Meslek liselerinin kapılarına kilit mi vuralım?
Başlığa taşıdığım ifade yıllarca meslek liselerinde çalışan bir yöneticiye ait. Yıllarca meslek liselerinde çalışması nedeni ile meslek liseleri kültürüne, birikimine, becerisine sahip birine bir dokununca bin ah işitmek üzücü.
“Meslek liselerinin içleri boşaltıldı. Kimse artık pek meslek liselerini tercih etmiyor. Geçen sene 9. sınıf şube sayımız 8 iken bu sene 2’ye düştü. Okulun öğrenci sayısı neredeyse yüzde 50 azaldı. Öğretmenlerin yarısına yakını norm fazlası olacak. Meslek liseleri bir ülkeyi kalkındıran en önemli eğitim ortamıdır. Böyle giderse meslek liselerinin tamamımın kapılarına kilit vuracağız. Ya meslek liselerine öğrenci akışı sağlanmalı ya da meslek liseleri tümden kapatılmalı. Aksi takdirde meslek liselerindeki emeğe, harcanan enerjiye, ekonomiye, insan gücüne, zamana yazık oluyor…”
Aklıma geçtiğimiz günlerde Ziya Selçuk’un kendi sosyal medya hesabından Mesleki Eğitim Merkezleri ile ilgili yaptığı paylaşımı geldi. Önemliydi. Ziya Hoca’nın paylaştığı konuyu kendisine gösterip konuyu müzakere ettik. Şunları söyledim:
“Bugün herhangi bir sebeple okul okumayan, okumak istemeyen ve tecrübesizliği nedeniyle iş bulamayan, iş bulmadığı için suça teşebbüs eden yüzlerce çocuk var. Türkiye’nin her ilinde bu tür çocukların sayıları çok fazla. Bu çocukları topluma kazandırmamız lazım. Peki, nasıl kazandıracağız?
Okulu sevmediğinden, ekonomik nedenlerden ya da şu veya bu sebeplerden ötürü okul okumak istemiyor, okulu terk etmiş bu gençler. Formal eğitim de almak istemiyor. Bir sanatı, mesleği olmadığı için işveren de iş vermiyor. Bugün berberinden oto tamircisine, aşçısından mekanik tamircisine, tesisatçısından elektrikçisine kadar sanayinin, endüstrinin, iş sahasının her tarafında iş bilen de kalmamış; usta yok, kalfa yok, çırak yok. Bu şekilde toplumu nasıl kalkındıracağız? Sanayiyi nasıl güçlendireceğiz?
Bir yandan toplumda kaderine terk edilmiş, ilgisiz bırakılmış yüzlerce çocuk, diğer taraftan toplumun farklı iş sahalarında çırak, kalfa, usta gibi ara elaman eksikliğinin kendini iyice hissettirmesi. Öyleyse bir yöndeki potansiyeli diğer yöne kanalize etmemiz gerekmez mi? Bunu da en güzel haliyle, en güzel şekliyle Mesleki Eğitim Merkezleri aracılığı ile yapabiliriz. Çünkü çocuk, formal eğitim almak istemiyor. Okul disiplini, okul kültürü bazı çocuklara şu veya bu sebeple iyi gelmiyor, arzu etmiyor, okulda bulunmak istemiyor. Bu nedenle Ziya Selçuk’un paylaşımında olduğu gibi alanında %88 oranında istihdam oranı sağlanacağı, 1 gün okulda 4 gün işletmede, pratiğe yönelik uygulamalı iş deneyimi, iş becerisini kazanacağı ve aynı zamanda çocuğun henüz ilk günden sigortasının yapılacağı, asgari ücret üzerinden belli bir yüzdelik ile maaş alma imkanına da sahip olacağı eğitim modeliyle işleyecek Mesleki Eğitim Merkezleri. Bu nedenle çocuk hem iş öğrenecek, çırak, kalfa, usta olacak; yani işverenler tarafından rahatlıkla artık işe alınabilecek. Hem sanayide, endüstride, tamirhanelerde, onarım evlerinde yanında kalfası, çırağı, ustası olmayan yerlerde ara elaman yer edinecek ve toplumun ihtiyacı daha profesyonel görülmüş olacak hem de sokaklarda suça teşebbüs eden kişi sayısı azalacak, toplumdaki ahlaksızlık, suç, istismar olayları minimize olmuş olacak.
Aslında burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, mesleki eğitim merkezlerinin işlevselliğinin arttırılması. Kağıt üzerinde kalan, pratikte karşılık bulmayan bir hale dönüşürse toplum olarak en az 10 yılımız daha heba olur. Ama toplum olarak mesleki eğitim merkezlerini sahiplenir, işlevsel hale getirirsek beraberinde meslek liselerinin de önemi toplumda daha iyi hissedilir hale gelecek, meslek liselerinin kapılarına kilit vurmak yerine kapıları sonuna kadar açmak gerekecek.”
Yönetici arkadaşıma görüşmemizde, yukarıda yazdıklarımı anlattım, tatmin oldu. Bu düşüncelerimi, köşemden topluma da anlatmayı, kamuoyu ile paylaşmayı bir sorumluluk olarak gördüğüm için köşemde de yazdım. Aslında bu sorumluluk hepimizin boynuna büyük bir borç. Mesleki Eğitim Merkezlerini, Meslek liselerini topluma çok daha iyi anlatmalı, toplumdaki olumsuz algıyı hep beraber değiştirmeliyiz.