Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
31 Ocak 2021

Milat, Geleceğe Uzanan Gönül Yolculuğudur

Milat Gazetesi’nin on yıl önce başlayan gönül yolculuğu, aşk ve şevkle devam ediyor. Yerli ve millî basınımızın gözde gazetesi, basınımızda ‘okul’ olma yolunda hızla ilerliyor.

Hani meşhur bir atasözümüz vardır: “Terzi kendi söküğünü dikemez.” Basın dünyası için bu söz hakikaten doğrudur. Gazeteciler genelde yaşadıkları ortamı anlatmaz, yazı hayatlarından, yaşadıkları maceralardan bahsetmez, meslektaşlarının çalışmalarından söz etmezler. Peki, ama niçin? Hemen söyleyeyim: Çünkü gazeteciler toplumla ve meseleleriyle o kadar haşir neşirdirler ki, kendilerini de en yakın dostlarını da çoğu zaman unuturlar. Hâlbuki arada bir Bâbıâli tabirince ‘mutfak’tan yani gazetelerin içinden de bahsetmek lâzım. Böylece okuyucu merakını giderir, gazetenin nasıl hazırlandığını, yazarların neleri düşündüğünü öğrenir, malumat sahibi olur.

Bugün işte bu görevi yerine getirmek istiyorum aziz okuyucular. Öncelikle kendi meslek hayatımdan bahsedeyim. Eğer ortaokulda hazırladığım ‘duvar gazetesi’nden başlayacak olursak basındaki geçmişim 50 seneyi doldurmuş bulunuyor. Yok onu saymazsak fiili olarak İstanbul Cağaloğlu’nda gelip de gazete ortamında çalışmaya başlayışımın üzerinden 42 yıl geçmiş. 1978’den bu yana Bâbıâli’de, farklı yerlerde ve birimlerde çalışıp bugünlere geldik elhamdülillah. Bugüne kadar yaklaşık 10 gazetede çalıştım. Son 8 yıldan beri Milat’tayım. Milat’la buluşmamın hikâyesi ilginçtir, anlatmam lazım:

Bir gün akşama doğru evde oturuyordum. Telefon geldi, arayan değerli ağabeyim, komşum, kıymetli hekim ve yazarımız Prof. Dr. Sefa Saygılı idi. “Fatih’teki lokantada arkadaşlarla oturuyoruz. Gelebilir misin?” diyordu. Biz, büyüklerimizin ricasını ‘emir’ kabul eden bir neslin mensubuyuz şükürler olsun. Üstelik bunun tecessüm etmiş hâli de kelâm-ı kibara dönüşmüştü: “El emrü fevkal edeb.” “Derhâl” dedim ve kalktım, mekâna gittim. Meğer Milat yöneticileri ve yazarları yemekte buluşmuş. O arada muhtemelen Sefa Hocam, Ali Bey’e bendenizden bahsetmiş. Tanışma isteği de Ali Bey’den gelince telefon etmiş. Velhâsıl tanıştık, görüştük, birbirimizi sevdik. Ali Bey benden Milat’ta yazmamı istedi. Ona da “Eyvallah” dedim. O gün bugündür sizlerle beraberiz sevgili okuyucular. Umarım faydalı kelam etmiş, iyi yazılar yazmışızdır. Cenabı Allah birlikteliğimizi hayırlısıyla devam ettirsin. Bu yazımda aslında kendimden değil gazetemizin mensuplarından ve yazarlarımızdan bahsedeceğim.

Milat Gazetesi’nin fikriyatı ne?

