Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
35.99
Gram Altın
3011.01
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
13 Ekim 2021

Mevsimlerin Ötesi: Giresun Notları -2

Giresun’da Karadeniz’in sularına şiirimizle ses verdik. Sosyal medyada yanlışlıkla “Hazan Mevsimi” şiir gecesi demiştim. Düzeltir, özür dileriz. Bu ismi birçok dostumuz da özümsemiş olmalı ki beğenip paylaşmışlardı. Geceye katılanlar bile… Bundan böyle kim kendi şehrinde bir şiir gecesi icra edecekse adına “Hazan Mevsimi” desin. Bizi çağırmasa da olur. Bir dua kâfidir.

Giresun; kalesi-kaleleri, Millet Bahçesi, Fatih’ten, Kanuni’den kalma camileri, Meryem Ana Kilisesi, manastırlar, mavi göl ve yaylalarıyla şehrin tarihi, coğrafi ve dinî değerlerini oluştururken fındığı, çayı ve tebessümü eksik olmayan insanlarıyla “mevsimlerin ötesi” ismini ve bu isimle anılan-anılacak şiir gecelerini çoktan hak etmiştir.

Giresun’a giderken yolda Malatya’nın Yeşilyurt tabelasında “mutlu insanların şehri” diye bir yazı dikkatimi çekmişti. Mutlu olmanın istatistiği var mı, bilmiyorum. Şayet varsa Giresunlular, mutlu şehir olmanın mutluluğunu yaşayabilirler. Sokakları, caddeleri, esnafı, satıcısı, alıcısıyla kutu gibi bir şehir. Burada taşra ve İstanbul sanki iç içe geçmiş gibi. Gece yarısı şehri gezerken köyden getirdiği elmalarını satan yaşlı bir teyze ile sohbet ediyoruz. Belediye bazen izin veriyormuş bu elmaları meydanda satmalarına ama çoğu zaman zabıtalar onları kovuyormuş. Bence Giresun’un taşra tarafı da orada sergilenmeli. Yaşlı teyzeye işsiz olduğumuzu ve buraya iş bulmak için geldiğimizi söylediğimizde bizden elma parası almak istememişti. Daha sonra hakikati söyleyip tebessüm tadında elma satan teyze ile vedalaştık.

Programın başlayacağı günün sabahında otelden otobüs ile Giresun kalesine çıkmıştık. Erzurum’dan Hanefi İspirli, İstanbul’dan Mahmut Bıyıklı, Mekki Yassıkaya, Sakarya’dan Fahri Tuna, Ankara’dan Mehmet Kurtoğlu, Erzincan’dan Halil İbrahim Özdemir, Urfa’dan Mahmut Kaya, Vehbi Uzundağ, Maraş’tan Enver Çapar gelmişti. Sabah kahvaltısı ve edebi sohbetten sonra soluğu Giresun Tiyatro sahnesinde aldık. Burada ilk olarak TYB şubeler toplantısı, ardından da Dijital Edebiyat çalıştayı yapılacaktı. Şube başkanları toplantısını kısmen dinledim. Dijital Edebiyat çalıştayı yapılacağı düşüncesindeydim. Bunun için de hazırlık yapmış, sunum yapacağımızı düşünüyordum. Fakat öyle olmadı. Bir yazar, konferans şeklinde dijital edebiyat sunumu yaptı. Hâlâ devam eden taçkıran salgını nedeniyle dijital eğitim, dijital öğretim gibi dijital edebiyatı nasıl kullanabiliriz. Bu konuda kafa yoran kişi sayısı çok az. Belki ileride bu hususta daha ciddi çalıştaylar, paneller, sempozyumlar yapılabilir. Giresun’da şair ve yazar olarak daha önce Hayreddin Orhanoğlu Hocayı tanıyordum. TYB şube başkanı Nazım Elmas Hocayı da tanıyordum. Özellikle Nazım Elmas Hoca’nın Yedi Güzel Adam’dan Cahit Zarifoğlu üzerine hazırladığı doktora tezinin bazı bölümlerini okumuştum. Fazıl Özden, Hatice Aynur ve yeni şiir kitabı çıkan meslektaşım Albayrak Olgun’un şiiri üzerine vakit yetmezliğinden dolayı konuşamadık. Cevval bir şaire Hatice Satgun ile tanıştım. Mahlası Giresunî. İsmet Özel, kadınlardan şaire olmaz, onlardan hemşire olur, demişti. Keşke imkân olsaydı da İsmet Özel, Mevsimler Ötesi şiir gecesine katılaydı ve Hatice Saygun’u tanıyaydı. Hatice Hanım’ın konuşmaları şairceydi, şairaneydi. Şiirleri de öyle. Şiir gecesi öncesinde TYB Giresun şubesinde genç yazarlarla sohbet etmeye gittik. Orada Türk Dili ve Edebiyatı ve Türkçe Öğretmenliği bölümünde okuyan genç yazarlar çoğunluktaydı. Onlarla sohbet de haliyle Türkçe, dil ve kelimeler üzerine odaklanmıştı. Burada ilk sözü Büyük Türkçe Sözlük yazarı Mehmet Doğan almıştı. Sayın Doğan “İnsan ne kadar çok kelime bilirse o kadar çok düşünür ve anlama kapasitesi yüksek olur” mealinde bir konuşma yapmıştı. Mehmet Doğan, sözlük okumayın ciddi edebiyat eserleri okuyun, bu ciddi edebiyat eserlerini okuduğunuzda ister istemez bilmediğiniz kelimeler karşınıza çıkacaktır. İşte bundan sonra sözlüğe başvurabilirsiniz, demişti. Hakikaten bir dönem bazı insanlar sözlük te okuyorlardı. Yani bir hikâye kitabı gibi sözlük okurlardı. Sözlük, başucu kitabı değil başvuru kitabı olmalı.

