Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
22 Temmuz 2023

MEZAR-I ŞERİF'TEN KABİL'E

İslam Emirliği’nin kurulmasından, Taliban’ın ikinci kez iktidara gelmiş olmasından hemen sonra konvansiyonel medyada ve sosyal medya ortamlarında planlı, programlı ve örgütlü bir algı süreci başladı. Tüm bu belirsizlik atmosferi içinde Afganistan’da karşılaştığımız ilk şey “İslam Emirliği” idi. Bir devlet kadar bir ideal de gerçekleştiriliyor. Hanefi mezhebi rehberliğinde bir şeriat oluşturulmuş durumda. Artık Taliban hareketi değil, bir amaç uğruna oluşturulmuş, şeriat düzenine kendisini adamış bir İslam Emirliği var karşımızda. İslam Emirliği yönetiminin temeli Diyobendi ekolünden gelen Hanefi anlayışa bağlı bulunmakta. Fıkhi olarak ülkemizle de ciddi benzerlikler taşımakta. Yönetici kadrolarında üst düzey kadrolarının büyük kısmı medrese eğitimi görmüş, molla yahut Mevlevi gibi unvanlara sahip kişilerden meydana gelmekte. Bundan dolayı Afganistan'daki mevcut yönetimin temel amacı -kendi ifadelerine göre- İslami bir yönetimi ülke genelinde hâkim kılma şekilde ifade edilebilir.

Önce Kabil’e ardından da Mezar-ı Şerif’e geçmiştik. Kabil’de kuyrukta bekleyen herkes uçuş bilgi ekranında yazdığı üzere Mezar’a gidiyordu. Yaşarken mezara ulaşma çabası enteresan bir histi. Bir şehrin adını mezardan alması ve ölümle bu kadar yakın ilişkili olmaları da üzerinde düşünülmeye değer bir husustu. Tıpkı İran’daki Meşhed şehri gibi. Eksiklerine, yanlışlarına ve zaaflarına karşı tek amaçları olan “şeriatı getirme” idealine ulaşmış olduklarını gördüğümüz emirlik askerlerinin pazubantlarında “Ya Şeriat ya Şehadet” yazıları sıkça görülebiliyordu. Trafik akıyor, dükkanlar çalışıyor, Ravza-ı Şerif etrafında kurulan pazar yerlerinde insan selinin kadınlı erkekli aktığı, alışveriş tezgahlarında hararetli satışların yapıldığı ve her şeyin bir rutin etrafında ilerlediğini gördük. Kûhibaba dağı eteklerinde kurulan Mezar-ı Şerif’in meyveleri de sebzeleri de hormonsuz olunca tadı bir başka güzeldi. İlginç bir şekilde kırbaçlanan kadınlara, dövülen erkeklere denk gelmedik. İnsanlar gülümsüyordu ve tüm kadınlar burkalı değildi. Başörtüsü tam olan, yarım kapatan yahut burka ile örtünen hanımefendiler rutinlerini sürdürmekle meşguldüler. İstanbul’daki Eyüp Sultan, Kahire’deki Aksungur, Lahor’daki Padşahi camileri gibi Afganistan’ın bir mücevheri olan Ravza-ı Şerif’in rengarenk mimarisiyle ve içinde Hz. Ali’ye ait olduğuna inanılan türbesiyle hem şehrin hem de ülkenin en kıymetli yerlerinden biri konumundaydı.

Mezar-ı Şerif ve hemen yakınlarındaki Belh şehri, Buhara, Semerkant ve Tirmiz’in de içinde bulunduğu Türkistan coğrafyasını oluşturuyor. Ciddi bir Türkmen nüfusunun olduğu şehirde ülkemize ait bir konsolosluk da görev yapıyor. TİKA’nın aktif çalışmalar içerisinde olduğu şehirde Konsolosluk yetkililerinin daha fazla sahaya çıkması ve proaktif siyaset geliştirmesi şart. Çin’in hem siyaseten hem de ekonomik çıkarma yaptığı Afganistan’da Türkiye’nin nüfuzunu artırması hem ülke içi dengeler hem de uluslararası ilişkiler açısından önemli. Bunun için önce Türkiye’nin Afganistan İslam Emirliği’ni tanıması gerekiyor.

Şehrin çeperlerindeki büyük yokluk adaları varlığını sürdürüyor. Kampta, Birleşmiş Milletler’in verdiği çadırlarla birlikte çoğunluğu derme çatma naylondan oluşturulan ve toprağın kazılmasıyla inşa edilen bir kaç metrekarelik yaşam alanlarında yüzlerce kişi yaşam savaşı veriyor. Ülkede sayısı 3 ila 4 milyon arasında olduğu tahmin edilen yetim sayısı ise istikrar için en büyük imtihan sınavına dönüşmüş durumda. Sovyetler Birliği’ni, Amerika’yı ekmek ve çayla beslenerek yenen, yüz binlerce şehid veren Afganistan’ın, geride kalan yetimleri sağlıklı yetiştirebilmesi en büyük kazanım olacak. İslam Emirliği’nin aldığı kararlarla kız çocuklarının geçici olarak eğitimlerinin askıya alınması Batılı ülkelerin kara propagandaları için verilmiş en büyük kaynak. Okullarda katların ayrılması, sabahçı-öğleci şeklinde bölünerek çözülebilecek konunun müstakil binalar oluşturuluncaya kadar ötelenmesinin yanlış bir karar olduğunu kayıt düşmemiz gerekli. Eğitim hiçbir koşulda aksatılmaması gereken en önemli başlıklardan biridir. Kızların eğitimi meselesinin İslam Emirliği için en zayıf nokta haline getirilmesi politik ve stratejik olarak yapılmış olan ciddi bir hatadır ve tez vakitte dönülmesi gerekir. 2 asırdır savaşlardan başını kaldıramayan Afgan halkının eğitime, okumaya, bir kültür ve medeniyet oluşturmaya olan ihtiyacı yadsınamaz. Yaşadığı süreci, ödediği bedelleri ve içinde bulunduğu hâli dünyaya izah edemeyen İslam Emirliği’nin en büyük ihtiyaçlarından birisi meramını anlatacak yazarlar, şairler, gazetecilerdir. Bir dönem şiirin, ticaretin ve nakşın merkezi olan Afganistan, geçmiş güzel günlerini anti emperyalist duruşuyla neden bütünleştiremesin! Şiiri, romanı, hikayesi, sineması ve akademik kadroları olmayan bir ülke kaydı tutulmayan, hafızası olmayan bir coğrafyadan başka ne olabilir? Küresel sürdürülen sanal ve konvansiyonel saldırılara açılan bir Twitter hesabıyla karşı durulamaz. Daha güçlü, ayakları yere basan, kalıcı ve etkileyici cevaplar vermek gerekir. Filistinli karikatürist Naci el Ali’nin çizimleri, yine Filistinli şair Mahmud Derviş’in mısraları gibi çalışmalarla hem dünyaya hem zamana meydan okunabilir. Bu da eğitimli, özenle yetiştirilmiş nitelikli nesillerle oluşturulabilir ancak.