Ara sıra muhabbet meclislerinde dostlar bana sorarlar: “Milat gazetesinin fikriyatı nedir, hangi görüşü, grubu destekliyor?” Benim cevabım şöyle olur: “Kanaat-i âcizaneme göre dört vazgeçilmezi, dört kırmızıçizgisi vardır. Onun dışında bütün görüşlere açıktır.” Merakları artar: “Onlar nelerdir?” Söylerim: “Din, devlet, millet, ümmet.” Sonra da biraz açmaya çalışırım: “Dine, Devlete, Millete ve Ümmete çatmadıktan, bu dört unsura sataşmadıktan sonra her görüşe saygı duyulur.” Bazı muzipler beni köşeye sıkıştırmaya çalışırlar: “Sen fikirlerini her zaman açıkça yazıp söyleyen birisin. Yazılarına hiç müdahale oldu mu, yayımlanmayan yazın var mı?” Ona da gönül huzuru içinde cevap veriyorum: “İlk yazım ‘Türkiye Okuyor mu?’ başlığıyla 3 Mart 2013 tarihinde çıkmıştı. O günden bu yana yaklaşık 8 yıldır gazetede yazıyorum. Hamd olsun ki bugüne kadar tek bir kelimeme bile müdahale edilmedi. Allah her yazara böyle bir gazete, her gazeteye de böyle demokrat bir patron nasip etsin.”

Yazarlarımızla dostluğumuz

Aziz okuyucular aslında gazetemizi siz benden daha iyi tanıyorsunuz ama madem başladık devam edelim. Önce kadim dostlardan başlayayım. Sefa Saygılı ve Ali Akben, Türkiye’nin seçkin hekimleri oldukları gibi aynı zamanda fikir dünyamızın da itibar gören aydınlarıdır. Sefa Hocamın -nazar değmesin- kitaplarının sayısını bilemiyorum. Abdülkadir İkbal ağabeyimiz, Şanlıurfa’nın mümtaz dava adamlarından. 1973 yılında Şanlıurfa’da ortaokulda okurken velimdi. Düşünebiliyor musunuz, tam 48 yıl geçmiş. Maşallah, ağabeyimizin kıymetli fikirlerinden feyz almaya devam ediyoruz. Siyasete, sanata ve hayata “Kitabın Ortasından” bakan Genel Yayın Koordinatörümüz Serdar Arseven’in yazılarını ben de sizin gibi dikkatle takip ediyor, görüşlerinden yararlanıyorum. Siyasi değerlendirmelerin yanı sıra kültürel meselelere temas eden yazıları da dikkat çekicidir. Selvigül Şahin iyi bir yazar ve ressam. Tokat ilimizden yazan ruh ikizi genç münevverlerimiz, Mustafa Uçurum ve Ali Bal. Eğitimci yazarlarımız sadece Tokat’ın değil Türkiye’nin sanat nabzını tutuyorlar. Mustafa Uçurum, merhum Asım Gültekin’den sonra dergilerle en çok alakadar olan edibimiz. Birçok mecmuaya da yazıyor. İzmir’den Selahattin Gezer ile dostluğumuz yaklaşık 40 yıla dayanıyor. Cesur, atak ve inanç yüklü yazılarıyla hepimizi aydınlatıyor. Meslektaşım Eyyüp Azlal, edebiyatımızın Şanlıurfa temsilcisi. Diğer yazarlarımız gibi onun da yazılarını kesip saklıyorum. Sefa Hoca nasıl benim Milat’ta yazmama vesile olduysa fakir de Nurettin Taşkesen, Elif Sönmezışık, Mehmet Can ve Ahmet Maraşlı’nın yazmalarına hasbelkader yardımcı oldum. Dördü de yıllardan beri tanıdığım ve saydığım kalem erbabıdır.