Genç yazarlara söyleyeceğim sözleri, şiir gecesinin sonunda söylemeyi düşündüm. Şöyle bir tecrübem vardı. Özellikle liseli gençlere edebî kitaplar okuyun, paragraf çözme tekniğiniz gelişir, demiştim. Onlar da “hocam, edebî kitaplar zamanımızı alıyor. Bu nedenle paragraf sorularını okumak istiyoruz,” demişlerdi. Onlara “paragraflar, anası-babası olmayan yazılardır, demiştim. Gerçekten paragraf metninin sahibi, yazarı belli olmadığından onları hafızada tutmak, mukayese ve muhakeme etmek çok zordu. Öğrenci, vaktiyle lisede edebî kitaplar okumuyor, üniversite sınavını kazanmak için de paragraf soruları içinde kayboluyor. Üniversiteye geldiklerinde ise edebi altyapısı olmadığı için düşünce üretemiyor ezik bir pozisyon seyrediyorlardı. Hâlbuki yazarı belli olan bir metin, okuyucu ile yazar arasında bir ünsiyet oluşturur. Yazarın yeni eserlerini de okumaya salik kılar.

Şiir gecesine gelelim…

Mevsimler Ötesi Şiir Gecesi, üç mekânda icra edildi. Birinci mekân Sultan Abdülhamid döneminde yapılan Millet Bahçesinde Mahmut Bıyıklı, Eyyüp Azlal, M. Hanefi İspirli, Kamuran Tuna ve Enver Çapar vardı. Mehmet Kurtoğlu ve M. Baki Efe, İ. Halil Özdemir ve diğer şairler de başka mekânlardaydı.

Millet Bahçesinde şiir gecesi başlarken sunucu şair Olgun Albayrak, mikrofonu İstanbul şube başkanı Mahmut Bıyıklı’ya kaptırmıştı. Şair Mahmut Bıyıklı, takdim ettiği şairler, şiirlerini okuduktan sonra kendince onlara çeşitli ödüller de verdi. Fakir bu gecede “Reno Teks” adlı şiirini okumuştu.

Şiir gecemizin son bölümünde kıymetli ses sanatçısı, şair, yazar Selçuk Küpçük abiyi karşımızda görünce şaşkınlık ve sevinç içinde musafaha ettik. Selçuk Küpçük, 90’lı yıllarda bizi “Tebessüm provalarıyla” selamladı. Okulu bitirirken “artık kuşlarını uçur” demiş, taşrada bulunduğumuz yıllarda ise “gelemem ay karanlık” demişti.

Selçuk Küpçük, şimdilerde Ordu’da mukim… İlk kasetinde müthiş bir içerik vardı. Sezai Karakoç’un Mona Roza’sını şiir şeklinde okuyor. Yavuz Bülent Bakiler'in İstanbul şiirini ezgi şeklinde söylüyordu. İstanbul ve Mona Roza şiirleri Tebessüm Provaları kasetinde yeniden hayat bulmuştu.

Şiir gecesinde Giresun Müsiad il başkanı kıymetli dostum, Cihannüma derneğinden arkadaşım Hakan Korkmaz Bey de ziyaretimize geldiler. Şiir gecesinde bizi yalnız bırakmadılar. Ayrıca Cihannüma Giresun il başkanımız, Yavuzkemal Beldesi eski belediye başkanı Abdullah Önal Beyi de telefonla aradım, Kendisi yaylada kalıyordu. Kendisi sonraki gün Giresun’a geldiğinde biz, Mavi Gölü çoktan geçmiştik, görüşmek kısmet olmadı. Bir sonraki seferde inşaallah yaylasında misafiri oluruz.

Teşekkür: Giresun Belediye Başkanı Aytekin Şenlikoğlu Bey’e, TYB Giresun Şubesi başkanına, TYB Şube yönetimine teşekkür ederiz.