Mesele Hamas ile sınırlı değildir
Bilindiği gibi, genelde ‘’Ortadoğu’’ özelde Arap ülkeleri üzerinde dış güçlerin etkili olmak isteyişlerinin temel nedeni, bölgenin sahip olduğu zengin enerji kaynaklarıdır. Dünya enerji ihtiyacının büyük bir kısmı petrol ve doğalgazla karşılandığı sürece bu kaynakların kontrolü üzerindeki mücadele de devam edeceği anlaşılıyor.
Nitekim bugün Filistin’de yaşanan insanlık dramının
temelinde enerji kaynakların kontrolü üzerindeki mücadele yatıyor. Hatırlanacağı
gibi geçtiğimiz Mart ayında İran ile Suudi Arabistan 7 yıl aradan sonra, Çin’in
girişimiyle diplomatik ilişkiler yeniden başladı ve bir anlaşmaya varmışlardı. Varılan
anlaşmanın neticesinde iki ülke karşılıklı olarak elçilikler atadı ve ilişkilerini
daha da güçlendirmek için birçok alanda işbirliği yapacağını ifade etmişlerdi.
Çin’in ‘’Ortadoğu’daki’’ bu jeopolitik hamlesinden rahatsız
olan Amerika, buna karşı, Suudi Arabistan ile İsrail ilişkilerini
normalleştirmeye çalıştı. Amerikan’ın girişiminden bu defa, Rusya, Çin ve İran
rahatsız oldu. ‘’7 Ekim saldırısından’’ önce bu üç ülkenin medyalarına
bakılırsa bu rahatsızlık çok net görülecektir.
Bu bağlamda 7 Ekim saldırısının hem zamanlaması hem de
sivillerin hedef alınması bakımından son derece manidardır. Saldırıda
kullanılanlar Filistinli gençler olsa da planlayıcıların Hamas’ın üst düzey
siyasi kadronun olma ihtimalini iki açıdan zayıf görüyorum. Birincisi, Hamas şu zamana kadar
sivillere hiç saldırmadığı hâlde neden şimdi saldırsın? İkincisi, bu saldırı kimin amaçlarına hizmet etti? Filistin
davasına hizmet etmediği ortadadır.
Hâlbuki Hamas, kuruluşundan beri işgalci İsrail’e karşı, ahlaki açıdan onurlu, hukuki açıdan meşru, siyasi açıdan doğru bir mücadele
vermektedir. Ancak ‘’7 Ekim saldırısı’’ saydığımız bu dayanakların hepsinden
yoksundu. Bunu net bir şekilde belirttikten sonra, şu soruyu sormamız gerekir:
Hamas, neden kendisine ve Filistin davasına zarar verecek bir eylemi planlasın?
Bu nedenle saldırının daha ilk saatlerinde Ulke TV’ye
yaptığımız açıklamada ‘’yaşanan olaylar
Hamas ile İsrail arasında yaşanan meseleden çok Kafkasya’dan Akdeniz’e uzanan enerji
ve bölgesel tasarım ile ilgili olduğunu’’ belirtmiştik.Nitekim gelişmeler ve ortaya çıkan yeni bilgiler meselenin Hamas
ile sınırlı olmadığını gösteriyor.
Bir haftadan beri Hong Kong’dayım ve Çin medyasını daha
yakından takip etme imkânım oldu. Örneğin 20 Ekim tarihli ‘’Sought China
Morning Post’’ gazetesinde şöyle bir haber vardı ‘’7 Ekim saldırısından kısa bir süre önce, ABD Ulusal Güvenlik
Danışmanı Jake Sullivan, ‘’Ortadoğu, bugün son yirmi yılın en sessiz anını yaşıyor’’
demiş.İlginç değil mi?
Peki, ne oldu da ‘’daha
sessiz olan Ortadoğu’’ bir anda cehenneme döndü? Acaba Suudi-İsrail
yakınlaşmasını istemeyen Rusya, Çin ve İran üçlüsü mü Filistinli gençleri
manipüle etti? Yoksa Amerika, bölgeye savaş gemisi göndermek için Filistinli gençleri
manipüle ederek bir gerekçe mi üretti? Amerika, hem Çin’in hem de Türkiye’nin
bölgedeki jeopolitik hamlelerini engellemek için ‘’7 Ekim saldırısını’’
planlamış olamaz mı?
Bu ve benzeri soruların cevabını belki önümüzdeki günlerde
daha net verebiliriz ama şunu net söyleyebiliriz ki bu Mesele Hamas ile Sınırlı Değildir. Gelişmeleri dikkatle takip
etmeye devam edeceğiz. Şimdilik Hong Kong’dan güzel ülkemin güzel insanlarına
selam ve sevgiler.