Pırıl pırıl bir aile

Gazetemizin sahibi ve Genel Yayın Yönetmenimiz Ali Adakoğlu Bey, sağ kolu ise Medya Grup Başkanı’mız Ahmet Zeki Gayberi Bey’dir. İdari Koordinatörümüz Muhammet Bozkurt, Görsel Yönetmenimiz Nejdet Arslan, Spor müdürümüz Ali Yüksel, Hukuk Danışmanımız Av. Cavit Tatlı. Dış Haberlere eski/mez dostum İsmail Zelvi bakıyor. Yazıişleri Müdürümüz Erdal Şimşek. Aktüel konularla Sabri Gültekin ilgileniyor. Sabri Beyin ayrıca zaman zaman kalbe ve ruha dokunan nefis yazılarını okuyoruz. Politika sorumlusu İlhan Çulha, İstihbarat servisinin editörü ise Özlem Doğan. Özlem Hanımın bugüne kadar ilgi çekici ve mühim mevzulara dair birçok röportajını okudum. Bana göre gazetecilik alanında ödülü çoktan hak etmiştir. Mükâfat dağıtan kurum ve kuruluşlara buradan hatırlatmış olayım. Diğer isimler ve sorumlu oldukları alanlar şöyle: “Gece Sorumlusu: Serhat Kaya, Ankara Temsilcisi: Neşat Gündoğdu, Reklam Satış Koordinatörü: Mehmet Sena Akkaya, Doğu ve Güneydoğu Bölge Müdürü: Mehmet Güngördü. Abone ve Dağıtım Müdürü’müz Yavuz Ceylan vefalı bir dost. Her hafta yazarlara ‘cuma tebriği’ yolluyor.

Yazı İşlerinin Güleryüzleri

Gazetede kahrımı çeken, sıkıntılarıma katlanan üç kişiyi özellikle anmalıyım, üzerimde hakları var: Süleyman Karakulluk, Cahit Hınıslıoğlu ve Yasemin Sarıtemur. 8 yıldır yazımı gönderdikten sonra hep arar sorarım: “Yazım ulaştı mı?” diye. Yüksünmeden bilgi verirler. Bir gün bile ‘of’ demediler. Bir kere ağzım yanmıştı. Sormamıştım ve ertesi günü yazım çıkmamıştı. O gün bugündür sorar dururum. Allah, dostlarımın sabrını arttırsın. Karakulluk ve Hınıslıoğlu Yazı İşleri müdürlerimiz, Yasemin Hanım ise Yurt Haberleri editörümüz. Kıdemli gazetecimiz Ethem Tiryaki ekonomi editörümüz ama onunla da kadim dostluğumuz var. 1985’te Doğuş gazetesinde çalışırken merhum Barış Manço’yu birlikte ziyaret etmiştik. Ali İhsan Gülcü ile de daha önce Türkiye gazetesinde birlikte çalışmıştık. Muhterem Ali Rıza Demircan Hocamız dinî konularda bizi aydınlatıyor. Mehmet Baydemir sinemaya dair yazılar yazıyor. Bulmaca köşesini Erhan Tural hazırlıyor. Gazetemizin Kitap, Dış Haberler ve Güncel sayfalarını hazırlayanların emeği çok. Tabii muhabirler, tasarımcılar, musahhihler, editörler, teknikerler, idari hizmettekiler velhasıl koskoca bir ekip var. Hepsinin isimlerini zikredemiyorum, kusura bakmasınlar.

Muhteşem Yazar Kadrosu

İnanın ben de yeni fark ettim aziz okuyucular. Meğer bizim muhteşem bir yazar kadromuz varmış. Sizler zannedersiniz ki, yazarlarımızın hepsi de birbirini yakından tanırlar, hep bir aradalar. Nerdeee? Keşke öyle olsaydı. Zira yazarlarımızın bir kısmı İstanbul dışında, üstelik farklı sektörlerde. Dolayısıyla eskilerin tabiriyle rûberû (yüzyüze) tanıştığımız, görüştüğümüz yazarların sayısı fazla değil. Peki ne zaman bir araya geliriz? “Ramazandaaaaan Ramazana!” O da İstanbul’da ikamet eden ve gazetemizin verdiği iftara katılabilenlerle. İmdi, patronumuz Ali Adakoğlu Beyefendiden ricamız ve dahi istirhamımız şudur ki: Şu salgın bittikten sonra cümle Milat yazarlarını bir araya getirsin. Dünya gözüyle tanışıp görüşelim. Fikir alışverişinde bulunup dostlukları pekiştirelim. Birbirimize kitaplarımızı armağan edelim. Muhabbet edip helalleşelim. Bakarsınız koronavirüs de, mübarek ayda bizi bırakıp gider. “Türkiye’de yaşayan Müslümanlar çok samimi. Onları bu kadar sarstığım hâlde şikâyet etmeyip Allah için daima hâllerine şükrettiler. Yakalarını bırakayım da gönül huzuru içinde Ramazanlarını yaşasınlar, oruçlarını tutsunlar, iftarlarını yapsınlar, teravihlerini kılsınlar.” deyiverir. Vakt-i merhunu vardır, Ramazan ola, hayr ola!

