Mesele anı yaşamak ise...
Çağımızda hemen
hemen her insanın dilinde yer alan bir söylem var: ‘anı yaşamak!’Bir bakıma dünden bağımsız, yarını düşünmeden bugünü
yaşamak anlamına kullandıkları bu kavram, gününü kurtaran kahraman mottosunda
yaşamaya çalışanların diline pelesenk ettikleri bir kavramdır. Birileri
kavramların içini boşaltırken gelin biz de bu kavramın içini dolduralım. Her
zaman bir olayın olumsuz tarafı olacak değil ya, biz de sorunsal bir kavramı
olumlu tarafa doğru yontalım.
Yeni neslin
sıkça kullandığı ‘anı yaşamak!’
kavramını gelin, içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan ayı ile birlikte
değerlendirelim.‘Anı yaşamak’,
içinde bulunduğun zamanı idrak etmek ve onun hakkını verebilmek ise işte bizim
için bu ay,tam bir fırsat. Başı rahmet, ortası mağfiret ve sonu da cehennemden
kurtuluş olan mübarek Ramazan ayı Müslümanlar için bir yıl içindeki en önemli
andır. Hakkını verebilirsek hem bu dünya için hem de ahiret yurdu için bulunmaz
bir nimettir.
Anın fırsatını
keşke pişmanlığıyla örtmemek ve yitirmemek için anı anda yaşamalıyız. Birbirine
zıt gibi duran iki kavram: Anı yaşamak ve keşke! İnsanlar anı
yaşayamadıklarından şikâyet edip bu anları için yarın keşke deyip duruyorlar. İlla
anı yaşamak istiyorsak işte bize en güzel iltifat olarak sunuluyor mübarek
Ramazan. Bu fırsatı değerlendirmek ise ancak aklını kullanabilenler içindir.
Yarın keşke dememek için bugünün kıymetini bilmek gerek.
Hayatımızdaki
keşkelerin çoğalmasının en büyük nedeni dünya sevgisidir. Dünya sevgisi ahiret
sevgisinden ağır basınca sıkıntı büyük oluyor. O zaman da geçici dünya sevgisi
ebedi olan ahiret mutluluğunu gölgede bırakıyor.
Hayatımızda
ihmal ettiğimiz değerler keşkelerimizi arttırıyor. Yaşantımızda olması gerekip
de ihmal ettiğimiz genel ahlaki değerlere sırt döndüğümüzden beri pişmanlıklar
çoğaldı hayatımızda. Terazi misali bir taraf hafifleyince diğer taraf üstün
geliyor. Hayat terazisini dengede tutabilmektir marifet.
Bu anlamda da dünyevileşmek
en büyük handikaplarımızdan biri olarak duruyor yanı başımızda. Yüce Allah,
İnsan Suresinin 27. Ayetinde “Şu
insanlar, çarçabuk geçen dünyayı seviyorlar da önlerindeki çetin bir günü
(ahireti) ihmal ediyorlar.” Bugün yaptığımız hesaba yarını dâhil etmeden ne
kadar peşinci olduğumuzu gözler önüne seriyor. Oysa bizim için baki olan yurt
ahirettir. Lakin içinde bulunduğumuz dünya bize ebedi görünür, hakiki
ebediyetin önüne gerilen perde olur. O perdeyi sıyırıp Hakikati görebilenler
hikmetin sırrına erer.
Maalesef adına
dünya dediğimiz bir putumuz var, içimizde her gün büyütüp beslediğimiz.Keşke
sözüyle her dem onu kutsuyor ve yüceltiyoruz. Bize vaadedilen hakikatleri de bu
putumuza her gün kurban ediyoruz. İçinden geçip gidecekken içinde bocalayıp
kalakaldık. Oysa geldik, gördük, yaşayıp gidecektik.
Şimdi bu keşke
pişmanlığı için en güzel ve en önemli an’ın içindeyiz. Mübarek Ramazan ayı keşkeleri
hayatımızdan çıkarmak adına bizim için büyük bir fırsat. Evvela, keşkelerimizden
sıyrılıp hakikate yönelmek için yarını beklemek yerine dua taşıyla dünya putunu
kırıp Yüce Allah'a yönelmek için içinde bulunduğumuz manevi ayın kıymetini
bilelim.
Gündüzü oruç ile
gecesi ise ibadetle güzelleşen bu ay kim bilir bütün keşkelerimizi bize
unutturup kurtuluşumuza vesile olur. Her anı ayrı bir letafet, ayrı bir manevi
hava ile dolu olan bu ay her dalında bin bir güzellik olan bir ağaç gibi
duruyor karşımızda adeta. Hangi dalına tutunursanız tutunun ruhunuza huzur,
mutluluk ve güzellik dolacağı kesindir.
Orucuyla,
teravihiyle, sahuruyla, imsakıyla, iftarıyla, mukabelesiyle, itikafıyla, fitresiyle,
fidyesiyle ve hepsinin ötesinde bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesiyle
Mübarek Ramazan Ayı hepimiz için keşkesiz bir an yaşamak için en büyük
nimettir.
Velhasıl, mesele
anı yaşamak ise, Şehr-i Ramazan en güzel fırsattır. Bu fırsatı değerlendiremezsek
son keşke çok acı olur.