MILLET DEDI KI (1)
Seçimden hemen sonraki günün sabahı Antalya'ya uçtuk. Birlik Vakfı Antalya Şubesi'nin daveti ile Antalyalı dostlarla ANKARA SALDIRISI VE SEÇİM SONUÇLARI başlıklı bir söyleşi gerçekleştirdik.
Tamamen yerli insanların kurdukları yine tamamen yerli platform ile Antalya'da çok değerli hizmetlere imza atan dostlarla olmak büyük bahtiyarlıktı. Başta Birlik Vakfı Başkan'ı Av. Bekir Asri, Antalya platformunun Dönem Başkan'ı Alpaslan Aslan, Basri kardeşim, 76 yaşıyla sonraki nesillere örnek olan hasbi insan Av. Tevfik Amcayla, Ak Demiz Üniversitesinden Prof. Dr. İbrahim Demir, Prof. Dr. Orhan Özçatalbaş Hocalarıma, yönetim kurulunun değerli üyelerine, bizi dinlemeye gelen hanımefendi ve beyefendilere teşekkürler ediyorum. Misafirperverlikleri unutulacak gibi değildi.
Antalya'da söyleşi öncesi Kepez Kent Ormanında dostlarla sohbet ederken seçim sonuçlarına dair şu sonuca vardık,
Millet, kendisinin üzerinde oynanan dış menşe'li, iç destekli küresel saldırıyı görüyor. Gördüğü bu saldırıyı hem oylarıyla, hem dualarıyla ve hem de "olaya uygun" destek ısrarıyla pekiştiriyor.
Seksen yaşını aşan insanların hatimler indirmesi, teheccüd kılıp secdeye kapandıktan sonra dualarını gözyaşlarıyla yoğurup ettikleri niyaz "öte" alemde karşılık bulur. Bu seçimde de öyle oldu.
Ortak kanaat bu. Son iki gündür en çok duyduğum sözcük "dua" oldu. Millet kavli ve fiili dualarda bulunur ise dergahı sonsuz nimetlerle dolu Yüce Mevla da kabul eyler.
Sohbette sıra hükümetin bundan sonra "ötekisi" olmayan bir Türkiye için kolları sıvamasına geldi. Bir dostumuz "Yeni ve sivil anayasa" derken, yek diğeri "hükümetin halkın, sivil toplumun görüşlerine daha çok başvurması gerek" demesi de istişarenin genişletilmesi açısından son derece önemliydi.
8 Haziran sabahı medyada olsun, dostlarla sohbetlerde olsun sıkça dile getirmiştim; "Millet 8 Haziran sabahı uyandığında başını iki elinin arasına almış kara kara düşünüp, ben ne yaptım diyordu."
Gerçekten de 7 Haziran seçimlerinin sonuçları milletin arzulamadığı, kestiremediği sonuçlardı. Eğer 7 Haziran'da halk Ak Partinin tek başına iktidar olmayacağını tahmin etseydi Ak Parti'ye öyle bir yükleme olacaktı ki Ak Parti % 60'ları dahi aşabilirdi. Neyse, bu süreç zamanında hepimize iyi bir ders oldu.
2 Kasım 2015'ten itibaren güçlü bir iktidarın yeniden iş başına geçmesi elbette çok önemlidir. Ama unutmamalıyız ki Türkiye için kaos planı hazırlayanlar bundan vazgeçmeyecekler, sadece plan değişikliğine giderler. Batı hedefe varmak için A, B, C... ne planları varsa uygulayacak. Zira batı için haritaların değişmesi ve tabi ki kolayca enerji kaynaklarına ulaşma hayati önem arzediyor.
Batının planları bitmez, bizim de duruşumuz bozulmaz. Biz kendimizi oyun kuruculara göre ayarlamayız, kendi programımızı takip edeceğiz. Kanamaya müsait yaralarımızı sarıp yeniden kanatmalarına izin vermeyeceğiz. Bizim hedeflerimiz var, hayallerimiz var. Antalyalı Ali Yaşar Ersöz amcanın uzun şiirinde söylediği gibi "Hayalleri olanların yarınları vardır."
Hayallerimizi büyüttük, küçük düşünmüyoruz artık ve "NO Sir" diyebiliyoruz. Dediğimiz için de bizlere çeşitli saldırıların geleceğini biliyoruz. Bakınız, seçimden sonraki ilk saldırı Pensilvanya'dan geldi. Allah aşkına dikkatlice okuyalım. Bu sözlerde akıl, basiret, ilim, hoca hatta insanlık var mı?
"Şimdi onlara biat etmeyen CHP'liler kafir, MHP'liler kafir, Sadet Partililer kafir, BBP kafir, bağımsız adaylar hepsi kafir.. Cinayetin büyüklüğünü görüyor musunuz?!. Usul-ü din'i bilmeyen bu kitapsızlar, sünnetsizler, hadis bilmez nadanlar, Kur'an bilmez nadanlar, söyledikleri bir sözle hiç farkına varmadan kendilerine ait bir heyetin küfrüne sebebiyet veriyorlar, hafizanallah. Cenab-ı Allah gözlerini açsın, kalblerine iman ilka buyursun, hakikate serfiraz kılsın, hidayet-i sübhaniyesiyle hidayet eylesin."
Ne kadar yeni bir dil oluşturalım diyorsam da bu sözlere karşı "ey dengesiz, kim kime kafir demiş? Nerenden çıkarıyorsun? Neyin derdinde olduğunu bilmediğimiz mi sanıyorsun? Bak, sana inanıp bağlanan bütün Anadolu insanını kaybettin, sana benzeyen ya da sana iman edercesine bağlanan birkaç kişi dışında çevrende kalan var mı? Bu demokratik yarışı iman-küfür meselesi haline getirmeye çalışıyorsun" demek geldi içimden.
Seçmen yarım kalan işleri, büyük, mega projeleri hayata geçirmeye evet dedi, istikrarın devamına evet dedi, bölgesindeki sorunlarla ülkeye yakışan stratejilerle ilgilenmeye evet dedi, kardeşliğe, barışa, huzura evet dedi.
Seçmen ülkeyi uçuruma götürmekten zerre kadar sakınmayan dış destekli hainlerle mücadeleyi aksatmayın dedi.
Ve millet aynı delikten yeniden ısırılamayacağını gösterdi.
Kızan Kürtler, dargın dindarlar, küskün dar gelirlile geri geldi, kıymetini bilmek lazım.
E de haydi xeyr be.