Mikrobun teşhisiyle tedavi olmaz!
“Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan:
"Başta bu tanımlamaların değişmesi lazım:
"Birinin
toprağını işgal ediyorsunuz. İşgal etmekle kalmayıp evine el koyuyorsunuz,
yıkıyorsunuz dışarı atıyorsunuz sonra bir başkasını getirip oraya koyuyorsunuz.
Sonra da bir terim bulup, "yerleşimci" diyorsunuz.
"Bunun adı
hırsızlıktır."
Bunun artık bu
şekilde ifade edilmesi lazım..."
Hırsıza hırsız denilmeyecek. Katile katil, ibneye ibne,
sömürgeciye sömürgeci, işgalciye işgalci…
Hem dünyanın anasını ağlatıyorlar hem de kendi
tanımlamalarıyla bu katliamı meşru gösterme çabasındalar. Bir şeyin tanımını
doğru yapmazsanız o şeyin ihtiva ettiği mana da değişir. Adam Filistinlilerin
evini çalıyor, yerine bir hırsız koyuyor adına da “yerleşimci” diyor. Sen de buradan onun
dediği şekilde “yerleşimciler saldırıya uğradı” diyorsun.
Evine gelip yerleşimci mi olmalı bunu anlaman için?
Hasta bir insanı mikrobun teşhisiyle tedavi etmeye
kalkarsanız hastayı öldürürsünüz!
Dünya, yaşanan hastalığı, hastalığı üretenlerin tedavi
yöntemleriyle iyileştirmeye çalıştığı müddetçe bu hastalıklar iyileşmez.
Çünkü teşhis doğru olmadan tedavi de doğru olmaz.
İnsanlığı hasta eden, ruhuna, bedenine, yaşam tarzına,
ailesine, topraklarına ve hatta doğaya hastalık bulaştıran mikropların kaynağı
nedir?
Emperyalizm ve Siyonizm…
Bu hastalıklı zihniyetin yaydığı mikroplar yüzünden bütün
bir insanlık hasta halde yaşıyor.
Dünyada yaşanan savaşların, işgal, sömürü, katliam ve
yağmanın kaynağı emperyalist Batı ülkeleri ve Siyonist İsrail’in Filistin
işgalidir. Siyonistler, batı ülkelerinde yoğun olarak ekonomik araçların, medya
vasıtalarının ve sermayenin başında durdukları için istedikleri gibi manipüle
ettikleri Batılı iktidarları, kendi şeytani düzenlerinin yanına çekebilmişleridir.
Mikrobun kaynağını aynı zamanda tedavi merkezi olarak görme
garabetiyle yaşıyor dünya.
Siyonist-Emperyalistlerin
sömürü çarkını devam ettirmek için kullandıkları argümanlara sarılan, onların
dilini konuşan, onların yaptığı tanımlamalarla meseleleri tahlil eden ve
neticede sınırlarını onların belirlediği şekilde düşünen ve düşünce üretmeye
çalışan insan, hasta olmaktan kurtulabilir mi?
Mesela emperyalist-Siyonistler
işgal ettikleri topraklarda kendilerine direnen o toprakların insanlarını
“terörist” diye yaftalıyor. Onların terörist dediğine dünyanın birçok
bölgesindeki “mikrop kapmış hastalıklı” insanlar da terörist diyor. İyi de
işgalci, kendisine direnenlere bu yaftayı, direnemesin, işgalin önünde
duramasın diye yapıyor. Anlayacak idrak
kanalların mikropla dolduğu için ve üstelik o mikrobu üretenlerin tanımlarını
kabul ettiğin için anlayamıyorsun meseleyi.
Siyonist İsrail işgalcidir. Filistinlilerin topraklarını
zorla çalan hırsızdır. Topraklarını çaldı, yüz binlerce Filistinliyi katletti,
milyonlarcasını vatanından sürgün etti. Evlerini, mallarını bağ-bahçelerini
çaldı. Ne diyordu Yasef. Filistinli
komşusunun evini çalarken buna itiraz eden Filistinli hanıma ne diyordu Yasef?
“Ben çalmazsam başka bir Yahudi çalacak. Burası artık bize verildi, “yerleşimci”
bölgesi ilan edildi”
Siyonistler katildir. Hırsızdır. İşgalcidir. Yalancıdır. Hem
başka bir milletin topraklarını işgal etmiş, çocuklarını kadınlarını
erkeklerini katletmiş hem de dünyaya “demokratik bir devlet olarak kendisini
terör saldırılarından koruma hakkı olduğunu” kabul ettirmiş.
İşte tanımlamanın
gücü böyledir.
İşgalciye devlet derseniz, askeri ordusu uçağı tankı var
diye onu devlet kabul edip, topraklarını işgal eden Filistinli direnişçiye
“terörist” demeye başlarsınız.
Sayın Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan meseleyi en başından,
en olması gereken yerden ele aldı. Ki bu bence çok çok önemli bir noktaydı.
Önce tanımlamaları doğru yapmamız gerek. Ve bu tanımlamaları
emperyalist Haçlı Siyonistlerin dayattığı şekilde değil, doğru ve gerçek olan
neyse ona göre yapmalıyız.
Dil her şeydir. İnsanın ifade zeminidir. İnsan kendisini,
düşüncelerini, doğruları “doğruluk düşmanlarının yaptığı tanımlamalarla “ ifade
etmemelidir.
Dünyanın, sömürgeci emperyalist –Siyonist işgaliyle kan
gölüne çevrildiği bir zamanda insan olan ve insan kalabilen herkes, insanlığın
geleceği için bu vahşi saldırılara karşı birleşmeli, hangi imkanlara sahipse
onunla tepkisini göstermelidir.
Ama en önce, oryantalistlerin
tedrisatından geçirilerek dünyaya servis edilen “işgalci dilin ve bakış
açısının” farkında olarak, yapılan tanımlara, vurulan yaftalara, çizilen
sınırlara dikkat etmemiz gerek.
Adaleti, insan
haklarını, milli değerleri, inancı, direnişi, mücadeleyi, eşitliği, özgürlüğü
ve kültür anlayışını sömürgeci-Siyonist normlarına göre tanımlamak Frantz
Fanon’un ifadesiye;
"Sizi sömürgeleştiren yabancıların sizde yarattığı en
büyük yıkım, zamanla kendinize onların gözüyle bakmanızı sağlamalarıdır."
Bu ise sömürgecinin üstünlüğüne en baştan biat etmek demektir.
Dünyaya hastalık yayan mikropların kaynağı Emperyalist
Batı-ABD ve Siyonist İsrail’dir.
Tedavi ancak bu mikrop yuvalarının dezenfekte edilmesiyle
gerçekleşir…