölüme hazır hale getirilen o zavallı Kürt çocuklarının analarının da böyle bir ele ihtiyaçları var. Yeni Türkiye'nin geleceği Türklerle Kürtlerin ciddi anlamda birlikteliği ve ittifakından geçmektedir. AK Parti, Kürdistan'ı gözden çıkardığı izlenimini vermemelidir. Bakınız Türklerle Kürtlerin birlikteliği bu ülkenin kaderidir. Bunun ispatı geçmiş tarihimizde saklı. Bugün Kürtlere temas edemeyen, onları yanına alamayan bir Türkiye eksik kalacaktır.
Yenikapı mitingine diğer parti liderlerinin de katılması icap ederdi. Ne var ki AK Parti nefreti yüzünden bu tabloda yer almak istemediler. Gerçi derdi Türkiye olmayan bir muhalefetin böyle bir erdemi göstermeyeceğini biliyorduk. Türkiye ısrarla 90'lı yılların o karanlık, çatışmalı ve koalisyonlu günlerine geri döndürülmek isteniyor. Az kalsın 7 Haziran'da bunu başaracaklardı. Tarih şimdi bunu telafi etmek için önümüze 1 Kasım fırsatını koydu.
Malazgirt'ten bu yana gözü bu topraklarda olan batılı güçler ve onların acenteleri bize yeniden yurt edinme fırsatı vermemek için ellerinden ne geliyorsa yapıyor. Bu düşmanlık, kin ve nefret bitmeyecektir. Kendi aramızda çatışmaya başladığımızda güçlenen; birlik olup, demokratik adımlar atmaya başladığımızda da zayıflayan düşmanlarımız var. 10 yıldır bu düşmanlarla mücadele ediyoruz. Sonu nereye varırsa varsın mücadele etmekten de vaz geçmeyeceğiz. Bugün AK Parti artık sıradan bir parti değildir. Yerli siyasetin mimarı ve motor gücüdür. Türkiye ise bu vakitten sonra geri döndürülemez bir sürece girmiştir. 1 Kasım özgür Türkiye'nin kapılarını açmalıdır. Bunun için adımlarımızı sağlam atmak durumundayız. Dolayısıyla çok kültürlülük temelinde işleyecek bir seçim kampanyasına acil ihtiyaç varu2026
@sivildemokrat