İşte Milat Gazetesi’nin Köşe Yazarları

Abbas Pirimoğlu, Abdülbaki Değer, Ahmet Ay, Ahmet Dur, Ahmet Maraşlı, Ali Aydın, Ali Akben, Ali Bal, Ali İhsan Gülcü, Ali Murat Kırık, Ali Rıza Demircan, Asiye Türkan, A. Talip Koktaş, Ayşe Şener, Bayram Ali Çetinkaya, Behçet Canöz, Bilal Sambur, Cenap Şirin, Elif Sönmezışık, Ercan Ezgin, Erbay Kücet, Erdal Şimşek, Eyüp Kılıç, Eyyüp Azlal, Fırat İpek, Galip İlhaner, Gözde Altıntaş, Harun Orak, İbrahim Akbaba, İbrahim Balcıoğlu, İbrahim Yıldırım, İsmail Güvenç, İsmail Zelvi, İsmet Emre, Kâmil Çakır, Lokman Yıldırım, Mehmed Emin Uludağ, Mehmet Baydemir, Mehmet Beyhan, Mehmet Can, Muhammed Özkılınç, Mustafa Tekin, Mustafa Uçurum, Nejat Özden, Neşat Gündoğdu, Nuray Alper, Nurettin Taşkesen, Oğuz Baran, Özkan Erdem, Ramazan Kayan, Sabiha Doğan, Sadullah Özcan, Sefa Saygılı, Selahattin Gezer, Selvigül Kandoğmuş Şahin, Tayyar Tercan, Ufuk Coşkun, Yusuf Girayalp Atan.

Milat Radyo ve TV’yi beklerken

Şüphesiz her yazı eksik, her kelâm noksandır. Burada da unuttuğum yazarımız, gazete çalışanımız var ise onlardan özür dilerim. Mümkün mertebe Milat’a emeği geçen herkesten bahsetmeye çalıştım. Tabii uzun zamandır yazmayan veya yazamayanlar da var. İnşallah onları da en yakın zamanda aramızda görürüz. Bu arada yayın grubumuzla alakalı birkaç dileğim ve temennim var. Onları da belirterek yazıma nihayet vereyim.

Evvela ilk fırsatta ‘Milat Kitap’ ekini hasretle özlüyorum. Sadece ben değil kültür sanat dünyası ve yayın âlemi de inanıyorum ki merak ve heyecanla bu ilaveyi bekliyor. İkincisi yine zaman zaman düşündüğüm iki proje var: “Milat Radyo” ve “Milat TV”. Teknolojinin giderek yaygınlaştığı günümüzde ikisine de büyük ihtiyaç var. İnşallah bu temennim ve dileğim dua hükmüne geçer, 2021 yılında önce radyomuza, sonra da televizyonumuza kavuşuruz. Maşallah yazar kadromuz çok iyi. Bu ekibin bir de dostları, geniş çevreleri var. Gerek radyoda, gerekse televizyonda konuk sıkıntısının çekilmeyeceği âşikâr. Büyüklerimiz “Bismillah her hayrın başıdır.” buyurmuş. Şimdilik “İnşallah” diyelim, ileride de nasip olursa kollar sıvanır, “Ya Allah, Bismillah” denilir. Medya grubumuz daha da güçlenmiş olur. Niçin olmasın? Gün ola, harman ola!